Bingöl İslami Kardeşlik ve Dayanışma Platformu tarafından 28 Şubat karanlık darbenin yıl dönümü nedeniyle düzenlenen basın açıklamasında, Unutulmamalıdır ki 12 Eylül’den hesap sorulmamış olması, 28 Şubat’ı doğurduğu gibi 28 Şubat’tan hesap sorulmamış olması, 15 Temmuz’u doğurduğu vurgusu yapıldı.
BİNGÖL-Bingöl’de onlarca STK’dan oluşan, İslami Kardeşlik ve Dayanışma Platformu tarafından 28 Şubat karanlık darbenin yıl dönümü nedeniyle basın açıklaması düzenlendi.
Merkez Genç Caddesi Saat Kullesi önünde bir araya gelen, İslami Kardeşlik ve Dayanışma Platformu’na bağlı STK’lara üye, gönüllü ve vatandaşlardan oluşan grup tarafından, 21’nci yılına giren karanlık darbe 28 Şubat sürecini tüm yönleriyle kınayan bir basın açıklaması yapıldı.
Grup adına basın açıklamasını okuyan Özgür der başkanı Yusuf Boğatekin, 28 Şubat hukuksuzluk sürecinde mağdur ve mahkum edilmiş Müslüman tutsaklara özgürlük istediklerini söyledi.
Boğatekin, “Bugün, bundan tam 21 yıl önce icraya konulan bir hukuksuzluk, zorbalık ve zulüm sürecinin ilan edilişinin, 28 Şubat darbesi adı verilen militarist kalkışmanın yıldönümü. Azgınlık ve tekebbürün zirvesindeki sahipleri ve siyaset, medya, akademi, sivil toplum alanındaki destekçilerince “1000 yıl sürecek” kibriyle savunulan bu zorbalığın çok kısa bir sürede tıknefes olmasını en temelde despotik zihniyetin derin meşruiyet krizini yansıtan ve aynı zamanda halka düşmanlığının ve de yabancılığının bir göstergesi olarak değerlendiriyoruz.” dedi.
“28 Şubat Siyasi Yargı Kararları İptal Edilsin!”
Hemen her çevreden “28 Şubat Siyasi Yargı Kararları İptal Edilsin!” talebinin en yüksek sesle dillendirildiği bu günlerde, 28 Şubatçıların oluşturduğu siyasi ortamda brifing aldıktan sonra binlerce insana ağır cezalar yağdıran, DGM’lerin kararlarıyla hapsedilen 28 Şubat mahpusları için yıllar, hükümetler, siyasi iktidarlar, güç odakları, yargı mensupları değişse de tam olarak mağduriyetlerin gideril(e)mediğini gördüklerini vurgulayan Boğatekin, “Aradan geçen 21 yıla rağmen 28 Şubat’ın çaldığı hayatların hesabı hakkıyla sorulamadığı gibi hâlihazırda 20 yılı aşan sürelerle cezaevlerinde tutulan 600’e yakın mahpus ve bu mahpusların aileleri yönünden söz konusu darbe halen hayat çalmaya devam etmektedir.” İfadelerini kullandı.
“12 Eylül’den hesap sorulmamış olması 28 Şubat’ı 28 Şubat’tan hesap sorulmamış olması 15 Temmuzu doğurdu”
Unutulmamalıdır ki 12 Eylül’den hesap sorulmamış olması, 28 Şubat’ı doğurduğu gibi 28 Şubat’tan hesap sorulmamış olması, 15 Temmuz’u doğurduğunu ifade eden Boğatekin, “Darbelerden hesap sormak, bir taraftan darbelerin bütün aktörlerinin hak ettikleri cezalara muhatap olması diğer taraftan darbelerin mağdur ettiği mazlumlar üzerindeki zulmün ortadan kaldırılması ile mümkün olabilecektir. Hiç kuşkusuz bu süreçte pek çok kişinin haksız biçimde cezalandırılmış olması 28 Şubat darbecilerinin toplumda yol açtıkları çok boyutlu ve derin sorunlar arasında öne çıkan, hala kanayan bir yara konumundadır. Karanlık sürecin düşmanlaştırdığı İslami kimlikli kişilere yönelik takibat ve yargılamalar neticesinde verilen ağır cezalar nedeniyle hala pek çok kişi cezaevlerinde tutulmakta ya da ülke dışında yaşamak durumundadır. Hukuksuzluğun zirve noktasını teşkil eden “brifinglendirilmiş yargı” marifetiyle bu süreçte verilen akıl almaz kararlarla sayısız insanın, aileleri ve yakınlarıyla birlikte maruz kaldıkları mağduriyet yıllardır sürmektedir.” diye konuştu.
