Yapılan araştırmada yüzde 94’ü ailesi ile yaşayan bin 156 kişinin katıldığı araştırmada çarpıcı veriler ortaya çıktı. Sonuçlara göre katılımcıların yüzde 36’sınin Covid-19 süreciyle birlikte aile ilişkileri olumlu yönde değişti. Gençlerin yüzde 87’si aileye çok önem verdiğini belirtti.
Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Sosyal Hizmet Bölüm Başkanı Doç. Dr. İsmail Barış ve Sakarya Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Hasan Hüseyin Taylan, Türkiye genelindeki üniversitelerde öğrenim gören gençlerin katılımı ile "Covid-19 Pandemi Sürecinde Türkiye’de Aile İçi Sorunlar" araştırmasını gerçekleştirdi.
Aile ilişkileri olumlu yönde değişti
Araştırmayı Türkiye genelindeki üniversitelerde öğrenim gören, çoğunluğu 18-24 yaş aralığında bin 156 üniversite öğrencisi ile gerçekleştirdiklerini belirten Doç. Dr. İsmail Barış, "Ankete önlisans, lisans, yüksek lisans ve doktora düzeyinde katılım oldu. Yüzde 70’i kız öğrencilerden oluşan, yüzde 94’ünün ailesiyle birlikte yaşadığı öğrenci grubu olduğunu söyleyebiliriz. Covid-19 süreciyle aile ilişkilerinin olumlu yönde değiştiğini düşünenlerin oranı yüzde 36, ‘ilişkilerimiz olumsuz yönde etkilendi’ diyenlerin oranı yüzde 12 olarak tespit edildi. Araştırmada gençlerin yüzde 87,1’inin aileye çok önem verdiği görüldü" dedi.
Tartışmalar fiziksel müdahaleye varmadı
Barış, araştırma verilerine aile içi sorunlar bağlamında yaklaştıklarında şu sonuçlarla karşılaştıklarını söyledi:
Covid-19 pandemi sürecinin ailedeki bazı sorun türlerini artırdığı, bazı sorun türlerinde ise azalma sağladığı sonucuna varılabilir. Örneğin aile içi tartışmalar ve fiziki müdahaleye varmayan kavgalar yüzde 23,4 artmışken, yüzde 13,5’inin ailesinde azalmıştır. Aile üyelerinin birbirini eleştirmesi yüzde 30 artmışken, yüzde 9’unun hanesinde azalmıştır. Katılımcıların yüzde 19,5’i ailede ev ekonomisi ile ilgili tartışma sıklığının arttığını, yüzde 6’sı azaldığını belirtirken; ev içi sorumlulukla ilgili tartışmalarda yüzde 34 artış yaşandığı görüldü. Dini ve siyasi konularda yüzde 16, alkol, sigara ve kumar gibi zararlı alışkanlıklar nedeniyle tartışmalarda ise yüzde 8 artış meydana geldi. Akraba ve arkadaş çevresiyle ilgili tartışmalarda ise yüzde 14 artış olduğu görüldü.
Aile içi iletişim kopukluğu azaldı
Araştırmanın aile içindeki iletişimle ilgili önemli sonuçlar ortaya koyduğunu ifade eden Barış, "Katılımcıların yüzde 14’ünün evinde aile içi iletişim kopukluğu azalırken, yüzde 50’si ise hiç iletişim kopukluğu yaşamadıklarını belirtti. Katılımcıların yüzde 10’u aile içi etkinliklerin ayrı yapılmasındaki oranın arttığını ifade ederken yüzde 17’si azaldığını, yüzde 37’si ise hiç etkinlik yapılmadığını dile getirdi" dedi.
Eşler arasında sadakat yüksek
Barış, araştırma sonuçları pandemi süresince eşler arasında olumsuz durumların yaşanmama oranının oldukça yüksek olduğunu söyledi ve sözlerine şöyle devam etti:
Katılımcıların yüzde 79’u eşler arasında aldatılma olayının evlerinde hiç olmadığını, yüzde 73,2’si kısıtlayacak ölçüde kıskanılma yaşanmadığını, yüzde 77,6’sı ayrılma ve boşanma ile tehdit edilme durumunun ailede görülmediğini söyledi. Katılımcıların sadece yüzde 1,8’i evlerinde fiziksel şiddetin arttığını belirtirken, yüzde 77’si fiziksel şiddetin hiç yaşanmadığını ifade etti. Hakaret, tehdit ve küfür eylemlerinde katılımcıların yüzde 5’i artış olduğunu belirtirken 61’i hiç yaşanmadığını dile getirdi.
Sonuçlar, ekonomik olarak yoksun bırakılma oranında yüzde 10 artış olduğunu gösteriyor diyen Barış, "Katılımcılardan yüzde 8’inin yanıtlarında ise alaya alınma ve küçük düşürülme eylemlerinde artış olduğu tespit edildi. İlgisizlik ve duyarsızlığın evlerinde hiç yaşanmadığını ifade edenlerin oranı da yüzde 61 olarak gerçekleşti" şeklinde konuştu.
"Ev yaralıysa insan da yaralıdır"
Her aile içi sorun türünde bazı aileler için artış, bazılarında azalış meydana geldiğini söyleyen Doç. Dr. İsmail Barış, şunları söyledi:
"Ailede bir arada olmak, aile üyelerinin uzun bir vakit aynı çatı altında yaşamaları ve sokağa bile çıkmadan küçük ev odalarında bir arada olmaları özlenen bir tabloydu belki ama kapitalist hayat tarzında hiç deneyimlenmemişti. Aile dışı yaşam, birçok sorunlu evliliklerde ya da ailelerde kısmi sorunlardan kaçış alanı oluşturuyor. Birçok aile için sözel ya da duygusal şiddette artış, fiziksel şiddette ise azalış olduğunu gördük. Aldatma ya da sadakatsizlikte azalış varken araştırmadan ekonomik şiddette artış yaşandığı sonucu çıktı. Nihayet ‘aile ile bir aradalık’ deneyimlediğinde şu görüldü: ‘Ev yaralıysa insan da yaralıdır.’ Aile içinde halı altına süpürülmüş sorunlar varsa, iş yaşamında, modern hayat tarzında ötelendiyse, yüzleşmeler gerçekleştiğinde artık o sorunlar ortaya çıkmaya ve aile ilişkileri olumsuz yöne doğru yönelmeye başlar." (İLKHA)