Türkiye ve dünya tarihine kara bir leke olarak geçen 28 Şubat askeri darbenin üzerinden 22 yıl geçti. Hâlâ etkisinin devam ettiği karanlık sürecin tahribatları ise akıllarda tazeliğini koruyor.
28 Şubat'ta İslami kimliklerinden dolayı binlerce insanın akıl almaz işkencelerden geçirilerek zindanlara konulduğuna dikkat STK temsilcileri, mağduriyetlerin hâlâ devam ettiğini belirttiler.
28 Şubat'ın Türkiye tarihinde kara bir leke olarak durduğunu belirten Memur-Sen Bingöl İl Başkanı Mücahit Çelik, 28 Şubat askeri darbesinin toplumun iradesine, inancına ve kültürüne vurulan karanlık bir darbenin adı olduğunu söyledi.
Çelik, "Şer ittifakıyla İslam'ı ve onun yaşamdaki pratiklerini hedef alan 28 Şubat süreci, Türkiye tarihinde kara bir leke olarak duruyor. Bu süreçte, Müslümanlara karşı bir cadı avı başlatıldı. Bu karanlık dönemde milyonlarca kişi fişlendi. Başörtülü kızlar, okullarından uzaklaştırıldı. Binlerce memur, dindar oldukları gerekçesiyle işlerinden atıldı. Tüm kamusal alanda, dindarlara yönelik baskı ve zulüm had safhada uygulandı." dedi.
"28 Şubat'ta binlerce kişi akıl almaz işkencelerden geçirilerek zindana atıldı"
28 Şubat askeri darbesinin Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde daha çok tahribat oluşturduğunu ifade eden Çelik, şunları söyledi:
"Sadece dindar oldukları için ya da camide Kur'an-ı Kerim dersi verdikleri gerekçesiyle binlerce kişi gözaltına alındı, akıl almaz işkencelerden geçirildi. Birçoğu halen zindanda hayatını geçiriyor. Temennimiz odur ki bu kardeşlerimiz için bir an evvel yeniden yargılanma yolunun açılması ve haklarının tekrar elde etmeleridir."
Eğitim-Bir-Sen Bingöl Şube Başkanı Yunus Kava ise 28 Şubat'ın hafızalarda acı ve zulümle hatırlanacağını dile getirerek, bunun millet iradesine yapılan iğrenç bir darbe olduğunun altını çizdi.
Kava, "28 Şubat, asıl operasyon merkezi dışarıda olan odakların, hainlik ve alçaklıkta sınır tanımayan ahlaksız, acımasız, duygusuz yerli iş birlikçileri aracılığıyla millet iradesine yapılan iğrenç bir darbedir. Çünkü millete kurulan tuzak, yapılan komplo ve kuşatma, doğrudan maddi-manevi varlığımızı, ilim ve irfanımızı, ahlak ve maneviyatımızı, yaşama tarzımızı hedef almıştır. 28 Şubat'ta, devleti ve milletiyle ülkemiz, tüm hatlardan uçuruma itilmiştir. Halk iradesiyle iktidar olamayanlar, 60, 71 ve 80 darbelerinde olduğu gibi kirli planlarını uygulamak için yönetimi silah zoruyla gasp etme yolunu denemiş, emellerine ulaşmasa da bir ölçüde başarılı da olmuştur. Atatürkçülük, ilericilik, çağdaşlık yalanı ve perdesi arkasından sürdürdükleri planlarıyla bir şekilde halkını susturdukları, siyasetçisini sindirdikleri ülkeyi yağmalamışlardır." diye konuştu.
"Bu son 28 Şubat olmalıdır"
Yüz binlerce insanı mağdur eden darbenin her eve ateş, her göze yaş düşürdüğüne dikkat çeken Kava, milletin servetinden önce umudu, hayali ve amacının çalındığını ifade etti.
"Çağdaş Türkiye tablosunun bin yıl süreceği söylenmiştir." diyen Kava, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yaşanan bunca kabus ve kaos, yapanlar için sevinç ve mutluluk kaynağı olabilmiştir. Onun için söz konusu süreçte zulüm yapanları, bedel ödetenleri, insanların umutlarını çalanları, haklarını gasp edenleri hiçbir zaman unutmayacak ve unutturmayacağız. İnanç ve özgürlüğü temel karakter edinmiş milletimizin sabır ve kararlılıkla gösterdiği direnç sonrasında bin yıl sürmesi planlanan kuşatma, daha on yıl bile geçmeden paramparça olmuş, planlar, yapanların başına geçirilmiştir. Bu meyanda binlerce insanın haksız yere ceza almasına neden olan brifingli yargı kararları iptal edilmeli. Hâlâ sürmekte olan mağduriyetler son bulmalıdır. 28 Şubat, sonuçları itibarıyla mağdurları açısından da sona ermeli. Bu son 28 Şubat olmalıdır."
"Hafızalardaki kara lekenin adıdır 28 Şubat"
28 Şubat 1997'deki MGK toplantısının üzerinden 22 yıl geçtiğini hatırlatan Cihannüma Bingöl Temsilcisi Feyzi Aytar, başörtülü kadınların kamuya sokulmadığı, var olan toplumsal düzeni korku ve tehlike mantığına endeksleyen kararların kâğıda döküldüğü karanlık bir gün olduğunu söyledi.
Aytar, "Ne zaman ülkemiz için gece gündüz demeden çalışacak, kendini feda edecek bir yiğit çıksa, birileri çomağını hemencecik milletimizin huzuruna ve geleceğine sokar. 28 Şubat sürecini salt olarak 1997'e mahsus olarak değerlendirmek eksik olur. 28 Şubat sürecini anlamak için Adnan Menderes'e yapılanları, Turgut Özal'a yapılanları ve 15 Temmuz'da yapılmak istenenleri beraber değerlendirmek gerekir. Milletimizin umudu olmuş ve milletimizi Avrupa ligine çıkarmak isteyen, ekonomik olarak bağımsız, refah düzeyi yüksek ve kendini bilen bir millet olması içini gayret sarf eden yiğitlerin önünün kesilmesi ve kesilmeye çalışılmasıdır. 28 Şubat süreci aslında 'havuz sistemi' ile gelen ve milletimizin ekonomik olarak rahatlığa varacağı dönemin kesilmesi ve milletimizin boynuna boyunduruk takılmak istenmesidir. Evet, hafızalardaki kara lekenin adıdır 28 Şubat." ifadelerini kullandı.
Son olarak Aytar, 28 Şubat sürecinde mağdur edilenlerin iade-i itibar yapılmayanlar ile ilgili en kısa sürede gerekli yasal mevzuat düzenlenmesinin yapılması gerektiğini kaydetti. (Nihat Kanat-İLKHA)