12 Eylül 1980 askeri darbesinin 39'uncu yıl dönümünde darbeleri değerlendiren Bingöl Üniversitesi Rektör Yardımcısı Sosyolog Prof. Dr. Abdullah Taşkesen, tüm darbelerin arkasında ABD'nin olduğunu belirtti.
Gerçekleşen darbelerin arkasında ABD'nin olduğuna dikkat çeken Bingöl Üniversitesi Rektör Yardımcısı Sosyolog Prof. Dr. Taşkesen, Sırasıyla 1960, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980 ve en önemlisi 15 Temmuz 2016 askeri darbelerinin arkasında net olarak ABD'nin olduğunu söyledi.
12 Eylül 1980 askeri darbesinin yıl dönümü dolasıyla İLKHA'ya darbeleri değerlendiren Bingöl Üniversitesi Rektör Yardımcısı Sosyolog Prof. Dr. Taşkesen, askeri darbelerin yaptığı tahribatı gözler önüne serdi.
12 Eylül 1980'de Türkiye'nin karşı karşıya kalmış olduğu bir askeri müdahalenin 39'uncu yıl dönümü olduğunu söyleyen Taşkesen, 12 Eylül darbesini anlayabilmek için 12 Eylül darbesini hazırlayan sebeplerin irdelenmesi gerektiğini söyleyerek, şunları söyledi:
Türkiye 1974'te Kıbrıs'a bir askeri müdahale gerçekleştirdi. Bu askeri müdahale ABD'ye rağmen yapıldı. ABD, Türkiye'nin yapmış olduğu askeri müdahaleyi hazmedemediği için Türkiye'ye birçok açıdan ambargo uyguladı. Ekonomik olarak ülke birçok sorunlar yaşadı. 12 Eylül askeri darbesi yapılmadan önce Türkiye'nin birçok bölgesinde bazı sosyal olaylar yaşandı. Olağanüstü Hal uygulandı. Burada yaşanan olaylara asker müdahale etmek istemeyerek olayların askeri darbeye zemin sağlamasını istiyordu. Daha sonra Kenan Evren, bir itirafında, 'ordudaki askeri yetkililer, sivillere karşı bir darbe yapılması taraftarıydılar' demişti.
Askeri darbeye zemin sağlamak için insanların kutuplaştırılıp kargaşa çıkarıldığını dile getiren Taşkeşen, "12 Eylül 1980 darbesinden önce Türkiye'deki kurumlar ikiye, üçe ayrılmış, toplumun yapısı bozulmuş, kırılmıştı. Polisler kendi içerisinde ikiye, üçe ayrılmış sol görüşlü, sağ görüşlü polisler. Akabinde bakıyorsunuz işçiler, öğretmenler, doktorlar, iktisatçılar ve yargı ikiye bölünmüş. Toplum alabildiğine bir problemle karşı karşıya kalmıştı. Darbe öncesinde kötü niyetli organizasyonlar bazı illerde olaylar çıkartarak darbeye zemin hazırlamıştı. Sivas, Tokat ve Maraş olaylarında yüzlerce insan katledildi." diyerek darbelerin tahribatını gözler önüne serdi.
Tüm darbelerin arkasında ABD'nin olduğuna dikkat çeken Taşkesen, sırasıyla 1960, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980 ve en önemlisi 15 Temmuz 2016 askeri darbenin arkasında net olarak ABD'nin olduğunu vurgulayarak, ABD'nin Ortadoğu başta olmak üzere Müslümanların, bu coğrafyadaki insanların huzur ve refah içinde yaşamasını istemediğini dile getirdi.
"İnsanlar etnik ve mezhebi olarak ayrıştırıldı, her gün onlarca insan öldürülüyordu"
12 Eylül darbesi öncesinde insanlar ayrıştırılarak, her gün onlarca gencin ölümüne neden olan kargaşaların çıkarıldığını ifade eden Taşkesen, "Her gün üniversitelerde onlarca genç fidan öldürülüyor, toplum; etnik olarak Kürt-Türk, mezhep olarak da Alevi-Sünni olarak ayrıştırılıyordu. Bu ayrışma toplum yapısını bozdu. Bu durum ABD'nin tam istediği bir süreç olarak işliyordu. Dolayısıyla üretim durdu. Ekonomik olarak dar boğaza girildi. Sorunlar yaşandı ve dünyaya entegrasyonu sağlayabilecek bütün yollar ABD tarafından kapatıldı." diye konuştu.
"12 Eylül darbecileri yaşları küçük olan gençlerin yaşını büyüterek idam ettiler"
Darbecilerin İnsanlık dışı muamelelerde bulunduklarını dile getiren Taşkesen, idam edilen gençlerin pek çoğunun yaşları idam edilecek seviyede olmadıkları için yaşları büyütülüp idam edildiğini vurguladı.
12 Eylül'ün korkunç bilançosu!
12 Eylül darbesinin vahim bilançosunu da açıklayan Taşkesen, sözlerini şöyle sürdürdü:
12 Eylül darbesinde 650 bin kişi gözaltına alındı. Bir korku imparatorluğu inşa edilmeye başlandı. Bir milyon 683 bin insan fişlendi, yani insanlar birbirlerine karşı muhbir olarak kullanıldı. Ahlaki değerler çöktü. 210 bin dava açıldı. 230 bin insan yargılandı. 7 bin kişi idam ile yargılanarak 517 kişiye idam cezası verildi. 388 bin insana yurt dışı yasağı konuldu. Tıpkı bugün gibi yüzbinlerce insan mülteci konumuna geçti. 300-350 insan cezaevlerinde şüpheli ölürken, ölümlerinin nedeni bilinemedi. 171 kişi işkence yapılarak öldürüldü. Meslekten ihraç edilen, üniversiteden atılan hocalar, öğretmenler vardı. Haber yapan gazetecilere işkence edildi, cezaevine atılarak sarı basın kartları ellerinden alındı. 100'den fazla insan idam edildi. Bu toplum insanlık dışı muamelelere maruz kaldı.
Devletin ideolojik temeller üzerine kurulduğunu söyleyen Taşkesen, dolayısıyla devletin, toplumu, etnik ve inancı üzerinden terbiye etmeye çalıştığını belirterek, bu kapsamda binlerce, on binlerce insanın mağdur edildiğini sözlerine ekledi. (Nihat Kanat-İLKHA)