Bingöl'ün tanınmış alimlerinden, İTTİHADUL ULEMA Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Şenlik, mevlidin, Müslümanlar arasında birlik ve beraberliği pekiştiren önemli bir şey olduğunu ve İslam'ın tabiatına aykırı olmadığını söyledi.
İlk mevlid kitabının Hazreti Muhammed' 300 yıl sonra yazıldığını ve çeşitli mevlid kitaplarının bulunduğunu belirten Şenlik, mevlid yazmadaki amacın Resulullah'ı övmek olduğunu dile getirdi.
Mevlid-i Şeriflerin Hazreti Peygamber'in hayatını konu edinen naatlar olduğunu söyleyen Şenlik, "Mevlidler, onunla ilgili yapılan övgüler, salavatlar ve metihlerdir. Bunu daha önce Arap âlimleri, kitapçık halinde değil, şiir halinde yazmışlar. Arapçada, mevlid kitabı haline getirilen fazla eser yoktur. İlk Kürdçe mevlid kitabı, Seydaye Mela Muhammed Bateyi tarafından manzume şeklinde yazılmıştır. Daha sonra Süleyman Çelebi tarafından Osmanlıca-Türkçe yazılmış mevlid eseri var. Farsça, Soranice ve Zazaca yazılmış olan mevlid eserleri var. Daha sonra Mustafa Turan'ın daha güncel ve özet olarak yazdığı Kürtçe mevlid var. Mardinli Molla Muhammed Ekinci'nin yazdığı mevlid var. Yani farklı farklı mevlidler mevcuttur. Bütün bunların gaye ve hedefi, Resulullah aleyhisselatuvesselamı övmek, ona methiyeler dizmektir." dedi.
"İlk mevlid, Hazreti Peygamberden 300 yıl sonra yazılmıştır"
Mevlid yemeğinin bir şükür mahiyetinde verildiğini belirten Şenlik, "Mevlidin bir de tarihçesini ele alırsak ilk yazılan mevlid, Hazreti Peygamberden 300 yıl sonra yazılmıştır. İlk mevlid etkinliği Nurettin Zengin ve Muzaffer Ödün Zengin tarafından yapılmıştır. Fatımiler tarafından Mısır'da mevlid etkinlikleri yapılmıştır. Bizim 'Kutlu Doğum' dediğimiz- gün, hafta veyahut ay, bunu geniş zamana da yayanlar vardır- mevlid etkinliğini yapmışlar ve bu etkinlik günümüze kadar devam ediyor. Özellikle Kürdistan bölgesinde veyahut Osmanlı topraklarında tasavvufu bir gelenekten gelerek, mevlid zaman zaman evlerde birkaç kişi bir araya gelerek, yemek de verilerek okutulmuştur. Evin sahibine de yemek verdiği için dua etmişler. Bu mevlidi genelde biri gurbetten, askerlikten geldiği zaman veyahut esaretten kurtulup geldiği zaman veyahut başına bir musibet geldiği zaman veriyorlar. Yani bir kurtuluşa erdikten sonra şükür mahiyetinde vermişler ve bunu adet haline getirmişler." ifadelerini kullandı.
"İslam'ın tabiatına aykırı değildir"
"Mevlid bir adettir. Ancak burada Resulullah aleyhisselatuvessselam övüldüğü için âlimler, göz yummuşlar." diyen Şenlik, bu yüzden mevlidin 'Bidat-i Hasene' olarak adlandırıldığını söyledi.
Şenlik, "Bir örftür ama İslam'ın tabiatına aykırı değildir. Birilerine ziyafet vermek, dualarını almak ve şükür eda etmektir. Bir araya gelip kal u kil edeceklerine, onu bunu çekiştireceğine, orada mevlid okunsun ve bunu dinlesinler daha güzeldir, diye âlimler buna müsamaha etmişlerdir. Dindeki yeri de budur. Mevlid, dinde ne bir farzdır ne de bir vaciptir. İslam'ın ana tabiatına aykırı değildir ve bunda bir günah yoktur. Bazıları, 'Bu bidattır ve her bidat insanı dalalete götürür. Dalalet ise cehenneme götürür.' diyorlar. O, itikadî bidatlardır. Dinin bir şeyine bir şeyler eklemek. Örneğin; namazı 6 vakte çıkarmak! Veyahut farz olmayan bir sünnet namazını farz kılmak. Böyle şeyler İslam'a ilave etmek, dinin esasını değiştirmek… İslam'ın tabiatına aykırı olmayan bidatlara kimse ses çıkarmamıştır. Hoş karşılanmıştır ve mevlid de bu tarzdan bir şeydir." diye konuştu.
"Mevlid-i Nebi etkinlikleri İslami akidenin yerini daha da sağlamlaştırıyor"
Mevlid-i Nebi etkinliklerinin geçmişine ve önemine dikkat çeken Şenlik, "Tarihte ilk olarak Kürdistan Bölgesinde ve Türkmen Bölgesinde, Türkmen dediğimiz, şu an Kuzey Irak'taki Erbil ve Kerkük'teki Kürdler bölgesinde mevlid programında yüzlerce dana kesiliyor. Mesela 400 dana bir yerde kesiliyor. Ve oraya toplanan insanlara ziyafet veriliyor. Eskiden Kürdistan bölgesindeki beylikler tarafından Nusaybin'de 400 büyükbaş hayvan ile küçükbaş hayvanlar kesilmiş ve orada toplanan insanlara bir hafta boyunca ziyafet olarak verilmiştir. Burada hatipler gelip hutbe okur, vaaz eder; şairler, şiir okurdu. Zikir ediliyordu. Bir kaynaşma vesilesi oluyordu. Bazıları buna karşı çıksalar da aslında kendilerine zarar veriyorlar. Bu tür şeyler aslında dine zarar vermiyor, dindeki İslami akidenin yerini daha da sağlamlaştırıyorlar. Müslümanları birbirine yakınlaştırıyor ve Müslümanlar arasında muhabbet, sevgi ve beraberlik oluşuyor. Güç kaynağı oluyor." şeklinde konuştu.
"Peygamber Sevdalıları, mevlidi, Avrupa'ya, Müslüman olmayan yerlere kadar götürdü"
Günümüzde ise özellikle Peygamber Sevdalıları Vakfı tarafından yıllardır yapılan Mevlid-i Nebi etkinliklerin de geçmiştekilerin bir devamı olduğuna işaret eden Şenlik, "Bu gelenekten gelmedir. Yeni bir şey değildir ve daha önce yapılmıştır. İslam coğrafyasını her yerinde bu yok ama Peygamber Sevdalıları, bunu Avrupa'ya, Müslüman olmayan yerlere kadar da götürdü. Vahhabi kültürünü alan İslami bir kesim vardır. Onlar karşı çıkıyorlar. Onlar bırakmıyor yerlerinde de yapılsın. Sözde inanç adına bunu yapıyorlar ama dini bir etkinliğin önünü kapatıyorlar. Belki bunu yapmasa başka bir şeyler yapacak. Kötü şeyler yapılacağına iyi şeyler yapılsın. Veyahut zararı çok olan bir şey yapılacağına, zararı az olan bir şey yapılsa daha güzeldir. Kaldı ki mevlidde bir zarar görmüyorum. Hepsi faydadır." (Hamza Adiyaman, Muhammed Said Aksoy – İLKHA)