Son yıllarda gittikçe yaygınlaşan Forex, bir diğer adıyla e-döviz hakkında açıklama yapan İTTİHADUL ULEMA Fetva Kurulu, bankaların mobil uygulamaları üzerinden gerçekleştirilen e-döviz işleminin şer’i açıdan geçerli olabilmesi için dikkat edilmesi gerek hususlar hakkında önemli açıklamalarda bulundu.
İslam dininin helal olması şartıyla alışverişi mübah, başta faiz olmak üzere haksız olarak elde edilen bütün kazançları haram kıldığına işaret edilen açıklamada, “Fıkıh kitaplarının bey/alışveriş bölümüne bakıldığında alıcı ve satıcının mağdur edilmemesi için şeriat tarafından her türlü tedbirin alındığı açık bir şekilde görülecektir. Müçtehit imamların en küçük şer ihtimalinin dahi ortadan kalkması için adeta kılı kırk yararak telif ettikleri eserlerle, çoğunlukla insanların birbirleriyle muamele sebebi sayılan ticaretin şer'i usullere göre yapılması ve beraberinde huzur ve güvenin artması hedeflenmiştir.” denildi.
E-döviz işlemiyle ilgili asri âlimlerin ortak görüşünün paylaşıldığı açıklamada, şu ifadeler kullanıldı:
“Daha çok, internet kullanıcıları ve bir miktar birikmiş parası bulunanların ilgi odağı haline gelen e-döviz işlemiyle ilgili asri âlimlerin ortak görüşü; alınan ve satılan malın normal alışverişler gibi şer'î usullere uygun olması yönündedir. Fıkıh kitaplarında, paranın parayla değişimini konu alan ‘sarf’ akdinin, gerçek dışı sanal ortamlarda değil direkt, elden ele, hakiki olarak gerçekleştirildiğinde dahi aşırı hassasiyet gösterildiğine şahit olmaktayız. Karşılıklı bedellerin her ikisinin de paradan ibaret olması bu akitte ribâ (faiz) riskini daha fazla arttırmaktadır. Sarf akdinde aynı cinsten olan para birimleri takas edildiğinde miktarlarının ne eksik ne fazla, aynı ağırlıkta olması ve bu mübadelenin aynı mecliste peşin olarak gerçekleşmesi şarttır. Farklı cinsten paralar birbirleriyle takas edildiğinde, peşin olması şartıyla birinin diğerinden fazla olması caiz, bundan elde edilen kâr ise helaldir. Efendimiz (aleyhissalatu vesselam) meşhur faiz hadisinde bunu bu şekilde izah etmiştir. Allah Resulü (aleyhissalatu vesselam) derki: ‘Altın altınla, gümüş gümüşle, buğday buğdayla, arpa arpayla, hurma hurmayla, tuz tuzla baş başa misliyle, peşin olarak satılır. Kim artırır veya artırılmasını talep ederse ribâya girmiştir. Bu işte alan da veren de birdir.’ (Müslim) Altın kendi cinsiyle takas edildiğinde misli misline ve peşin olarak verilmesi gerekir. Buhârî'de geçen ‘Bu çeşitler farklı olduğu takdirde peşin ise dilediğiniz gibi satın.’ rivayetiyle altın başka bir cinsle değiştirilse/bozdurulursa peşin olması şartıyla ikisinden birinin fazla olması caizdir.”
