Türkiye Cumhuriyeti’nin siyasi tarihi bir yönüyle darbeler ve muhtıralar tarihi olduğunu söyleyen HÜDA PAR Genel Başkanı İshak Sağlam, darbe süreçlerinin bütün sonuçları ile ortadan kaldırılması çağrısında bulundu.
HÜDA PAR Genel Başkanı İshak Sağlam, yaptığı haftalık iç gündem değerlendirmesinde; rekor düzeye ulaşan istihdam kaybı, darbe süreçleri, süresiz nafaka ve erken yaşta evlilik mağdurları gibi gündemin öne çıkan başlıklarını masaya yatırdı.
TBMM Başkanı Mustafa Şentop’un imzasıyla Meclis'e sevk edilen kanun teklifinin, gerekli ve isabetli, ancak diğer darbe ve muhtıraları kapsamaması itibarıyla da büyük eksiklik taşıdığını söyleyen Sağlam, ayırım yapmadan bütün darbelerin mahkum edilmesi çağrısında bulundu.
“İstihdam kaybı rekor düzeye ulaştı”
Açıklanan mart ayı işsizlik rakamlarını değerlendiren Sağlam, “TÜİK’in açıkladığı rakamlara göre hem işsizlerin hem de istihdam edilenlerin sayısı azaldı. İşsiz sayısında 576 bin kişilik bir azalma olurken istihdamda da bir önceki mart ayına göre tam 1 milyon 662 bin kişi azaldı. Henüz salgın döneminde işsiz kalanlar bu rakama dâhil olmamıştır. Bir yılda görülen en yüksek istihdam kaybına ulaşıldığını gösteren bu rakamlar, hem çelişkiyi görmek hem de tedbir almak anlamında üzerinde çokça düşünülmesi gereken rakamlardır. Bütün Türkiye’yi düşük faizli kredilerle bankalara mahkum hale getiren ekonomi yönetiminin yalancı baharını deşifre eden bu tablo, ekonomi yönetiminin başarısızlığının da resmidir.” dedi.
“Resmî istatistiklerin gerçekleri yansıtması sağlanmalı”
TÜİK’in bağımsız ve tarafsız olması gerektiğine dikkat çeken Sağlam, “Hem işsizlerin sayısının azaldığını hem de istihdam oranlarındaki düşüşün rekor düzeye çıktığını gösteren TÜİK rakamları, kurumun güvenirliğini tartışmalı hale getirmiştir. TÜİK’in yapısı, hesaplama yöntemi ve verileri üç ay geriden açıklaması yönleriyle masaya yatırılarak bağımsız, tarafsız, şeffaf ve güvenilir hale getirilmelidir. Resmî istatistiklerin gerçekleri yansıtması sağlanmalı, tüm kullanıcılara tarafsız ve eş zamanlı olarak sunulmalı, kamuoyunun bilgi edinme hakkı gözetilmelidir. Üretilen istatistikler, güvenilirlik, tutarlılık, tarafsızlık, güncellik ve şeffaflık ilkelerine göre hazırlanması sağlanmalıdır.” ifadelerini kullandı.
“Darbe süreçleri bütün sonuçları ile ortadan kaldırılmalıdır”
Türkiye Cumhuriyeti’nin siyasi tarihi bir yönüyle darbeler ve muhtıralar tarihi olduğunu söyleyen Sağlam, “27 Mayıs 1960 ihtilali, 12 Mart 1971 muhtırası, 12 Eylül 1980 darbesi, 28 Şubat post modern darbesi, 27 Nisan e-muhtırası ve en son 15 Temmuz darbe girişimi şeklinde devam eden darbeci gelenek, toplumun hafızasında oluşturduğu derin izlerle ülkenin siyasi tarihini adeta travmalar tarihine dönüştürmüştür. TBMM Başkanı Sayın Mustafa Şentop’un imzasıyla Meclis'e sevk edilen bir kanun teklifi, 27 Mayıs 1960 darbesi ile hesaplaşma ve yol açtığı mağduriyetleri giderme amacıyla ‘Yüksek Adalet Divanı’ yargı kararlarını lağvetmeyi hedeflemektedir.” ifadelerini kullandı.
