Ve maalesef bu bağımlılığı ilk başlatan da aileler. Özellikle çocuklarımız mutlu olsun diye yaptığımız tatlılar, aldığımız çikolatalar, gofretler ile bunu evde biz başlatıyoruz. Sonra da yetişkinliğe geçildiğinde de ömrümüzün kalan kısmını bunlardan kurtulmak ya da verdiği zararları onarmak için çaba harcayarak tüketiyoruz. Sonuçta biz şekeri değil şeker bizi tüketiyor.

Şeker bir bağımlılık maddesi olarak reseptörler aracılığıyla beynimizin duygusal açlığını oluşturan Cerebral Cortex bölümünü uyarır. Cerebral Cortex, sigara, alkol ya da uyuşturucu gibi bağımlılık yapan maddelerin özellikle etkilediği bölümdür.

Bağımlılık oluşturarak sürekli tüketme arzusu oluşturan şeker, vücudumuzda kısır döngüye neden olarak kilo almamıza ve pek çok hastalığın oluşmasına yol açar.

İç Hastalıkları Uzmanı Uzm. Dr. Sedat Işık, şekerin vücudumuza karşı zararları hakkında önemli bilgiler verdi.

Şeker zararlı mıdır? Sorusuna öncelikle doğal olmayan şekerlerin kan şekerimize etkilerini anlatarak yanıt vermeye başlayabiliriz. Doğal olmayan şekerler, kan şekerimizin hızlı şekilde yükselmesine veya düşmesine yol açar ve özellikle ani yükselişler pek çok hastalığı da tetikler. Dolayısıyla şeker, ruh halimizi olumsuz etkileyebilir, yanlış açlık döngüsünü tetikleyebilir ve ayrıca yorgunluk ve baş ağrılarına sebep olabilir.

Basit şeker ve karbonhidratlar kan şekerini hızla etkileyen besinlerdir ve özellikle obezite, kalp hastalığı ve diyabet riskine önemli ölçüde artırırlar. Şeker bağımlılık yaratarak sürekli yeme arzusunu tetiklediği için kan şekerinizdeki hızlı iniş çıkışlar sebebiyle sürekli acıkmanıza neden olur. Dolayısıyla aşırı kilo almadaki nedenlerden en önemlileri şeker ve kanımızda şekere dönüşen basit karbonhidratlardır.

Şeker, vücudumuzun hastalıklarla mücadele eden mekanizmalarına müdahale edebilir ve bağışıklık sistemimizi çökerterek, vücudumuzu bütün hastalıklara karşı savunmasız bırakır. Maya ve bakteriler şekerle beslenir, dolayısıyla vücuda depolanan fazla miktardaki glikoz, bu organizmaların çoğalarak daha hızlı yayılmasına ve enfeksiyonlara sebep olur.

Şeker kan dolaşımınıza etkiledikten sonra proteinlere tutunur. Dolayısıyla kırışıklıklara ve sarkmalara katkıda bulunarak cildinizi bozabildiği gibi özellikle proteinlerin şekerle karıştırılması cildin elastikiyetini kaybetmesine ve erken yaşlanmaya sebep olur.

Şekerin yaşamı tehdit eden tüm etkilerinin yanında verdiği en temel kozmetik hasar ise diş çürümesidir. Dişlerinizin üzerine oturan şekerlerin plak ve bakterileri beslemesini önlemek adına dişlerinizi günde en az iki kez fırçalamanız gerekir.

Şeker özellikle çocuklar için çok büyük tehlikeye unsurudur ve şekerin olumsuz etkilerini kısa vadede çocukların dişlerinde ya da fiziksel aktivitelerinde gözlemleyebilmek mümkündür.

Stres altındayken, vücudumuz büyük oranda hormon salgılayarak bedenimizi savaş moduna geçirir. Kan şekerimiz düşük olduğunda da vücut aynı kimyasal reaksiyonu gösterir.

Tatlı atıştırmalık sonrasında stres hormonları kan şekerinizi yükselterek kazayı telafi etmeye çalıştığı için sonuçta bedenimizde anlamlandırılamayan sinir, endişe ve kasılma halleri ortaya çıkabilir.

Fazla oranda şeker tüketen bireylerde özellikle A, C, B12 vitamini ve kalsiyum emilimi oldukça düşüktür. Dolayısıyla, fazla şeker tüketimi büyüme çağında oldukları için fazla besine ihtiyaç duyan çocuklar ve gençler için özellikle tehlikelidir. (İLKHA)