Bankaların mobil uygulamaları üzerinden gerçekleştirilen e-döviz işleminin şer’i açıdan geçerli olabilmesi için dikkat edilmesi gereken hususlar şu şekilde anlatıldı:
“-Öncelikle bu işlemin yapılacağı bankalar iyi seçilmelidir. Bu işlem faizli muameleleriyle Allah’a ve Resulüne harp ilan etmiş bankalar aracılığıyla gerçekleştirilmemelidir. Malum olduğu üzere banka üzerinden döviz ticareti yapmanın ön şartı, bankalara bir miktar paranın yatırılmasıdır. Bu durum, bankaların bu paralardan istifade etmesi, yararlanması anlamına gelmektedir. Faizli bankaların yaptığı gayri şer’î muamelelere ortak olmamak için döviz işleminin yapılacağı sermayeyi bunlarda bulundurmamak gerekir. Allah’u Teâlâ Kur’an’ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır: ‘İyilik ve (Allah'ın yasaklarından) sakınma üzerinde yardımlaşın, günah ve düşmanlık üzerine yardımlaşmayın. Allah'tan korkun; çünkü Allah'ın cezası çetindir.’ (Mâide 2)
-Döviz işlemi telefon veya bilgisayar üzerinden gerçekleştirildiğinde her iki tarafın bedeli, araya müddet girmeksizin birbirlerinin hesaplarına aktarılmalıdır. Müşterinin sermayesi zaten bankada hazırdır. Öyleyse kendisinin satın alacağı para birimi, hesabına hemen aktarılmalıdır. Aktarma hususunda gecikmenin söz konusu olduğu durumda nesîe faizi meydana gelir ki bu durum Efendimizin (aleyhissalatu vesselam) hadisiyle nehyedilmiştir.
-Yapılan döviz ticareti hayali olmamalıdır. Müşteri dilediği zaman bedelini alacak bir muhatap bulmalıdır ki bu da bankanın kendisidir. Müşteri altın, gümüş, dolar, Euro, TL ve diğer para birimlerini dilediği zaman bu muhataplardan alamazlarsa yapılan muamele garardır (belirsizdir), hiledir, kumardır, meçhuldür. İslam dini ise belirsiz olan her türlü ticareti haram kılmıştır.
-Bazı katılım bankaları hariç, birçok bankanın özellikle altını teslim etmeyle ilgili belirttiğimiz şartı yerine getirmedikleri aşikârdır. Yani üzerinde sarf akdi yapılan altın ortada yoktur. Böyle olduğu takdirde alışveriş geçersiz olmakla birlikte haram olan şans oyunundan öteye geçmeyecektir; öyle ki müşteri altının pahalı olmasını bekleyecek, istediği fiyata ulaştığında paraya çevirecek, tekrardan ucuzladığında ise satacak, hâlbuki ortada sadece dijital bir oynama söz konusudur.
-Satış işlemi yukarıda zikrettiğimiz şekilde meşru olarak gerçekleştikten sonra müşterinin dövizi bankanın herhangi bir şubesinde –bu şube farklı bir ilde de olabilir- emanet olarak bekletilir. Muhtemelen bu husus imzalanan sözleşme metninde, bankayla mevduat akdi yapma adı altında izah edilmiştir. Öyleyse ikinci şarta belirttiğimiz “anında nakil” hususu elektronik şekilde cereyan ettikten sonra müşteri altını bizatihi talep ettiği takdirde birkaç gün beklemesi gerekecektir ki şer’en bunda bir mahsur bulunmamaktadır. Zira altın daha önce zaten anında müşterinin hesabına aktarılmıştı. Şimdiyse kendisine ait olan altın başka bir yerden, kendisine teslim edilmek üzere getirilmektedir. Bankanın bu hizmet karşılığında müşterinden gram başı bir miktar ücret alması da caizdir.
-Yukarıda zikrettiğimiz şartlardan, bu işleme mutlak şekilde meşruiyet verdiğimiz veya teşvik ettiğimiz anlaşılmasın. Sadece izah ettiğimiz şartlar yerine getirildiği takdirde yapılan muamelenin fıkhi olarak geçerli olduğunu izah ettik. Zira bu şekildeki döviz alışverişleri ne de olsa şaibelerden uzak değildir, olmayacaktır. Muasır fakihlerin rahatça cevaz verdikleri bir mesele olmamıştır, ne kadar dikkat edilirse edilsin, direkt kuyumcuyla veya döviz bürolarıyla yapılan elden ele satış gibi olmayacaktır.” (İLKHA)