Bingöl Üniversitesi’nin Pilot Üniversite seçilmesi kapsamında hazırlanan ve yürütücülüğünü Dr. Öğretim Üyesi Yasin Demir’in yaptığı projenin saha çalışmalarına başlandı. Son zamanlarda yaptığı atılımlarla adından sıkça söz ettiren ve Pilot Üniversite seçilmesi ile de bölgesel kalkınmanın öncüsü haline gelen Bingöl Üniversitesi, bu kapsamda çalışmalarına hız kesmeden devam ediyor. Üniversitelerin Bölgesel Kalkınma Odaklı Misyon Farklılaşması ve İhtisaslaşması Programı “Tarım ve Havza Bazlı Kalkınma” alanında pilot üniversite seçilen Bingöl Üniversitesi PİKOM birimi tarafından belirlenen başlıklarda değerlendirilmesi tamamlanan projelerin saha çalışmaları hızla devam ediyor.
Bingöl Türkiye’nin en riskli bölgesinden biri
Proje hakkında açıklamalarda bulunan Dr. Öğretim Üyesi Demir, “Bingöl ili Erozyon bakımından Türkiye’nin en riskli bölgesinden biridir. Özellikle Çapakçur havzası gibi çok engebeli topoğrafyaya sahip alanlarda toprak kaybı oldukça fazladır. Bunun en büyük göstergesi Bingöl il merkezinden geçen Çapakçur Çayı’nın yağış sonrası yüksek miktarda toprak taşımasıdır. Verimli üst toprak tabakasının taşınmasıyla geriye fiziksel ve kimyasal özellikleri kötü olan, bitki gelişiminin olmadığı bir toprak tabakası kalmaktadır. Böyle bir toprak örtüsüne sahip bir alanda arıcılık da dâhil olmak üzere hayvansal ve bitkisel üretim yapmak oldukça güçtür” dedi.
Verimlilik Durumu Belirlenecek
“Bu çalışmada engebeli topoğrafyaya sahip Çapakçur havzasından bütün alanı temsil edecek toprak örneklemesi yapılarak verimlilik durumu belirlenecektir” diye sözlerini sürdüren Dr. Öğretim Üyesi Demir, “Bunun yanında bu topraklar üzerinde yetişen bazı polenli bitkilerin bitki besin elementi içeriği tespit edilmeye çalışılacaktır. Yapılan analizlerin değerlendirilmesiyle bitki gelişimini olumsuz etkileyen toprak faktörleri tespit edilerek bu alanların ‘Bal Ormanı’ veya ‘Bal Merası’ olarak rehabilite edilmesi için kapsamlı bir rapor hazırlanacaktır. Bu rapora bağlı olarak bölgede Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından oluşturulacak bal ormanı veya bal meralarının bölgede arıcılığın daha da yaygınlaşması ve alternatif arılık alanların bölgeye kazandırılması açısından da önemli olacağı düşünülmektedir” şeklinde sözlerini noktaladı.