Birçok STK’dan oluşan Bingöl İslami Kardeşlik ve Dayanışma Platformu tarafından, cuma namazı sonrasında merkez Genç Caddesi Saat Kulesi önünde halkın katılımıyla basın açıklaması düzenlendi.
Grup adına basın açıklamasına "Haydut ABD Başkanı Donald Trump, işgalci israil Başbakanı Binyamin Netanyahu ile düzenlediği ortak basın toplantısında sözde Orta Doğu Barış Planı'nı açıkladı." sözleriyle başlayan Ferhat Varolgüneş, “Kudüs’ü işgalci israilin başkenti olarak tanıyan ve büyükelçiliğini Kudüs’e taşıyan ABD yeni bir skandala daha imza attı. 'Yüzyılın Anlaşması(!)' olarak servis edilen tek taraflı anlaşma siyonistlerin yayılmacı politikalarına onay verirken Filistinlileri parya olarak yaşamaya mahkûm ediyor.” dedi.
Varolgüneş, “ABD Başkanı Trump, Netanyahu ile kameralar karşısına geçerek Küdüs’ü bir bütün olarak israilin başkenti olarak kabul ettiklerini açıkladı. Göreve geldiği günden bu yana siyonistlerin emir eri gibi hareket eden Trump, aldığı kararlarla siyonistleri şımartarak Filistin halkının meşru haklarını yok saymaktadır. Trump, açıklamasında işbirlikçi/hain Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri ve Umman'a toplantıya elçi gönderdikleri için teşekkür etti. Emperyalistlerin elinde birer oyuncağa dönüşen bu kukla yönetimleri tarih asla affetmeyecektir. Plan tamamen Filistin’in yok olması ve Kudüs’ün ilhak edilmesidir." ifadelerini kullandı.
“Bugün Kudüs için eyleme geçme günüdür”
“Bugün burada; ilk kıblemiz Kudüs’ü israilin başkenti ilan ve ilhak eden ABD'yi kınamak için toplanmadık.” diyen Varolgüneş, “Bugün kınama günü değildir, bugün Kudüs için ağıt yakma günü değildir. Bugün Ümmetin 15 Temmuz'udur. Bugün Kudüs için eyleme geçme günüdür. Bugün artık kınamanın ötesine geçme günüdür. Sadece kınama, pasifliğimizi örtmesin, bizi harekete geçirsin. Ey Selahhaddin! Ey Şeyh Ahmed Yasin, ey mabedimiz için can veren şehidler, size söz veriyoruz ki; Kudüs ile özgürleşip, Kudüs ile dirilinceye kadar, sizin soluğunuz ve sizin haykırışınız olacağız.” dedi.
“ABD'nin bu kararı israilin, bütün Filistin’i işgal etme planının bir parçasıdır”
ABD'nin bu kararı israilin, bütün Filistin’i işgal etme planının bir parçası olduğuna dikkat çeken Varolgüneş, “Bu plan yeni değildir. ABD bu kararı 1995'te almıştır. Kudüs’ün Müslümanların elinden çıkmasının 100. yıldönümünde bu karar bilinçli olarak uygulamaya konulmuştur. israil Filistin’i işgal sonrasında, işgal topraklarını Suriye ve Türkiye ekseninde genişletmeyi amaçlamaktadır. Bu planı uygulamak için de ABD ile işbirliği yapmaktadır. ABD israille birlikte işgalin tarafı olduğunu açıkça ilan etmiştir. Ancak israilin Kudüs’ü ilhak kararı nasıl hiçbir zaman kabul görmemişse, ABD'nin bu kararı da aynı şekilde vicdan, hukuk ve tarih önünde hükümsüzdür. Bu kararı asla tanımıyoruz.” diye konuştu.
