“Çocuk tarlaya atılan tohumun filizlenmesi halidir"
Çocuğuna yön vermek mi, yönlendirmek mi? Çocuk eğitimine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Eğitimci-Sosyolog Musa Apuhan, “Çocuk tarlaya atılan tohumun filizlenmesi halidir. Anne ve baba ise birer çiftçidir. Sizler o filizi yabani ve zararlı otlardan koruyup temizlemezseniz, sulamasını zamanında ve ölçülü yapmazsanız, etrafına çit çekip onu koruyamazsanız, o iyi bir başak tutmaz veya kötü başaklar iyi dane vermez” dedi.
“Çocuk tarlaya atılan tohumun filizlenmesi halidir

21. Asrın en büyük sorun ve tehlikelerinden biri hakkıyla eğitemediğimiz çocuklarımızın bir bir elimizden kayması. Çocuk eğitiminde temel dinamik olan anne ve babaların doğru bildikleri yanlışlarla eğittikleri çocuklar, belli bir süre sonra toplumu da yakan ve yıkan büyük bir sorun olarak çıkıyor karşımıza. Toplumun geleceği olan çocuklarımızın eğitiminde aile müessesi ne kadar önemli? Bu hususta aileler nasıl bir yol izlemeli? İşte tüm bu soruların cevabını Eğitimci-Sosyolog Musa Apuhan’a sorduk.
‘Hayata hazırlayalım, onlara çok şeyi ve hatta her şeyi öğretelim, bizleri, hayatı, yaşamayı sevsinler’
Ailelerin çocuk eğitimi hakkında doğru bildikleri yanışlara dikkat çeken Apuhan, “Öyle bir zamanda yaşıyoruz ki, bazen çocuklarımızı koruyalım derken, kendimizi kaybediyoruz. Bazen de onları kazanalım derken, hepten kaybediyoruz. Çocuğun doğumuyla beraber biz anne ve babalarda bir telaş ve bir planlama heyecanı başlıyor. Daha kundakta zıbınlı bebekleri "hayata hazırlayalım, onlara çok şeyi ve hatta her şeyi öğretelim, bizleri, hayatı, yaşamayı sevsinler" diye, dokumaya yanlış yerden başlıyoruz” dedi.

‘Aile var oldukça çocuğun imar ve inşası bitmez’
Apuhan, “Bazen anne baba olduğumuzu unutuyor, adeta bir heykeltraş edasıyla bir an önce "sanatım ortaya çıksın. "moduna giriyoruz. Oysa çocuklarımız bir sanat eseri değil, bizler de sanatçı değiliz. Anne ve baba hayatta olduğu sürece, çocuğun imarı ve inşası bitmiyor. O zaman anne ve baba her şeyden önce sabrı öğrenecekler. Çocuklarını başka çocuklarla kıyaslamayacaklar. Bu durum ebeveyni sinirli yapabilir. Bu sabırsızlık ve acelecilik sinirliliğe, sinirlilik ise bozuk bir psikolojiye sebep olur. Çocuk tarlaya atılan tohumun filizlenmesi halidir. Anne ve baba ise birer çiftçi. Sizler o filizi yabani ve zararlı otlardan koruyup temizlemezseniz, sulamasını zamanında ve ölçülü yapmazsanız, etrafına çit çekip onu koruyamazsanız, o iyi bir başak tutmaz veya kötü başaklar iyi dane vermez” ifadelerini kullandı.     

Çocuk eğitiminde sevgi ortamına dikkat!
Aile ile çocuk arasında ki ilişkinin tarih boyunca fazla değişime uğramadığını belirten Apuhan, “İnsanlık tarihiyle beraber ebeveyn ve çocuk arasındaki ilişki fazla değişmemiştir. Tarih boyunca çocukların temel fizyolojik ihtiyaçları olan beslenme,  giyinme, korunma,  güvenlik ve psikolojik hazırlık görevi ebeveyn tarafından yerine getirilmiştir. Çocukların farklı psikolojik yapıda olmalarının temel sebebi çok önemlidir. Sevgi ortamında büyüyen çocuklar ve sevgisiz ortamda büyüyen çocuklar. Sevgi ortamında büyüyen çocuklar danelerle dolu bir başak gibi iken, sevgisiz büyüyen çocukların ise boş başaklar gibi olduğu görülmüştür. Çocukların hepsi bir değil, hepsi farklı farklıdırlar. Bütün çocukların dünyaları farklı, algıları farklı... Birinin hoşuna giden, diğerine itici ve nahoş gelebilir. Bu yüzden çocuğunuzu bütün özelikleriyle tanıyın ve ona göre yetiştirin. Aksi takdirde ilerleyen yaşlarda, ebeveyn olarak birçok zorlukla karşılaşabilirsiniz. Çocuğunuzu da sorunlu bir hayatın içine itmiş olabilirsiniz.” diye konuştu.

 ‘Çocuğumuzu ne kadar dinliyoruz?’
Ailelerin çocuklarını dinlemesi gerektiğini vurgulayan Apuhan, “Bu soruyu ebeveyn olarak mutlaka kendimize soralım; biz çocuğumuzu ne kadar dinliyoruz? Eğer biz çocuklarımızı dinlersek, çocuk öncelikle içini bize döker ve rahatlar. Daha sonra kendi sorununa çözüm aramaya başlar. Ama tabii daha bir özgüvenle. Mesela; çocuğunuz arkadaşlarına takıldı ve akşam eve geç geldi. Bundan dolayı çocuk içeri girer girmez ‘neredesin bu saate kadar, ne yapıyorsun dışarılarda, soytarı mısın sen?’ demek yerine, ‘bak oğlum/kızım, işten yorgun argın geliyorum, seni evde göremeyince aklım sende kalıyor ve dinlenemiyorum’ diyerek meramımızı daha doğru ifade etmiş ve mesajı da doğru vermiş oluruz. Bu mesajı verirken aslında yaptığının yanlış ve cezalandırılması gereken bir durum olduğunu da ona hissettirin. ‘Bir daha bu saatlere kadar dışarılarda gezmek yok’ yerine ‘Bir daha ki sefere eve geç kalırsan, telefon et haber ver’ diyerek duygularınızı ifade edin.” dedi.

‘Ama çocuğunuzla iletişim kurarken, mutlaka onun seviyesine inin’
Açıklamasında özellikle annelere çağrıda bulunan Apuhan, “Özelikle sevgili anneler bu sözüm size, çocuğunuza bir şeyleri anlatırken vücut dilinizi kullanın. Öğrenmeleri için çok daha etkili olduğunu göreceksiniz. ‘Odan çok dağınıktı toplayana kadar belim tutuldu’ derken mutlaka yüzünüzü buruşturup, belinizi tutun. Bu onda daha etkili ve kalıcı bir etki bırakacaktır. Çünkü bilimsel olarak da kanıtlanmıştır ki vücut dili, söylediklerimizin manasını arttırma da fazlasıyla etkilidir. Her çocuğun dünyası farklıdır ve her çocuk bir dünyadır. Bu nedenle çocuklarınızı çok iyi tanıyın. Sizin çocuğunuz görsel şeylerden daha fazla hoşlanıp, etkilenebilirken bir başka çocuk başka şeylerden etkilenebilir. Bu durumda bir genellemeye gitmeyin. Ama çocuğunuzla iletişim kurarken, mutlaka onun seviyesine inin ve onun anlayabileceği tarzdan cümleler kurun.” şeklinde konuştu.

Kategori: Eğitim
YORUM YAPIN(üye olmadan da yorum yapabilirsiniz)
Yorumla
İptal

KATEGORİ HABERLERİ

-