Son zamanlarda deprem fırsatçılığı diye bir tabir var. Aslında fırsatçı insanlar için herhangi bir afet olmasına gerek yok, kendileri zaten halkın üzerinde bir afettir. Felaket tellalları onlara çalar, afetlerde ekmekleri daha bir yağlanır, her masuma veya çaresiz mazluma yeminin acizliğini kollayan bir akbaba gibi bakarlar. Bu tip “insanlar” ne yazık ki kendilerinde olmayan insanlığı düşünmezler ve hep bir şeylerin ters gitmesinden nemalanırlar. Bu tipler her sektörde kendilerini gösterebilir.

Bir taraftan hükümet organları ve yetkin kişiler fırsatçılara göz açtırmayacağız derken piyasa bunun aksi yönünde işliyor. Olabildiğince pahalılık ve kandırmaca had safhada. Tehdit ve cezalar söylemde kalıyor olacak ki vatandaş hala şikayetçi ve bir düzelme ne yazık ki yok. Denetim mekanizmasının işlenmemesi fırsatçıların zulmünden daha büyük bir zulümdür.

Halk yapılan zamlara tepkili. Birkaç örnek verecek olursak; Bir vatandaş, 27 Ocak’ta 174, 90’a aldığı etin kilosunun bugün 205 lira olduğunu söyleyerek kısa sürede etin fiyatının bu kadar artmasına anlam veremediğini söyledi. Etin 30 günde 30 tl artışı günde bir lira zamma tekabül ediyor.

Bir başka vatandaş ise, Kültür mahallesi başta olmak üzere kiraların fahiş bir hal aldığından yakınarak 1000-1500 arası olan kiraların deprem sonrası 3 bin lira olduğunu ve bu ücretin içinde komisyon ve emlakçı ücretinin hariç olduğunu belirtip bu zulümlerin akıbetinde hayır olmayacağını söyledi.

Başka bir vatandaş ise tekstil sektörüne atıfta bulunarak, ‘bir pantolon fiyatı minimum 300 lira olmuş, lütfen Allah’tan korkalım ve birbirimize zulmetmeyelim.’ dedi.

Yaşanan musibetler insanlığı uyandırması gerekirken fırsatçılık yapıp ilgili sektörlerinde halka zulüm etmesi kabullenilir gibi değil. Bu tarz insanlara çağrımız şudur; Yardımınız yok bari zulmetmeyin. Bir deyim vardır, “gölge yapma başka ihsan istemez” işte ondan…

(Ömer Aşkın- Haber analiz)