Doğruhaber/Araştırma/Mesut Tunce
Plastik, ilk çıktığı günden itibaren, çevreye verdiği zararlar üzerine yoğun tartışmalara konu olmuştur. Bu tartışmalar, 80’li yıllarda zirveye tırmanmış, plastik üreticileri, toplum nezdinde çevreye zararlı korkunç kurumlar olarak görülmeye başlanmıştır. 90’lı yıllardan itibaren ise ibre tersine dönmüş, reklamlarda plastik atıkların geri dönüştürülebileceği ve bu geri dönüşümün faydaları üzerine yoğun çalışmalar kendini hissettirmeye başlamıştır. Böylece medya tarafından halka, plastiğin aslında o kadar da korkunç olmadığı, doğru kullanımıyla birlikte çok faydalı bir şeye evrilebileceği algısı empoze edilmiştir.
PLASTİĞİN NE KADARI GERİ DÖNÜŞTÜRÜLEBİLİR?
Evet, plastik gerçekten de geri dönüştürülebilmektedir, ancak bu geri dönüşümün hangi oranlarda olduğundan hiçbir zaman bahsedilmemektedir. Üretilen plastiğin aslında ne kadarı geri dönüştürülmektedir. Gelin rakamları beraberce inceleyelim.
2015’te açıklanan verilere göre; 65 yıllık süreç içerisinde üretilen plastik miktarı tam olarak 8,3 milyar tondur. Bu plastiklerin 2 milyar tonu halen kullanımdadır. Atığa dönüşen 6,3 milyar tonluk bölümün ise, sadece ve sadece %1’lik bölümü bir kereden fazla geri dönüştürülebilmiştir. Tek seferliğine geri dönüştürülebilen, sonrasında sonsuza dek atık olarak kalması gereken plastik oranı ise %9 olmuştur. Yani geri dönüştürüldüğü iddia edilen plastiğin, aslında %99’u asla geri dönüştürülmemektedir, doğada yok olması için yüzlerce yılın geçmesi gerekmektedir.
PLASTİK NEDEN GERİ DÖNÜŞTÜRÜLMÜYOR
Evet, aslında çok az bir kısmı hariç, plastik geri dönüştürülmemektedir. Çünkü gerçek adı Poli Etilen Tereftalat olan ve bizim, baş harflerinden oluşan kısaltmayla kısaca PET dediğimiz malzeme, çok özel bir molekül dizilimine sahiptir. Bu molekül yapısı, belli ısılarda değişime uğramakta ve bir daha eski halini alabilmesi için, karmaşık kimyasal işlemler gerektirmektedir. Yani eritilerek yeniden üretilemez. Bu da, şu ana kadar halka yaygın olarak dayatılan şekliyle “plastik geri dönüşümü” hikâyesinin aslında bir şehir efsanesinden ibaret olduğu sonucunu doğurmaktadır. Çünkü plastiği sıfırdan üretmek, onu geri dönüştürmekten çok daha ucuza mal olmakta, üretilen bu sıfır plastiğin, geri dönüştürülene kıyasla kalitesi tartışma götürmez boyutlarda yüksek olmaktadır.
Yüzlerce değişik türde plastik çeşidi vardır. Bu türlerin her birinin molekül dizilimi farklıdır. Yani bir arada geri dönüştürülemezler. Geri dönüşüm için, sonraki zorlu süreçlerden önce ilk olarak bu plastiklerin tamamının bir birinden ayrıştırılması gerekmektedir. Sadece bu işlemin bile ne kadar büyük bir insan gücü ve tesis altyapısı gerektirdiği düşünülürse, geri dönüşümün, küresel şirketlere maliyeti daha net anlaşılacaktır.
GERİ DÖNÜŞÜM BAHANESİYLE TOPLATILAN PLASTİKLERE NE YAPILIR?
Peki geri dönüştürülmesi finansman açısından imkansız olan bu milyarlarca tonluk atıklara ne yapılmaktadır? Çöplerdeki plastik atıklar, büyük paralar harcanarak neden toplatılmaktadır? Dilerseniz önce ilk soruya cevap verelim.
2015’te dünyada üretilen plastiğin %25’i yakılarak imha edilmeye çalışılmıştır. Ki bu atmosfere yoğun miktarda zararlı gaz salınımını da beraberinde getirmiştir. %55’i ise belli bölgelerde arazi doldurmada kullanılmıştır. Bunun da orta vadede toprağa çok büyük zararları olduğu bilimsel tespitlerle ortaya konmuştur. Çöplerden toplatılan plastikler aslında geri dönüştürülmek için değil, imha edilmek için toplatılmaktadır. Ve bu imha süreci, yine doğaya büyük zararlar verilmek suretiyle gerçekleştirilmektedir. Son zamanlarda bu zararı önleme adı altında yeni uygulamalar devreye sokulmuştur. Bu uygulamalardan en bilineni, Asya ve/veya Afrika’da fakir bir ülke bulup, toplatılan plastiklerin oralarda depolanması şeklinde olmaktadır.
PLASTİKTE GERİ DÖNÜŞÜM YALANININ ALTINDA YATAN MİLYAR DOLARLIK TİCARET
Gelelim ikinci soruya: Bu yalanlara neden gerek duyulmaktadır. Milyonlarca dolar reklam bütçesi ayrılarak, yemyeşil çiçekler görselinde oluşturulan geri dönüşüm amblemleri neden her platformda gözümüze sokulmaya çalışılmaktadır?
Sebep tabi ki küresel şirketlerin kar marjıyla doğrudan ilişkili.
Düşünsenize, bir küresel plastik şirketinin, atık plastikleri geri dönüştürmesinin maliyeti 10 milyar dolarsa, reklam ve ilanlar vererek halkı kandırmasının maliyeti 100 ya da 200 milyon doları geçmemektedir. Çevre kirliliği ve insanlığın geleceğiyle ilgili tehlikelerle değil de kar oranları ve rakamlarla ilgilenen küresel düzenin kapitalist şirketleri sizce hangi yolu seçeceklerdir.
Bunu tartışmayacağız bile.
Halkın asıl tartışması gereken konu şudur. Sadece gerçek ve dürüst haber iddiasıyla hareket eden medya şirketleri, küresel şirketlerin bu oyunu sürdürmesinde neden işbirliği içindedirler? Yarın yalanları ortaya çıktığında, tabiri caizse, hitap ettikleri muhataplarının yüzüne nasıl bakacaklar? Devletler bu oyuna neden sessiz kalmaktadır? Bürokratlar arasında sürdürülen bu ve benzeri lobi faaliyetlerinde dönen rüşvet oranları nelerdir? Çin gibi büyük ülkeler, tüm kârına rağmen, çevreye ve geleceğe verdiği zararı gördükleri için atık plastik ithalatını yasaklamışken, Türkiye’nin bürokratları neden hala plastik ithalatına göz yummaktadırlar? Bunun gibi daha ne kadar yalanı her gün önümüze servis etmektedirler.
Dünya, küresel sermaye ortaklarının günlük kar marjları için felakete sürüklenmeye devam mı edecektir?
Her şeyden önemlisi, asla unutmamamız gereken bir gerçek var ki, bu gidişatı durdurmak sadece ve sadece bizim elimizdedir. Geçen ay marketten aldığımız suyun pet şişesi, şu an az gelişmiş bir ülkenin kırsalında, milyarlarca benzeriyle birlikte, geleceğimizi karartmak için sinsice beklemektedir…