“Meclis'e sunulan teklif gerekli ve isabetlidir”
Halen 28 Şubat ve FETÖ yargısının yol açtığı mağduriyetlerin devam ettiğine işaret eden Sağlam, “Bu kanun teklifinin Meclis'teki bütün siyasi partilerce de desteklenmesi, darbe geleneğinin bitmesi adına bir zorunluluktur. Meclis'e sunulan teklif gerekli ve isabetlidir, ancak diğer darbe ve muhtıraları kapsamaması itibarıyla da büyük eksiklik taşımaktadır. Ayırım yapmadan bütün darbelerin mahkum edilerek yol açtıkları sonuçları ortadan kaldırmak, darbeci zihniyete karşı alınacak en etkili yöntemdir. Bugün hala mağdurlarının sesleri bile duyulmayan 28 Şubat ve FETÖ yargısının yol açtığı mağduriyetler devam etmektedir. Kaldı ki yürürlükteki anayasa önemli oranda değiştirilmiş olsa bile darbeci zihniyetin anayasasıdır. Dolayısıyla darbeci zihniyetle mücadele edip olası darbe girişimlerinin önüne geçmenin yolu darbe zihniyetini taşıyan yasaları sonuçları ile birlikte ortadan kaldırmaktan geçmektedir.” diye kaydetti.
Süresiz nafaka ve erken yaşta evlilik mağdurları
Süresiz nafaka mağduriyetinin 32 yıldır devam ettiğini sözlerine ekleyen Sağlam, “743 sayılı mülga Türk Kanun-u Medenisi’ne 04.05.1988 tarihinde getirilen ve nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaksızın, boşanma sebebiyle yoksulluğa düşen tarafa süresiz nafaka verilmesine ilişkin düzenleme, 32 yıldır devam etmektedir. Birbirleriyle hiçbir bağı kalmayan insanlar arasında bir ömür maddi menfaat boyutuyla bağ kurmak, nafaka ödeyen açısından büyük bir haksızlık ve adaletsizlik doğurmaktadır. Yoksulluk nafakası yükletilen eş, çoğunlukla maaşının geriye kalan kısmıyla bir ev ve yuvayı geçindirememekte; yeni bir evlilik yapması neredeyse imkansız hale gelmektedir. Bu durum; sosyal devlet işlevinin boşanan eşe yüklenmesinden başka bir anlam taşımamaktadır.” dedi.
“Süresiz nafaka yükümlülüğünün neden olduğu olumsuz sonuçlar göz önünde bulundurularak bu sistem düzeltilmelidir”
Uygulama ile ilgili altı çizilecek önerilerde bulunan Sağlam, “Süresiz nafaka yükümlülüğünün neden olduğu olumsuz sonuçlar göz önünde bulundurularak bu sistem düzeltilmelidir. Uygulama devlet tarafından oluşturulacak bir fonla desteklenmelidir. İnsan odaklı olmayan ve toplumsal gerçeklikten uzak her türlü düzenleme, toplumsal düzen ve işleyişe önemli ölçüde zarar vermektedir. Kadına pozitif ayrımcılık adına, boşanan erkeğin süresiz nafakaya mecbur bırakılması, artık tahammül edilemez bir zulme dönüşmüştür. Bu anlamda nafaka, makul bir süre ile sınırlandırılmalı, sonrasında bir mağduriyet söz konusu ise devlet desteğini sağlayacak bir yasal düzenleme yapılmalıdır.” ifadesini kullandı.
“Kadınları koruma amaçlı çıkarılan yasalar, ilk önce kadınlarımızı mağdur ediyor”
Genç yaşta evlenen binlerce ailenin dramının devam ettiğini hatırlatan Sağlam, “Yetkililer tarafından verilen sözler hala tutulmuş değildir. Kadınları koruma amaçlı çıkarılan yasalar, ilk önce kadınlarımızı mağdur ediyor. Erken evlilik nedeniyle verilen cezalar aslında kadınlara ve onların binlerce çocuklarına verilmiştir. Eşleri hapse atılan bu kadınlar çocuklarını tek başına büyütmek zorunda kalmaktadırlar. Küçücük çocuklarıyla ortada kalan, tek başına hayat mücadelesi veren mağdur kadınların ve babasız büyüyen çocukların yaşadığı bu ağır mağduriyetin giderilmesi hükümetin en öncelikli sorumluluklarındandır. Bu konuda bütün partileri işbirliği yapmaya çağırıyoruz.” çağrısında bulundu. (İLKHA)