Bazı şeyler var ki yanlışlıklarını ispatlayacağınız hiçbir veri olmaz elinizde.
Acaba bilim adamları ilim adamları hisle, kalple şüphelenmeyi geçer akçe sayarlar mı? Hiç tahmin etmiyorum.
Ama ben yine yazacağım işte şüphelendiğim bazı gerçekler;
1- Plastik şişelerde hapsedilen ölü suların, sağlıklı olduğuna inanmıyorum; kanımca derelerden akıp giden yosunlu sular kadar bile sağlıklı değildirler.
2-Bebeklerin ileride muhtemel karşılaşabileceği hastalıklara karşı aşılanmasından şüphe duyuyorum; hani dereyi görmeden paçaları sıvamayacaktık.
3-Yine tarla ve bahçelerde kullanılan zirai ilaçlardan kafama hiçbir şey yatmıyor.
4-İnsan vücudunun en ince damarlarına kadar inip, organizmanın milimlik hareketlerini incelemeyi; kandan idrardan numuneler alıp test etmeyi; yani günümüz tahlil sistemini benimsemiyorum. Aslında vücudun savunma sistemiyle zaten yok edeceği yavru mikroplara karşı verilen amansız mücadeleyi gereksiz buluyorum.
Bütün uzuvlarımız savaşsız askerlerin yılgınlığını yaşıyor.
5-Buzdolapları ve derin dondurucuları gereksiz buluyorum. Neyi niçin, nasıl donduruyorlar; dört mevsim boyunca yerden ve gökten üzerimize rahmet yağmıyor mu?
Birileri kıtlık haberlerimi almış; midesinin ve damak tadının kölesi olanlar, istediğini istediği an yiyebilmek adına, her şeyi dondurdular; katkı maddeleriyle gıdaların ömrünü uzattılar da insan ömrü neden bu kadar kısalmış hiç düşünüyorlar mı acaba?
6-Günümüz devletlerinin geleceğinden şüphe duyuyorum; koca koca devletler türlü türlü beşeri sistemler insanları mutlu edemedi, hatta bir çoğu zülüm çarkına dönüp kendi halkına kan kusturdu. Zannımca ilerde idare ve yönetim işini vekaleten devletlere teslim eden insanlık, bu görevi büyük devletlerden alıp, sevk ve idare noktasında daha etkin olabilecekleri minyatür devletlere teslim edecektir.
7-Paralı eğitim kurumlarına yan gözle bakıyorum; fıtratında sanat, fıtratında zanaat, fıtratında esnaflık olan çocukları doktor yada öğretmen yapacağım deyip ebeveynlerin hayalleriyle oynayanlara yan gözle bakıyorum.
8-Nezleye bile çara bulamayan günümüz tıp sektörüne şüpheyle bakıyorum; hastalıkları erteleyip ötelemekten başka ne yapıyorlar; bence günümüz tıp sektörünün ana felsefesi ‘ne ölsün, ne iyileşsin, müşteri kalsın’ dan başka bir şey değildir.
9-Market raflarını dolduran bir çok ürünün gıda olduğundan şüphe ediyorum. Örneğin meyve suları denilen sözde içeceklerin zürriyetlerini DNA ya tabi tutsunlar soylarının nereye dayandığını göreceksiniz.
10-Dökülen dişlerin yerine yapay dişlerin takılmasını; kafatasına saç ekilmesini tartışmalı buluyorum.
İnsan biyolojisine yabancı cisimlerin monta edilmesini vücudumuz kabul eder mi bilmiyorum!
Mide bağırsak gibi belli yaşlarda zayıflayan organlara takma dişlerle hazmı güç gıdaların gönderilmesini tartışmalı buluyorum.
11-Kendi öz evladına, yada kendi öz anne babasına işkence eden yaratıkların insan olabileceğinden şüphe duyuyorum, hatta onlar herhangi bir canlıda değiller, onlar olsa olsa şeytanın tüm benliklerini istila ettiği şeytanın köleleridirler.