Aylık ilim ve kültür dergisi İnzar'ın haziran sayısı çıktı. Dergi 165'inci sayısında "Ailece Topluma Örnek Olalım" başyazısıyla okuyucularının karşısına çıktı.
"Yavrucuğum! Namazı kıl, iyiliği emret, kötülükten vazgeçirmeye çalış, başına gelenlere sabret. Doğrusu bunlar, azmedilmeye değer işlerdir. Küçümseyerek insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Zira Allah, kendini beğenmiş övünüp duran kimseleri asla sevmez. Yürüyüşünde tabiî ol, sesini alçalt. Unutma ki, seslerin en çirkini merkeplerin sesidir. (Lokman: 17-19)" ayeti ve "Hepiniz çobansınız ve hepiniz sürünüzden mes’ulsünüz. İmam çobandır ve sürüsünden mes’üldür. Erkek ailesinin çobanıdır ve sürüsünden mes’uldür. Kadın, kocasının evinde çobandır, o da sürüsünden mes’üldür. Hizmetçi, efendisinin malından sorumludur ve sürüsünden mes’üldür. (Buhari)" hadis-i şerifine atıfta bulunulan başyazıda toplumun içinde bulunmuş olduğu olumsuz gidişatın, ıslah ve davet çalışmalarının daha fazla arttırılmasını ve bu doğrultuda yoğun faaliyetlerin yürütülmesini gerekli kıldığına dikkat çekildi.
Başyazıda, şu mesajlara yer verildi:
"İnsanları hakka davet eden ve İslam’a yönelmeleri için çaba sarf eden davetçilerin söylem ve ifadeleri önemlidir. Ancak bundan daha etkili olan tutum ve davranışlarıyla ortaya koyacakları İslami kişilikleridir. Kendileri, eşleri ve çocukları İslami duyarlılıklarını muhafaza ettiklerinde ve her yönüyle örnek Müslümanlar olarak varlık gösterdiklerinde hem sözleri etkileyici olur hem de davranışları. Ancak başkalarına söylediklerini kendileri ya da aileleri yaşamıyorsa, bilakis İslami olmayan tutum ve davranış sergiliyorlarsa davet ve hizmetlerinin faydası ve etkisi olmayacaktır. Bu durumda ne arkadaşları üzerinde ne de dost ve akrabaları üzerinde etkili olabilirler.
"Sorumluluk yapan kardeşler, bulundukları yerlerde birer davetçi olduklarını unutmamalıdırlar"
Farklı alanlarda sorumluluk yapan ve sahada bulunan kardeşler, bulundukları yerlerde birer davetçi olduklarını unutmamalıdırlar. Giyim ve kuşamları, ibadetleri, sosyal yaşantıları, eş ve çocuklarının durumu ve ailevi ilişkilerinin sözlü ifadelerden daha tesirli olduğu gerçeğini unutmamalıdırlar. Gözlerin kendilerinin üzerlerinde olduğunu, aile yaşantılarının mercek altında bulunduğunu, yapacakları en küçük bir yanlışın normal insanların yanlışlarından daha fazla tepki göreceği hatta kimi zaman kötü neticelere ve ifsada yol açabileceği hakikatini göz ardı etmemelidirler.
"Eşlerinin olumsuz tutum ve davranışları bütün iyiliklerini gölgede bırakabilir"
Bu durumdaki kardeşler örnek bir davetçiye ve İslami bir şahsiyete yakışır tutum ve davranış içinde olmalıdırlar. Aynı hassasiyeti aileleri için de göstermelidirler. Tesettürde, ahlakta, iffette, insanlarla ilişkilerde ve sosyal hayatta İslami bir davetçi kimliğiyle hareket etmeli, İslam’ın sınırlarını hassasiyetle korumalı, kötü algı oluşturacak ya da kötü etkilenmeye sebebiyet verecek söz, tutum ve davranışlardan kaçınmalıdırlar. Kendileri İslami hizmette faal olup başarılı bir performans ortaya koysalar bile, eşlerinin olumsuz tutum ve davranışları bütün iyiliklerini gölgede bırakabilir.
