2020 yılı asgari ücretin tespiti için görüşmeler devam ediyor. Aralık ayının son haftasında belirlenecek asgari ücretle ilgili görüşlerini aktaran Bingöl HAKSİAD Temsilcisi Yüksel Üzer şunları söyledi: “HAKSİAD olarak ülke ekonomisiyle ilgili alınacak tüm kararların adalet temelinde alınmasını talep ediyoruz. Bu günlerde Çalışma ve Sosyal Politika Bakanlığı temsilcileri, işçi ve işveren sendikaları arasında 2020 yılı için asgari ücretin ne kadar olması gerektiği görüşülüyor. Yapılan görüşmelerin neticesinde işçilerin memnun olacağı bir rakamın çıkmasını ümit ediyoruz. İşçi sendikaları, işveren sendikaları ve hükümet temsilcilerinin oturduğu masada fedakârlığı güçlü olandan yani devletin temsilcisi konumundaki hükümetten bekliyoruz.”
Devletin sahip olduğu kaynaklar ve bütçesiyle masanın en güçlüsü olduğunu belirten Üzer, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Dolaylı olarak birçok tüketim kaleminden vergi alan devletin asgari ücretlinin maaşından da vergi almasını doğru bulmuyoruz. Bu noktada yeni düzenlemelerin yapılması lazım. Devletin hali hazırda asgari ücretlinin maaşından aldığı vergilerden vazgeçilmesiyle, net asgari ücrette direk bir artış gerçekleşecektir. Bununla beraber işveren tarafının da yapacağı makul bir zam, asgari ücrette görünür bir artış sağlayacaktır. Asgari ücrete yapılacak zam görüşmeleri vesilesiyle işverenlerin tabi olduğu vergi yükümlülüklerinin de konuşulması lazım. İnanıyorum ki bütün işverenlerimiz asgari ücretin iyi bir seviyeye gelmesini istiyordur. Fakat birçok vergi türünün mükellefi oldukları için asgari ücrete zam konusunda muhasebe yapmak zorunda kalıyorlar.
Dönüp dolaşıp vergilere geliyoruz. Devletin vergilerden kaynak üretmek yerine, üretim alanına yönelmesi lazımdır. Öz kaynaklarını iyi kullanırsa vergilerde düşüş imkânı bulacak, böylece hem işverenler hem işçiler ekonomik olarak daha iyi bir seviyeye gelecektir. Diğer bir konuda artan maliyetler. Yaşanan zamlarla beraber paranın kıymeti düşmüş, satın alma gücümüz azalmıştır. Süreç böyle devam ederse asgari ücrete yapılacak zammın bir anlamı kalmayacaktır. Maaşla beraber giderlerde artmışsa buna ekonomik iyileştirme diyemeyiz. Temenni ediyoruz ki devlet, işveren ve işçiler haklar konusunda adalet ve fedakârlık temelinde tüm sorunlarını çözerler.”