Bununla ilgili o kadar çok done veriyor ki saymakla bitmez.
Özellikle son günlerde koronavirüs ile karşılaştığında “KENDİ VATANDAŞLARINA” reva gördüğü muamele söylenenlerin ne kadar doğru olduğunu bir kez daha göstermiş oldu.
Özellikle kendi vatandaşlarını vurgulamak gerek.
Çünkü bugüne kadar insanlar Batı’ya yapılan eleştirilere şöyle bir savunu getirebiliyorlardı:
“Tamam, iyi hoş da Batı ülkeleri her ne kadar dışarıya karşı zalim olsalar da kendi vatandaşlarına karşı çok iyiler. Batılı devletler vatandaşları için her türlü sosyal güvenlik önlemini aldıkları gibi hukuki koruma da işliyor..!”
Her gün Avrupa ve ABD’den basına düşen haberler ve görüntülerle bu savunmaların da hiçbir anlam taşımadığı ortaya çıktı.
Basına düşen aşağıdaki verilere bakınca “Batı dünyasının kendine göre bir kast sistemi içerisinde olduğu” söylense yeridir.
“İngiltere virüsle mücadelede puanlama sistemine geçti. Hastalar artık yaş, kronik hastalık, iş görürlük gibi kriterlerle derecelendiriliyor, 8 ve üzeri puan alanlar ölüme terk ediliyor.
“Klinik Zayıflık Ölçeği’yle” hastaların sağlık durumları 1 ila 9 arasında puanlanıyor. İhtiyaçlarını başkalarının yardımıyla giderenlere 6, tamamen bakıma muhtaç kişilere 7, hem muhtaç hem de yaşlı kişilere ise 8 puan veriliyor.
Sisteme göre 8 ve üzeri puan derecesinde olanlar tedavi edilmiyor. Daha önce de Almanya “Öncelikli Formu” dağıtarak yaşlıları gözden çıkarmış, İspanya’da huzurevlerinde unutulanların cesetleri bulunmuştu. İtalya’da ise 3859 kişi bakımevlerinde ölmüştü.
Bu haber ve görüntüler Batı Dünyası için yüz karası. Sosyal devlet olamadıklarını, vatandaşlarını insan yerine koymadıklarını kriz vesilesiyle göstermiş oldular.
Ancak bunlara rağmen unutulan bir şey var:
Batılı Devletler kesenin ağzını açıp büyük miktarlarda “tedbir ve destek paketleri” açıklıyorlar.
Yani güçlü ekonomileri onları bu krizde de bir yere kadar taşıyacak gibi görünüyor.
Asıl sorulması gereken soru şu:
İslam coğrafyasındaki ülkeler de bu krizden güçlü (veya en azından) sağlam çıkabilecekler mi?
Öyle görünüyor ki halkı Müslüman olan ülkelerin bu krizden sağlam çıkabilmelerinin yollarını “Ortak bir akıl” ile düşünmelerinin zamanı geldi.