İnsanoğlunun tek bir anne ve babadan geldiği bilimsel olarak kanıtlanmıştır
.
İnsanoğlunun tek bir anne ve babadan geldiği bilimsel olarak kanıtlanmıştır

Bingöl Üniversitesi’nde düzenlenen “Bilimler Işığında Yaratılış” Panelinde konuşan Atatürk Üniversitesi Fen Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Orhan Erdoğan, “İnsanın evrim geçirdiğine dair hiçbir kanıt yoktur ama insanoğlunun tek bir anne ve babadan geldiği bilimsel olarak kanıtlanmıştır” dedi.

Bingöl Üniversitesi’nde “Bilimler Işığında Yaratılış” Paneli düzenlendi. Fen Edebiyat Fakültesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü tarafından düzenlenen panele Bingöl Üniveristesi Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Hasan Ciftçi, Prof. Dr. Hakan Olgun ve Prof. Dr. Ramazan Solmaz,  Genel Sekreter Prof. Dr. Abdullah Taşkesen, Bingöl Üniversitesi’nin akademik ve idari personeli ile çok sayıda öğrenci katıldı.

Moderatörlüğünü Bingöl Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hakan Olgun’un yaptığı programın panelistleri ise Atatürk Üniversitesi Fen Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Orhan Erdoğan, Prof. Dr. Ö. Orhan Küfrevioğlu ve Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden Prof. Dr. Veysel Güllüce’ydi.

Panelin açılış konuşmasını yapan Bingöl Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hakan Olgun, “Doğrusunu söylemek gerekirse bu konunun çok fazla bilimsel argümanlara dayandığını söyleyemeyiz. Daha çok ideolojik ve duygusal yaklaşımlar olarak kendisini ortaya koyuyor. Bir dinler tarihi uzmanı olarak söylüyorum, kutsal kitapların vermiş olduğu tarih süreci altı bin yıldır. Yahudiler bu konuda iyi tarih tutar. Yahudi tarihine göre 5 bin 700’lü küsür yıllara denk geliyor. Ama bununla birlikte yüz binler yıl öncesine dair modern bilimsel batı bilimi içerisinde kullanılan kavramlarla insanımsı olarak kabul edilen varlıklara ait bir takım kalıntılar olduğu, karbon testlere tabi tutulduğu ve böylece insanlık tarihinin çok daha eskilere uzandığını söyleyen yaygın kanaatler söz konusu. Bununla birlikte yine ülkemizde akademik çevrelerinde akıllı tasarım tezi üzerinde kurgulanmış Hz. Adem öncesine uzanan bir evrimsel süreç. Bazı Kur’an araştırmacılarının da meseleye yakından girerek bu kanıda görüş belirttiler.  Dolayısıyla Müslüman düşünürler de bu açıdan meseleye girmiş oldular” diyerek sözü panelistlere bıraktı.

Dünyanın altın oran noktası Mekke'dir

İlk panelist olan Prof. Dr. Orhan Erdoğan “Yeryüzünde Hayat” isimli sunumunda “Evrimci görüşteki insanlar, canlıların ilk ortaya çıkışlarının bir yaratıcı tarafından yoktan var edilmesi yerine, canlıların tesadüf ve şansa bağlı olarak ortaya çıktıklarına inanmaktadırlar. Bu yaklaşım tarzı, pozitif bilimle taban tabana zıt olup hiçbir ilmi dayanağı da yoktur. İnsanoğlunun tek bir anne ve babadan geldiği bilimsel olarak kanıtlanmıştır. İnsanın bir maymundan geldiğinin ise hiçbir kanıtı yoktur” diye konuştu.

Onlar ancak zanna tabi oluyorlar

Panelin ikinci konuşmacısı Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden Prof. Dr. Veysel Güllüce ise “Evrimci Yaratılış Görüşünün Değerlendirilmesi” üst başlıklı sunumunda  “Kur’ân âyetlerinde evrimi destekleyen bir ifade olmayıp, aksine bazı âyetlerin türlerin müstakil olarak yaratıldığına işaret ettiğini söyleyebiliriz. İlk insan olan Âdem’in topraktan yaratıldığı hususu ise, sarih ifadelerle belirtilmiştir. Bu konuda aksi görüşler ileri sürenlerin ellerinde kat’i bir delil olmayıp delil olarak ileri sürdükleri şeyler, kendi görüşleri istikametindeki yorum ve tahriflerden başka bir şey değildir. Başka bir ifadeyle onlar ancak zanna tabi oluyorlar. Zanna tabi olmak ise bilimsel bir yaklaşım olamaz. ‘ Zan hakikat adına bir şey ifade etmez’ âyetinde ifade edildiği gibi ” şeklinde konuştu.

Panelin son konuşmacısı olan Atatürk Üniversitesi Fen Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Orhan Erdoğan, Prof. Dr. Ö. Orhan Küfrevioğlu, “Protein Ve Enzimler Tesadüfü Reddediyor” başlıklı sunumunda, tüm bilim adamlarının bugüne kadar, cansız maddelerden canlı bir organizma meydana getirebilecek bir deney ortaya koyamadıklarını ifade ederek sözlerine başladı.

Sivrisineğin gözünü kim halk etmişse, güneşi dahi o halk etmiştir

“Eğer her şeyin yaratıcısı bir zata verilmezse ve bir başıbozukluğa dönse, her bir varlık kendi başına tabiata bırakılsa o vakit sinek veya karınca gibi bir canlının vücudunu icat eden içindeki kör tabiatın, kainatı yaratacak ve idare edecek bir kabiliyetinin olması gerekir”  diyen Prof. Dr. Küfrevioğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sivrisineğin gözünü kim halk etmişse, güneşi dahi o halk etmiştir. Pirenin midesini tanzim eden, güneş sistemini de o tanzim etmiştir. Bütün bu canlıların; sonsuz kudret ve ilim sahibi  Allah (C.C.) tarafından yaratıldığına inanmak,  en makul ve kalpleri tatmin eden yol olduğu aşikardır.”

Panel, soru ve cevap faslının ardından katılımcılara plaket takdimi ile sona erdi. 

Kategori: Bingöl
YORUM YAPIN(üye olmadan da yorum yapabilirsiniz)
Yorumla
İptal

KATEGORİ HABERLERİ

-