Uzman Psikolojik Danışman Hüseyin Gülen, YSK’ye girecek adaylar için son bir ayın nasıl değerlendirilmesi, öğrencilerde oluşabilecek kaygıyı yenme ve ailelerin öğrencilerine karşı tutumlarının nasıl olması gerektiğine dair önemli açıklamalarda bulundu.
Gülen, sınavlarla ilgili olarak yaklaşık bir aylık süreç kaldığını ve bu süreçte öğrencilerin deneme sınav ve testlere ağırlık vermesi gerektiğini söyleyerek şimdiden sınavda soru çözme taktiklerinin ve süreyi kullanma programlarının bitmesi gerektiğini belirtti.
Sınav esnasında yeni bir taktik ve zamanı kullanma sitillerinden kaçınılması gerektiğini söyleyen Gülen, deneme sınavlarını asıl sınav gibi çözmeleri gerektiğinin altını çizdi.
Gülen, sınav kaygısı ile ilgili, kaygı nedeninin kişinin geçmişi ile ilgili olduğu gibi temelde gelecekle ilgili bir durum olduğunu da belirterek, kaygıyı kontrol altına almak gerektiğini söyledi.
Gülen, kaygının sadece kişisel değil, aile faktörü ile de ilgili olduğunu aktararak özellikle velilerin sınav günü okul bahçelerinde öğrencileri beklemenin öğrenciyi daha da kaygılandıracağı tehlikesinin olabileceğini hatırlatıp sınav günü veliler öğrencilerinden sınav yerine gidip gitmeme veya bekleyip beklememe konusunda görüşlerini almalarını tavsiye etti.
Kaygının olumlu yönlerinin de olduğunu aktaran Gülen, kaygının sınırlı ve kontrol altına alınması durumunun başarıyı tetiklediğini söyleyerek aşırı kaygı probleminin uzun sürmeyeceğini ve sınavın ilk 5-10 dakikası sonrası kendiliğinden kontrol altına alınabileceğini belirtti.
Gülen, sınavlarda düşük puan alacak öğrencilerin de bu durumu büyütmemesi gerektiğini söyleyerek ailelere sınav günü ve sonrası öğrenciyi sıkacak soru ve davranışlardan uzak durması önünde uyarılarda bulundu.
“Sıkça deneme sınavları ile asıl sınava hazırlanılmalıdır”
Gülen, “Yaklaşık olarak bir aylık bir süreç var. Bu bir aylık süreçte son tekrarlar çok önemli. Öğrencilerin varsa konu eksiklilerinin düzeltilmesi ve giderilmesi ve seri deneme çözmeleri gerekiyor. Deneme sınavları aslında asıl sınavın bir provasıdır. Sınava nasıl ve hangi testten, hangi sorudan başlayacakları, kodlamaları nasıl yapacakları, süreyi nasıl kullanacakları ile ilgili son provaları yapmış olacaklardır. Bu doğrultuda son bir ay içerisinde denemelerini nasıl çözüyorlarsa asıl sınavda da öyle çözmelerini öneriyoruz. Sınav esnasında ekstradan bir taktik değişikliği yapmasınlar. Öğrenciler bugünden itibaren, 'ben sınavda hangi testten başlayacağım, hangi sınavdan başlayacağım, nasıl başlayacağım, hangi teste ne kadar süre ayıracağım?’ gibi gerçek sınavın provalarını şimdiden netleştirmeleri gerekir.” dedi.
“Kaygı, normal dağılım eğrisi içerisinde kaldığı müddetçe bazen de motive edicidir”
Sınav esnasında öğrencilerde oluşabilecek kaygı ile ilgili ise Gülen, “Kaygı dediğimiz durum birden oluşacak bir durum değildir. Bu durum kişinin geçmişi ile de ilgilidir. Ama temelde baktığımızda kaygı dediğimiz durum gelecekle ilgilidir. Öğrenci, ‘sınavda ne olacak, sınavda ne yağacağım, sınavda başarılı olacak mıyım, süreyi yetiştirecek miyim?’ gibi belirsiz durumlarla alakalı kaygı oluşur. Kaygı eğer fazla olursa daha çok sınav esnasında öğrenciyi olumsuz etkileyebilir. Ama normal dağılım eğrisi içerisinde kaldığı müddetçe kaygı bazen de motive edicidir. Kaygı bazen öğrenciyi tetikler ve çalışmaya motive edebilir. Bu açıdan bakıldığında aşırı olmamak kaydıyla kaygının koruyucu bir yönü de vardır.” ifadelerini kullandı.
