Birleşik Arap Emirliği (BAE) ve Bahreyn'in, ABD'de Siyonist işgal rejimiyle imzaladığı anlaşmanın İslam ümmeti için yok hükmünde olduğunu, bu anlaşmanın bir zillet belgesi olduğunu vurgulayan Sağlam, bu işgalin ümmetin birliğiyle son bulacağını söyledi.
Sağlam, "Birleşik Arap Emirliği ve Bahreyn'in, Amerika Birleşik Devletleri'nde imzaladığı bu metin bizce hiçbir kıymeti harbiyesi olmayan bir metindir İslam ümmeti açısında. Bu bir zillet belgesidir. Belki bir kölelik belgesini imzalamak anlamına gelen bir sözleşmedir." dedi.
"İslam coğrafyasını idare eden yönetimlerin büyük bir kısmı kendi haklarından kopuk yaşamaktadır"
"İslam coğrafyasını idare eden yönetimlerin büyük bir kısmı kendi haklarından kopuk yaşamaktadır." diyen Sağlam, şunları söyledi:
Maalesef İslam coğrafyasına hakim olan, İslam coğrafyasını idare eden yönetimlerin büyük bir kısmı kendi haklarından kopuk yaşamaktadırlar. Bahreyn halkı ve Emaret halkı, dindardır, mukaddesatına saygılıdır ve siyonist rejimin yaptığı bu gasp ve işgali kabul etmezler ve asla da etmeyecekler. İmanları bunu kabul etmez. Türkiye haklarının nasıl imanı ve gayreti bu işgali kabul etmiyorsa İslam ümmetinin diğer parçalarının fertleri de aynı şekilde bu işgali kabul etmezler. Bir müddet belki koltuklarında oturabilmek için saltanatlarını sürdürebilmek için bu tür şeyler olacak. Ama biz buna inanıyoruz ki bu işgal ebedi değildir. Kudüs'ü, Müslümanlar birliklerini sağlayarak, aradaki ihtilafları bir kenara bırakarak, bu işgale bir gün son verecektir. Geçmişte bu olmuştur. Biz bu ümmetin daha onlarca, yüzlerce Selahattin çıkarabilecek potansiyele sahip olduğunu düşünüyoruz. Bu potansiyel bizde var. Bu azim ve kararlılığımızı devam ettirmek lazım. İslam ülkelerini idare eden bu hainlerin gerçek yüzlerini mutlaka deşifre etmemiz lazım. Asla buna itibar etmemiz lazım. Direncimizi kırmadan, ümidimizi yitirmeden bu işgalin son bulması için ümmetin birliğini sağlayarak, inşallah bu anlaşmaları, bu imzaları ümmet olarak çöpe atacağız.
"Akdeniz'de, Türkiye'yi savaşa çekmek istiyorlar"
Akdeniz'de yaşananlara da değinen Sağlam, Türkiye'nin Akdeniz'de Libya ve Kuzey Kıbrıs ile birlikte yürüttüğü çalışmanın uluslararası hukuka uygun olduğunu, Türkiye burada halkın haklarını sonuna savunması gerektiğini belirtti.
Akdeniz'de büyük rantların döndüğünü, Yunanistan'ın kışkırtmasıyla Türkiye'nin sıcak bir savaşa çekilmek istendiğine dikkat çeken Sağlam, ne olursa olsun anlaşma masasında sorunun çözülmesi, Türkiye'nin lehine olacağını belirtti.
Sağlam, "Uluslararası ilişkiler tek başınıza alacağınız bir kararla korsanlık yaparak yürütemezsiniz. Komşularınızla, muhataplarınızla bir masaya oturup, sorunlarınızı halletmeniz lazım. Bugün belki ABD'nin ve Avrupa'nın, bazen ortaya koyduğu bu eskilerin tabiriyle 'korsanlık' yaparak bir oldubittiye getirerek, Defacto durumlar oluşturarak bir hak elde etmeye çalışmaları var. Biz uluslararası ilişkilerde asla güçlü olanın, haklı olduğu tezini kabul etmiyoruz. Bunun mutlaka yıkılması gerektiğini söylüyoruz. Hatta Birleşmiş Milletlerin bu 5 daimî üyesinin veto hakkının bulunması, onların istemediği bir hususun ne kadar haklı olursa olsun, yürürlüğe girmesinin büyük bir sıkıntı olduğunu görüyoruz. Bunu yıllardır dile getiriyoruz. Parti programımızda ısrarla vurguluyoruz." ifadelerini kullandı.
