Üç aylar" adıyla meşhur olan Receb, Şaban ve Ramazan aylarının fazileti ve bu aylarda yapılması istenen ibadetlere dikkat çeken İTTİHAD'UL ULEMA Üyesi Molla Nizamettin Yaçin, "İnsanlar diğer aylara nazaran daha fazla rağbet edecekler ki Allah-u Teala o rağbet ve talepleriyle onları affetsin, bağışlasın." dedi.
Dünya yaratıldığı günden beri yeryüzündeki zamansal ayrımın 12 ay esasına göre belirlendiğini ve bu aylar içerisinde Allah'ın ayrıca değer değer verdiği ayların bulunduğunu hatırlatarak Kur'an-ı Kerim'de "Gökleri ve yeri yarattığı gün koyduğu kesin hükme göre Allah katında ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dördü haram aylardır. İşte doğru ve geçerli olan hesap budur. O halde bu aylarda konulmuş yasakları çiğneyerek kendinize zulmetmeyin." diye buyurulduğunu aktardı.
"Hayat süresince karşısına çıkan fırsatları iyi değerlendiren kişi Allah katında kazananlardan olacaktır"
Allah'ın, dört haram aya özel bir hürmet atfettiğini kaydeden Yaçin Hoca, "Bu aylardan bir tanesi de şu anda bulunduğumuz Receb ayıdır. Allah'ın bu aylara değer vermesinin bir nedeni de mümin insanların bu aylarda Rabbine daha çok rağbet etmesidir. Receb ayının ilk cuma gecesi Reğaib gecesidir. Geçen cuma akşamı Reğaib Kandilini idrak ettik. İsminden de anlaşılan bir hakikattir ki, Reğaib, insanların Allah'a rağbet etmesidir. İnsanlar diğer aylara nazaran daha fazla rağbet edecekler ki Allah-u Teala o rağbet ve talepleriyle onları affetsin, bağışlasın. Allah-u Teala bize ölünceye kadar fırsatlar sunmuştur. Bu zaman içerisinde kim bu fırsatları değerlendirerek gerçekten Rabbine rağbet ederek yönelirse, kendileri kazanırlar." dedi.
"Bu aylarda ibadetin anlamının bilincine varmamız lazım"
Kur'an-ı Kerim'de, "Allah'ın mağfiretine rağbet ederek, Allah katında sizi bağışlamaya vesile olan şeylerde yarışınız ve cennete giriş için yarışınız." buyrulduğunu hatırlatan Yaçin; "Reğaib Gecesi'nin amacı da kulların Rabbine yönelmesidir. Bu aylarda Allah'a daha fazla yönelerek ibadetimizle, istiğfarımızla, tövbelerimizle, hayır hasenatımızla, ibadeti öğrenmek, özellikle bu asır içerisinde İslam'ı çok güzel öğrenmek, ibadetin anlamının bilincine varmamız lazımdır. Bugün çekmiş olduğumuz sıkıntıların hepsi; şuursuz, bilinçsiz bir İslami anlayıştan kaynaklanıyor. Müslümanlar olarak bunun sıkıntısını çekiyoruz. Müslümanlar kendi inançlarının şuur ve bilincinde olsalardı bugün bu halde olmazdık, bu durumlara düşmezdik. Rabbimiz hayatta olan biz insanlar için tekrar bir fırsat vermiştir. Hürmetli olan Receb ayı içerisinde bir Miraç Kandili vardır. Allah Resulü Allah'ın huzuruna çıkıyor ve orada namazın emrini alıyor, önemli görevlerle görevlendiriliyor. Miraç Kandilinden sonra Berat Kandili geliyor. İnsanların Beraat Gecesinde, beraat olabilmek için çaba göstermesi gerekiyor. Nasıl ki İbrahim Aleyhisselam ve diğer peygamberler şirk ve dalalet ehline karşı beraatini haykırmışlar, 'Biz ve bize tabi olan insanlarla tümüyle ehli küfür ve dalaletin inançlarından, gittikleri yoldan uzağız ve uzaklığımızı böyle devam ediyoruz.' demişlerse her Müslümanın da Reğaib Gecesinde Rabbine rağbet etmesi, Miraç Gecesinde Allah Resulü'nün getirdiği emirlere sarılması gerekir." diye konuştu.
"Bir Müslüman yiyecek ve içeceğe ihtiyaç duyduğu gibi ruhen de namaza muhtaçtır"
Allah'ın insanlığa gönderdiği emirler içerisinde en önemli emrin, imandan sonra namaz olduğunun altını çizen Yaçin, "Bir Müslümanın, akli dengesi yerinde olduğu müddetçe hiçbir şekilde (uyku ve unutma hariç) namazı bırakması mümkün değildir. Hayat namazla güzelleşir, hayatın kötülüğü de namazsızlıkla başlar. Bir Müslüman nasıl ki günlük olarak yiyecek, içeceğe ihtiyacı varsa manen ve ruhen, hatta bundan daha fazla namaza muhtaçtır. Muhakkak namazın önemini, manasını ve ehemmiyetini bilmemiz lazımdır. İslam'da imandan sonra en büyük amel namazdır. Allah, Müslümanların namazlarını bilinçli bir şekilde kılmasını istiyor. Mü'minun Suresi'nde işaret edildiği gibi 'Huşuyla, bilinçli bir şekilde' Allah'ın huzuruna çıkmak gerekiyor. Namaz, Müslüman için vazgeçilmez bir nimettir." şeklinde konuştu.
"İnsan, bilinçli bir şekilde namaz kıldığı zaman ayrı feyz alır"
Her Müslümanın; şuurlu ve bilinçli bir şekilde namazı kılabilmesi için, namazda okunan duaları manasıyla birlikte bilmesi gerektiğini belirten Yaçin, "Namaz, her Müslüman'ın bilmesi gereken bir farz-ı ayndır. Ben okumamışım, hacı değilim, sofu değilim… demek mazeret olamaz. Nasıl ki namaz farz-ı ayn ise namazın öğrenilmesi, namazın düzgün bir şekilde kılınması, erkanına uyularak ve huşuyla birlikte okuduklarının farkına varması gerekir. Çünkü insan; bilinçli bir şekilde namazı kıldığı zaman o namazdan da ayrı bir bereket ve feyz alır. Kimin huzurunda olduğunun farkına varır. İnsan bu farkındalığıyla kendisine çeki düzen verir yoksa geleneksel bir şekilde eğilerek, kalkmakla düzelmez. Müslümanların; muhakkak bu ay içerisinde bir gayret göstermesi, Fatiha Suresi'nin Arapçasını nasıl öğrenmişsek aynı şekilde 'Manası nedir, Rabbimizin huzuruna çıktığımızda neler konuşuyoruz?' bilinci içerisinde olursak o zaman gerçekten namazımızdan gereken tadı alırız." dedi. (İLKHA)