Dünyada en fazla itibar gören ve en çok sözü geçen ülkelerin, üreterek zenginleşmiş ülkeler olduğunu belirten Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Bingöl Şube Başkanı Ali Akbana, “Bir ülkenin iktisadi sorunlarının çözümü, üretimde gizlidir. O halde ekonominin içinde bulunduğu sorunların çözümü, yalnızca üretimle çözülebilir. Zira, üretim olmadan; Ne büyüme olur, ne zenginlik olur, ne istihdam olur, ne işsizlikle baş edilebilir, ne enflasyonla baş edilebilir, ne ihracat yapılabilir, ne ithalat azaltılabilir, ne kalkınma olur, ne de zenginleşme olur.
Üretim, tek sektörlü yapıdan ziyade, çok sektörlü olmak zorundadır. Üretimde, hiçbir sektör ihmal edilmemelidir. Yani tarım ve hayvancılık alanında üretim, sanayi üretimi ve hizmetler sektöründeki üretim, senkronize bir şekilde olmalıdır. Üretim alanlarından bir sektör, kesinlikle bir diğerine feda edilmemelidir. Buna Çoklu Üretim Modeli denmektedir.
Ülkemizde uzun bir süredir tüketim, üretimden fazladır. Sorunların çözümü, bu olguyu tersine çevirebilmeyle yakından ilişkilidir. Yani “üreterek tüketme” anlayışına geçiş yaparak, başta ekonomik olmak üzere bütün sorunların üstesinden gelmek mümkündür. Ancak üretmeyi başardığımız ölçüde bu yüzyılın yükselen ülkesi olabiliriz. Aksi takdirde, bugünkü kazanımlarımızı da kaybetmekle yüz yüze kalabiliriz ” ifadelerini kullandı.
Peki, üretim nasıl yapılmalıdır?
Açıklamasına devam eden Akbana, “Üretim, yenilik (inovasyon) odaklı olmalıdır. Yenilik odaklı ekonomi demek, bilgi ve Ar-Ge temelli üretim demektir. Ar-Ge, bilim ve teknolojinin gelişmesini sağlayacak yeni bilgiler elde etmek veya mevcut bilgilerle yeni malzeme, yeni ürün ve yeni araçlar üretmek veya mevcut olanları geliştirmek amacı ile yapılan düzenli çalışmalar bütünüdür. Yenilik, Ar-Ge çalışmalarının sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Yenilik, bir taraftan firmaların ve ülkelerin rekabet mücadelesinin en kritik unsuru haline geldiği gibi, diğer taraftan da iktisadi gelişmenin en temel belirleyicisi haline gelmiştir. Yenilik, iktisadi büyüme hızını sürdürmek ya da artırmak isteyenler için değil ama iktisadi gelişmenin yönünü değiştirmek ya da yaşam kalitesini iyileştirmek isteyenler için büyük önem taşımaktadır. Mikro açıdan firmaların büyümesi ve verimliliklerinin artması, yenilik ve yenileşme kapasiteleri ile yakından ilişkili olduğu kadar, makro açıdan ülkelerin ekonomik büyümesi ve toplumsal gelişmesi de yenilik ve yenileşmeyle yakından ilişkilidir. İstikrarlı ve hızlı büyümeyi gerçekleştirmek, başta cari açığın düşürülmesi ve reel sektörün rekabet gücünün artırılması gibi yapısal bazı sorunların çözümleri de yenilik/yenileşmeyle ilintilidir.
Artık yenilik kapasitesini artıracak mikro reformlara ağırlık verme zamanı da gelmiştir. İşletmelerimizin araştırma, geliştirme, yenileşme, tasarım ve markalaşma yeteneklerini ve becerilerini artırmaları için de her türlü yenileştirici açılımlar teşvik edilmelidir ” dedi.