Boğatekin, “Sivas, İslami Hareket, Selam, Malatyalılar vb. pek çok davada verilmiş kararlar nedeniyle yıllardır cezaevinde tutulan ve aynı şekilde bu davalarda isimleri geçtiği için ülke dışında yaşamaya mecbur tutulan pek çok kişinin darbecilerin hukuksuzluğunun mağdurları oldukları bugün her açıdan anlaşılmış, açıklığa kavuşmuştur. Ne var ki, uzun bir zamandır bu konuyla ilgili tartışmalar sürmesine rağmen, hala bu mağduriyetleri sonlandırma adına yargı bazında somut bir adım atılmamıştır.” dedi.
“Yaşatılan mağduriyetlerin telafisi için çaba göstermemek hukuksuzluktur, adaletsizliktir”
“Oysa darbe sürecinin en önemli ayaklarından birini teşkil eden “yargı brifingleri” mevzusu halen sürmekte olan 28 Şubat darbe davasının en somut başlıklarından birini oluşturmaktadır.” Diyen şunları söyledi:
“Ve bu gerçeğe rağmen bu yargı mekanizmasının yol açtığı mağduriyetlerin bir türlü gündeme gelmemesi büyük bir çelişki demektir. Şu hususun altını çiziyoruz: Eğer brifing hukuka uygunsa, darbe soruşturmasına ve davasına konu olması yanlıştır; yok hukuksuz olduğu kabul ediliyorsa, o zaman da buna bağlı olarak yaşatılan mağduriyetlerin telafisi için çaba göstermemek hukuksuzluktur, adaletsizliktir.”
“Adalet Bakanlığı’nın ve daha genelde de iktidarın tüm bu hukuksuzluğa karşı yapabileceği bir şey yok mudur?”
Boğatekin, “Hiçbir somut delil olmaksızın, olağanüstü yargılama yöntemleriyle ve brifinglendirilmiş yargı kararları neticesinde mahkûm edilmiş ve birçoğu 20-25 yıldır, adeta zindanlarda unutulmaya terk edilmiş, kimisi ülkesinden uzakta yaşamaya icbar edilmiş insanların yaşadıkları nedir? Bu insanların maruz kaldıkları hukuksuzluğu gidermek için adım atması gerekenler daha neyi bekliyorlar? Bu davalardan mahkum edilen insanlarla ilgili olarak bugüne kadar mahkumların ve avukatlarının yeniden yargılama talebiyle yaptıkları tüm başvurular ilgili mahkemelerce hiçbir ciddi incelemeye tabi tutulmaksızın, basmakalıp ret kararlarıyla geri çevrilmektedir. Adalet Bakanlığı’nın ve daha genelde de iktidarın tüm bu hukuksuzluğa karşı yapabileceği bir şey yok mudur?” diyerek yaşanan mağduriyete vurgu yaptı.
“28 Şubat darbe sürecinde evrensel hukuk kuralları hiçe sayılarak mahkûm edilmiş kardeşlerimizin dosyalarının yeniden açılması acil bir sorumluluktur”
Eski-yeni demeksizin, kimin mağdur ettiğine bakılmaksızın hukuksuz yargılamaların neticesinde haksızlığa, zulme uğramış herkesin maruz kaldığı haksızlığın giderilmesi için adım atmak devletin acil görevi olduğunu belirten Boğatekin, “Bu çerçevede hassaten 28 Şubat darbe sürecinde evrensel hukuk kuralları hiçe sayılarak mahkûm edilmiş kardeşlerimizin dosyalarının yeniden açılması acil bir sorumluluktur. Üstelik de bir yandan 28 Şubat darbesinin failleri hakkında bir dava devam ederken, darbeciler yargılanırken, yargılanmakta olan darbecilerin mağdur ettiği insanların cezaevlerinde eziyet çekmeye devam etmeleri açık bir çelişki oluşturmaktadır. Bu çelişik durumun acilen giderilmesi gerekir.” diye konuştu.
“28 Şubat darbe süreci mağdurlarının acilen tahliye edilmelerinin hukukun ve adaletin gereği olduğunun altını çiziyoruz”
Boğatekin özetle, 28 Şubat sürecinde hukukdışı yöntem ve dayatmalarla haklarında açılmış soruşturma ve yürütülmüş yargılamalar neticesinde mağduriyetleri hala sürmekte olan kişilerle ilgili olarak acilen yeniden yargılama yolunun açılmasını talep ediyoruz. Ve bu sürecin daha fazla haksızlık ve zulme sebep olmaması için de 28 Şubat darbe süreci mağdurlarının acilen tahliye edilmelerinin hukukun ve adaletin gereği olduğunun altını çiziyoruz.” şeklinde konuştu.