"Türkiye'nin, Akdeniz'de yaptığı çalışma uluslararası hukuka uygundur"
Güney Kıbrıs'ın, Avrupa'nın desteğiyle bütün adaların tek temsilcisi olarak kendisini gördüğünü dile getiren Sağlam, "Akdeniz'deki durum şudur. Uluslararası bazı sözleşmeler var. Türkiye'de bu sözleşmelere dayanarak Libya ile bir anlaşma yaptı. Bu anlaşma çerçevesinde bir sınır belirlenmiş. Bununla ilgili Akdeniz'in altında, Akdeniz suları içerisindeki bu ekonomik durumu kendi lehine çevirecek bir şeyler yapıyor. Yıllardan beridir Avrupa Birliği'nin desteğiyle Güney Kıbrıs, kendine bütün adanın tek temsilcisi olarak görüyor. Diğer ülkelerle anlaşmalar yapıyor. Şimdi burada bir çıkar çatışması var. Biz Türkiye'nin, Akdeniz'deki Libya ve Kuzey Kıbrıs ile yapmak istediği anlaşmaların uluslararası sözleşmelere uygun olduğu, bunun diğer devletlerinde yaptığı rutin işlemlerden bir işlem olduğunu görüyoruz. Bu nedenle bunu sonuna kadar götürülmesi, orda bu halkın ne tür hakları varsa sonuna kadar savunmasından yanayız." diye konuştu.
"Sorunun barış masasında çözülmesi bu ülkenin yararınadır"
Yunanistan'ın, Fransa'nın kışkırtmasıyla Türkiye'yi sıcak bir savaşın içine çekmeye çalıştığına dikkat çeken Sağlam, bunu da tek başına yapabilecek bir durumda olmadığını kendisinin de bildiğini söyledi.
Sağlam, "Özellikle Yunanistan'ın, Fransa'nın da belki kışkırtmasıyla yapmak istediği husus, belki Türkiye'yi sıcak bir çatışma ortamına çekmektir. Yunanistan bunu tek başına yapabilecek durumda olmadığını herhalde bilir. Türkiye'nin tarihiyle, geçmişiyle, ekonomisiyle, belki askeri güçleriyle herhalde Yunanistan tek başına bu savaşı yürütebilecek durumda olmadığını görüyordur. Türkiye'nin savaşa çekilmesi, Türkiye'nin aleyhine olacaktır. Her ne olursa olsun, barış masasında, anlaşma masasında bu meselenin hallolması, savaşla bunun hal olmasından çok daha ehvendir, bu ülkenin yararınadır." ifadesini kullandı.
"Türkiye Akdeniz'de bu halkın haklarını sonuna kadar savunmalı"
Türkiye'nin yalnızlaştırılmaya çalışıldığın altını çizen Sağlam, şunları kaydetti:
Uluslararası ilişkilerde Türkiye'nin bu yalnızlığında mutlaka kurtulması gerekir. Maalesef Türkiye'de ve dünyada şu anda böyle bir durum var. İnsanlar ne kadar haklı olursa olsun, yalnız olduğu zaman hakkını savunamaz duruma gelirler. Türkiye'nin mutlaka bu ülkelerden bazılarını yanına çekmesi gerekir. Alternatifler de vardır. Libya'nın dışında Mısır alternatifi var. Belki Lübnan ile bu işler yapılabilir. Hatta Suriye'de Akdeniz sahilinde olan birisidir. Türkiye'nin mutlaka önüne alarak Akdeniz'de bu halkın haklarını sonuna kadar savunmalıdır. Şu anda görülüyor ki çok büyük ekonomik rant var Akdeniz'de. Zaten ısrarla Türkiye'nin üzerine gelmeleri ve Türkiye'yi yalnızlaştırmak istemelerinin ana nedeni de budur. Bunu Türkiye kaptırmak istemiyorlar. Yunanistan'ın yaptığı ikili anlaşmalarla Türkiye'ye çizdiği sınırlar çok gülünç. Yani sıradan bir insana da gösterseniz bunun adil bir paylaşım olmadığını göreceksiniz. Ben Türkiye'nin tezlerinin haklı olduğuna inanıyorum. Bu haklılığı uluslararası ilişkilerde de mutlaka tescil etmesi lazım. Bunun için de diğer ülkeler ile ikili ilişkilerini düzenli hale getirmesi lazım. Sonuna kadar da bu tezi savunması lazım ve bu milletin haklarının takipçisi olması lazım.
Bitlis'in tarihine dikkat çeken Sağlam, "Dünyada Bitlis gibi tarihi dokusu olan, tarihi geçmişi olan ve enteresan özelliklere sahip kalesi ve diğer tarihi yapıları olan başka bir şehir belki yoktur. Ama maalesef Bitlis'imiz, hakkettiği ilgi ve değeri göremiyor." ifadesini kullandı.
Halkın yıllardır merak ettiği 'Dere Üstü Islah Projesi'ne de değinen Sağlam, parti olarak Bitlis tarihinin gün yüzüne çıkarılması için bu projenin yürütülmesi gerektiğini, bunu yaparken hiçbir şekilde esnafın mağdur edilmemesi gerektiğini dile getirerek bununla ilgili geçmişte il teşkilatları tarafından raporlar hazırladıklarını hatırlattı.
Bitlis'in işsizlik sorunu yaşadığını vurgulayan Sağlam, gençlerin iş bulmak için batıya, uzak diyarlara gitmesini önlemek adına istihdam ortamlarının oluşturulmasının elzem olduğunu söyledi. (İLKHA)