“Kaygıyı nefes terapisi ile kontrol altına almak mümkün”
Aşırı kaygı durumunun başarı performansını düşürebileceğini söyleyen Gülen, “Kaygının aşırı durumu kan basıncını yükseltip terleme gibi durumları ortaya çıkardığı için kişi bilgiyi hatırlama ile ilgili zorluk çekebilir. Onunla ilgili sınav anında olumsuz bir durum oluşturabilir. Sınav anında aşırı kaygı durumunda nefes terapisi ile kaygının önü alınabilir. Sınav başında yoğun bir kaygı hissedilebilir ancak genelde bu aşırı kaygı hali öğrencilerin büyük çoğunluğunda uzun sürmez ve dakikalar sonra öğrenci kaygıyı doğal olarak yener ve sınavına odaklanır. Sınav başında kaygı veya heyecan normaldir. Öğrenciler 5-10 dakika sonra bu durumun ortadan kalkacağını ve sınava odaklanacaklarını bilsinler.” İfadelerine yer verdi.
“Veliler okula gitmeden önce bunu çocuğa danışmalıdır”
Sınavlarda aile faktörünün öğrenciler üzerindeki etkisine de değinen Gülen, “Her zaman savunduğum şey şu; Ailenin kendisine şunu sorması lazım, ‘bizim okul bahçesinde olmamız çocuğa nasıl bir yarar sağlar?’ Birincisi bu açıdan bakmak lazım. Sınavdan önce çocukla konuşmak gerekiyor. Çocuk velinin okula gelmesini istiyor mu istemiyor mu? Sabah okula bıraktınız, orada kalmanız gerekiyor mu gerekmiyor mu diye bunu çocukla konuşmak lazım. Bazı çocuklar sınav çıkışı ailesini okul bahçesinde görmek isteyebilir ancak tecrübemiz şunu söylüyor, çocukların büyük bir çoğunluğu o esnada tanıdık bir yüz görmek istemiyorlar . Çünkü çocuk kaygılanıyor.” dedi.
Gülen, bu durumu bir öğrencisinin başından geçen bir anekdotla açıklayarak, öğrencisinin sınav esnasında cam kenarında oturduğunu ve ailesinin bahçeden kendisine göründüğünü belirterek öğrencinin başarı beklentisi içerisinde olan ailesine baktığını ve sınav sonucu ailesinin ‘sınavın nasıl geçti’ sorusuna ne cevap vereceğim kaygısına kapıldığını söyledi.
Ailelere tavsiyelerde de bulunan Gülen, "Onun için ben her zaman velilere şunu söylüyorum, çocuklarınızı sabah okula götürebilirsiniz ama okula bıraktıktan sonra lütfen kendi evinize gidin. Çocuk sınavdan çıktıktan sonra kendi başına kalmak kendini toparlamak isteyebilir, kimseyle konuşmak istemeyebilir. Bırakın çocuk biraz kafa dağıtsın, biraz gezsin. Bununla ilgili velilerin hiç kaygı duymasına gerek yok. Çocuklarını okul bahçesine bıraktıktan sonra evlerine gidip günlük işlerine baksınlar. Çocuklar sınavdan çıktıktan sonra eninde sonunda akşam eve gelecektir. Çocuk akşam eve gelince ilk aşamada çocuğa, 'hoş geldin' demenin ötesine gidilmemesi gerekiyor. İlk aşamada 'sınavın nasıl geçti, kaç net yaptın?' gibi sorulara gerek yoktur. Çocuk kendini toparladıktan sonra zaten bunu size anlatacaktır. Bununla ilgili bir tereddüt yaşamanıza gerek yok.” diye belirtti.
“Bu sınav ilk veya son gireceğiniz sınav değildir”
Gülen, son olarak, öğrencilere başarılar dileyip sonuç ne olursa olsun hayati bir sınav olmadığını aktararak, “Herkese başarılar diliyorum. Bu sınav ilk gireceğiniz sınav da değil, son gireceğiniz sınav da değildir. Sınav sizin hayatınız değildir. Sadece bir gün çerisinde 180 dakikalık bir süreyi sizden alır. Sınavda düşük puan almanız sizi başarısız yapmaz, sizi yetersiz ve değersiz yapmaz. Sadece sınavdan düşük puan almış olursunuz.” şeklinde konuştu. (Ömer Aşkın-İLKHA)