“israilin varlık sebebi işgaldir, kan ve gözyaşıdır”
Varolgüneş, şunları kaydetti:
“israilin varlık sebebi işgaldir, kan ve gözyaşıdır. israilin işgali ulusal ve uluslararası hukukta onaylanmış değildir, onaylanması mümkün de değildir. Kudüs’ün statüsü konusunda BM'nin kararları nettir. 1967 sınırları sonrasında yapılan ve yapılacak bütün işgaller, yerleşkeler, utanç duvarları illegal olarak tescillenmiştir. Ancak ABD uluslararası hukukun ve sistemin kararlarına karşı koymakta, tüm dünyaya meydan okumaktadır. Şimdi önümüzde iki seçenek var: Ya dünyadaki tüm devletler kendi hukukunu uygulayacak ve dünyaya kaos hakim olacak ya da BM başta olmak üzere tüm uluslararası mekanizmalar ABD ve israilin hukuka uymasının gereğini yapacaktır. Bu da BM Genel Kurulunun 'Filistin Özel Gündemi' ile toplanması ve caydırıcı kararlar alıp uygulaması ile sağlanabilir. Herkes için barış, ancak Siyonist israil işgali sona erdiğinde ve Filistinliler kendi yurtlarında özgür olabildiğinde mümkün olacaktır. İslam Dünyası da Filistin'e ve Filistin’in Başkenti Kudüs’e sahip çıkmalı; siyasi, ekonomik, hukuki her türlü desteği sağlamalıdır. israil/ABD ve israil destekçisi tüm ülkelere siyasi, ticari, ekonomik her türlü boykot ve ambargo uygulanmalı, israil ile siyasi, ticari, diplomatik ve ekonomik ilişkiler kesilmelidir. Bizim şer bildiğimiz şeylerde hayır, hayır bildiğimiz şeylerde şer olabilir. Biz bilemeyiz, ancak Allah bilir. İşte bizim şer olarak gördüğümüz bu karar da üzerine ölü toprağı serpilen ümmetin uyanışına ve dirilişine vesile olacak inşallah. israille ve ABD'yle dost olan Arap ülkeleri belki de kendilerini tekrar sorgulayacaklar. Umudumuz iş birlikçi yöneticilerden değil, Müslüman halklardadır. Bugüne kadar onurlu ve azimli bir mücadele ortaya koyan Filistin halkını da buradan selamlıyoruz. Bundan sonra da maddi ve manevi olarak yanlarında olduğumuzu ilan ediyoruz. Ama Kudüs davası sadece bir avuç Filistinlinin değil, İslam ümmetinin ve insanlığın davasıdır. Filistin ve Kudüs’ün müdafaası hepimizin mesuliyetidir.”
“Kudüs; maddi bir mekânın değil, manevi coğrafyamızın ismidir”
“Kudüs; maddi bir mekânın değil, manevi coğrafyamızın ismidir.” diyen Varolgüneş, şunları söyledi:
“Gökte yapılıp yere indirilen şehirdir Kudüs. Kudüs bitmeyen duamızdır. Kudüs emanettir bize. Kudüs barışın başkentidir. Kudüs insanlığın vicdanıdır. Kudüs ümmetin göz bebeğidir. Kudüs Müslümanların kutsalıdır. Kudüs bizim kırmızı çizgimizdir. Kudüs bizim namusumuzdur. Kudüs bizim özgürlüğümüzdür. Kudüs özgür değilse dünya tutsaktır. Kudüs düşerse Mekke düşer, Medine düşer, Bingöl düşer, İstanbul düşer. Kudüs düşerse hepimiz düşeriz. Biz inanıyoruz ve biliyoruz ki, Kudüs Filistin'in başkentidir ve İnşallah hiçbir zaman İsrail’in başkenti olmayacaktır. Evet diyoruz ki 'İsrail diye bir devlet yok ki başkenti olsun.' Mehmet Akif İnan’ın şu dizeleri içimizdeki özlemi ve haykırışı ne güzel dile getiriyor:
Mescid-i Aksa’yı gördüm düşümde
Götür Müslümana selam diyordu
Dayanamıyorum bu ayrılığa
Kucaklasın beni İslam diyordu.
Ve yine Rabbimizin şu ayeti ve emri ile haykıralım; 'Onlar ki 'Rabbimiz bir Allah’tır.' demelerinden başka bir neden ve haklı bir gerekçe olmaksızın yurtlarından çıkarıldılar. Allah’ın da insanların bir kısmını diğer bir kısmı ile savuşturması olmasaydı kesinlikle manastırlar, kiliseler, havralar ve mescitler yıkılırdı ki bunlarda Allah’ın ismi çokça anılır. Ve elbette Allah, kendisine yardım edenleri üstün kılacaktır. Kuşku yok ki, Allah çok güçlüdür, çok izzetlidir.” (Hac Suresi, 40. Ayet)
Program, Refik Alpayan’ın yaptığı duayla sona erdi. (İLKHA)