Basın açıklaması ardından İLKHA’ya konuşan HÜDA PAR Bingöl il başkanı Hamdullah Tasalı, 28 Şubat darbe mağdurları neden hala cezaevinde? Sorusunu sorarak şunları söyledi:
“Meşum 28 Şubat post modern askeri darbe demokratik, laik (!)rejimi kollama ve kurtarma saikiyle yapılmış bir “terör” girişimidir. Kendilerini devletin ve rejimin sahibi gören Laik Kemalist zorbalar dış güçlerin-abd- desteği ile bu darbeyi yapmışlardır. Bu hain “asker üniformalı terör” girişimi İslam ve İslami değerlerle topyekûn bir mücadele sürecidir. Söz konusu bu güne kadar darbecilerden hesap sorulmadığı için, yeni darbelere neden olmuş ve darbecileri cesaretlendirmiştir. Dış güçlerin desteğiyle yapılan bu darbe sürecinde; Dindar insanlara yönelik cadı avı başlatılmış, binlercesi Batı Çalışma Gurubunca fişlenmiş, çalıştığı işinden atılmış, işyeri kapatılmış, başörtülü ve sakallı oldukları için binlerce öğrenci okullardan atılmış, dindar kişilerin sahip oldukları özel ve tüzel kurumlara el konulmuş, yüzlerce ilahiyat fakültesi, imam hatip okulu ve Kuran Kursuna kilit vurulmuştur. Kitaplar yasaklanmıştır. Camilerde elifba dersleri alan gençler derdest edilmiştir. Rejim muhalifi diye dindar kişilere kumpaslarla, sahte belgelerle işkenceler yapılmış, haksız yere yüzlercesi müebbet hapse mahkûm edilmiştir. Binlercesi işkenceler sonucunda sakat bırakılmıştır.” dedi.
“FETÖ’cü darbecilerle mücadele edildiği gibi,28 Şubat darbecileriyle de cesurca ve kesintisiz bir şekilde mücadele edilmesi gerekir”
FETÖ’cü darbecilerle mücadele edildiği gibi, 28 Şubat darbecileriyle de cesurca ve kesintisiz bir şekilde mücadele edilmesi gerektiğini ifade eden Tasalı, “Zira darbecilerin kadrine uğrayan dindarların mağduriyetleri hala devam ediyor. Bu mağduriyetlerin acilen giderilmesi gerekir. Başta hükümet olmak üzere herkes darbecilerden şikâyetçi ancak, darbecilerden kimsenin hesap sorduğu yok. Bilakis hükümet 23 Eylül 2012 yılında yürürlüğü koyduğu “bireysel başvuru hakkı “ yasası ile adeta darbecileri ödüllendirmiş, aklamıştır. Söz konusu yasadan darbe mağdurları ne yazık ki faydalanmamaktadır. Çünkü çıkarılan yasa ile 2012 yılı öncesi tutkulular için bireysel başvuru hakkı tanımıyor. Türkiye 28 Şubat post modern darbecilerini koruma utancından biran önce kurtulmalıdır. Devletin FETÖ’laştığı FETÖ’nün devletleştiği zamanlarda mağdur edilen ailelerin dramı devam ediyor. FETÖ ve darbecilerle mücadele edilecekse ilk adım olarak bu mazlumların/mağdurların haklarının iade edilmesi gerekir. Bunun için İlk olarak mağdur ettikleri kişiler-ki hala-cezaevindeler derhâl özgürlüklerine kavuşturulmalı, itibarları iade edilmeli, kendilerinden ve ailelerinden özür dilenmelidir. Bunca yıldır çektikleri acıların bir nebze olsun hafiflemesi için maddi ve manevi zararları tazmin edilmelidir. Zarara uğrattıkları kişilerin-mağdurların- özel ve tüzel kurumsal zararları karşılanmalı, Darbecilerin mal varlıklarına el konulmalı, devlet hazinesine devredilmeli, mağdurlara verilecek tazminatlar buradan karşılanmalıdır. Darbeciler yargı önüne çıkarılmalı kendilerinden hesap sorulmalıdır. Aksi halde ülkede darbeler bitmeyecek, yenileri gelecektir. Zira hesabı sorulmayan her suçlu daha bir azgınlaşacaktır. BuSon28ŞubatOlsun.” Şeklinde sözlerini tamamladı.
Basın açıklamasına, HÜDA PAR İl başkanı Hamdullah Tasalı, AK Parti İL Başkanı M. Hanefi Güler, Saadet Partisi İl başkanı İl başkanı Nusrettin Aytunç, STK temsilcileri ve çok sayıda vatandaş katıldı.
Program, İlim Yayma Cemiyeti Bingöl Şube başkanı Nihat Korlaelçi'nin yaptığı dua ile sona erdi.
(İLKHA)