Aynı durum çocukları için de geçerlidir. Hizmet alanında sorumluluk yüklenen ve sahada olan kardeşlerin çocuklarının uygunsuz giyim, tutum ve davranışları hizmetlerine zarar verir. Sergileyecekleri menfi tutum ve davranışlar başkalarının davadan uzaklaşmasına bile yol açabilir.
"Mutlaka eş ve çocuklarıyla yakından ilgilenmelidirler"
Hizmette görev üstlenen kardeşler, işleriyle ilgili gayret ve çabaları ile beraber mutlaka eş ve çocuklarıyla yakından ilgilenmelidirler. Çocuklarını takip etmeli, nerelere, kimlere takıldıklarını, nasıl hareket ettiklerini bilmelidirler. Çocuklarını İslami sorumluluklarının bilincinde hareket eden insanlar haline getirmek için çabalamalıdırlar.
"Her kardeşimiz her fırsatta eş ve çocuklarına dikkat etmeleri gereken hususlar hakkında hatırlatmalarda bulunmalıdır"
Davetçi kardeşlerin eş ve çocuklarının kendi evlerinde, etkinliklerde, düğünlerde, ziyaretlerde, sohbet toplantılarında, seminer veya konferanslarda giyim kuşamları başta olmak üzere tüm tavır ve davranışları İslam dairesi içinde olmalıdır. Hatta normal Müslümanlar için mubah olan bir şeyin, mensubu oldukları davadan dolayı kendileri için uygun olmayabileceği şuuru ile hareket etmelidirler. Aksi takdirde kötü örnek olabilir, fitneye ve dedikoduya sebep olabilirler. Her kardeşimiz bu açıdan davasına ve şahsiyetine zarar gelmemesi için her fırsatta eş ve çocuklarına dikkat etmeleri gereken hususlar hakkında hatırlatmalarda bulunmalıdır.
Eşlerini ve çocuklarını ihmal eden, çocuklarının İslami ahlak ve terbiye ile yetişmeleri ve İslami şahsiyet kazanmalarına yönelik sorumluluklarını yerine getirmeyenler hizmet alanında başarılı bir performans sergileyemezler.
Bahsi geçen sıkıntıların yaşanmaması için bu durumdaki her kardeş ailesine özel zaman ayırmalı, yakından ilgilenmeli, çocuklarını yakından izlemeli, giyimlerinden, ibadetlerinden hatta okudukları kitaplardan haberdar olmalıdır.
"Kardeşler, akşam evlerine döndüklerinde eşlerine ve çocuklarına zaman ayırmalıdırlar"
Değişik alanlarda faaliyet yürüten kardeşler, akşam evlerine döndüklerinde eşlerine ve çocuklarına zaman ayırmalıdırlar. Birlikte oturmalı, sohbet etmeli, kitap okumalı, Kur’an-ı Kerim’i, mealini ve tefsirini okumalı, cemaatle namaz kılmalı, varsa sorunlarını dinlemeli, dünyanın farklı yerlerindeki Müslümanların yaşadığı sorun ve sıkıntıları anlatmalıdırlar. Ailede muhabbete dayalı sıcak bir ortam oluşturmak için çalışmalıdırlar. Çocuklarıyla birlikte camiye gidip vakit namazlarını cemaatle kılmaya gayret sarf etmelidirler.
Aile reislerinin eve gittiklerinde televizyon ya da internete yoğunlaşarak eş ve çocuklarına gerekli ilgiyi göstermemeleri, ailede İslami bir ortam oluşturmak için çabalamamaları ve çocuklarının terbiyesi için gerekli hassasiyetleri göstermemeleri yozlaşmalara yol açabileceği gibi, zamanla ailedeki huzuru da yok edeceği unutulmamalıdır.
Rabbim bizi, kardeşlerimizi, eş ve çocukları ile beraber topluma örnek olan kullarından eylesin. Allah’a emanet olun." (Fırat Arslan- İLKHA)