Bingöl İslami Kardeşlik ve Dayanışma Platformu tarafından Çin'in Doğu Türkistan Müslümanlarına uyguladığı soykırım yapılan basın açıklamasıyla tel'in edildi.
Bingöl Merkez Dörtyol Saat Kulesi önünde yapılan basın açıklamasını grup adına Özgür Der Başkanı Yusuf Boğatekin okudu.
Basın açıklamasına Bingöl'de faaliyet gösteren birçok STK, siyasiler ve halk destek verdi.
Basın açıklamasını okuyan Boğatekin, "İstanbul'da Çin Konsolosluğu önünde 10 yaşlarında küçük bir kız çocuğu gözyaşları içerisinde şöyle haykırıyor; 'Sizin çocuklarınız yok mu? 4 yıldır babamı ve kardeşlerimi görmüyorum!' Oyun çağında bir çocuğun yaşadığı travmayı hiçbirimiz tarif edemeyiz. İşin aslı son 9 yıldır Doğu Türkistan tam bir cinnet halini yaşıyor." dedi.
Boğatekin, "11 Eylül sonrasında terörle mücadele bahanesiyle Doğu Türkistan'a yönelik artan baskılar bir yana, 2012 sonunda Xi Jinping ile başlayan sürecin apayrı acı bir öyküsü var. Dünya üzerinde yaşamanın en zor olduğu, 'Uygur, Kazak, Kırgız olma suçundan' milyonların demir parmaklıklara mahkûm edildiği Doğu Türkistan, nesli yok edilen milletlerden biri olma yolunda!" ifadelerini kullandı.
"Dünya tarihinde benzeri bir zulüm görülmedi"
Boğatekin, sözlerine devamla şöyle dedi:
Dünya tarihinde bir milletin topyekûn gözaltına alındığı, kadın erkek, genç yaşlı toplama kampları, çocuk kampları ve hapishanelere doldurulduğu, kalanların da 'aile olmak' projesi adı altında evlerde Çinli gardiyanların insafına terk edildiği, insanların sokaklarda dahi yüz tanıma sistemleriyle adım adım izlendiği başkaca bir dönem var mı bilemiyoruz. Fakat bildiğimiz 2'nci Dünya Savaşı'ndan bu yana kitlesel olarak en büyük özgürlükten men etme operasyonunun Doğu Türkistan'da yürütülmekte olduğu!
"Sözde eğitim kamplarında Doğu Türkistanlılar soykırıma uğruyor"
Açıklamada şunlara yer verildi:
2014 yılından itibaren 'Teröre Karşı Sert Darbe Operasyonu' ve ilan edilen '75 Aşırılık Belirtisi'yle başlatılan keskin saldırılar, 2017 Nisan'ından itibaren Doğu Türkistan genelinde yoğun bir şekilde kurulmaya başlayan ve sayılarının bin 200'ü geçtiği belirtilen toplama kamplarıyla bambaşka bir noktaya taşındı. Evlerinden, çocuk ve eşlerinden, anne-babalarından, akraba ve arkadaşlarından, işlerinden, okullarından hasılı en sevdiklerinden kopartılan, dünyanın en ağır işkence ve mahrumiyetlerini yaşayan 3-8 milyon Doğu Türkistanlı Çin'in 'gönüllü mesleki eğitim kampları'nda soykırıma uğruyor!
"En küçük bir bahane bile kampa gönderilmek için gerekçe gösteriliyor"
"Bir çadıra ya da pusulaya sahip olmak, mutfağında birden fazla bıçağı olmak, pasaportu olmak, başörtüsü takmak, camiye gitmek, oruç tutmak, okulda ve resmi dairelerde ana dili kullanmak bile bir kişinin toplama kamplarına alınması için yeterli sebep olarak görülmektedir." denilen açıklamada, şu çarpıcı tespitlere yer verildi:
Çin'in genel hukuk ilkesi olarak bilinen masumiyet karinesini hiçe sayan 'suçu önceden önleme prensibi' ile herhangi bir suçu bulunmayan ve mahkeme edilmeyen milyonlarca insan 'ayrımcılık, aşırılık ve terör' suçlamalarıyla toplama kamplarına dolduruldular. Burada kalabalık hücrelerde sırt üstü yatabilecek kadar bir yer bile bulamayan insanlar yoğun beyin yıkama faaliyetlerine ve işkencelere maruz kalıyorlar. Toplama kamplarında keyfî güç kullanımı, özgürlüğün sistematik olarak kaldırılması, kültür ve inançların tahkiri, ideolojik baskılama, insanlıktan çıkarma, taciz, tecavüz, fiziki ve psikolojik işkence, cinayet ve soykırım suçları işlenmektedir. Kısacası bu kamplar, tüm insan haklarının ihlal edildiği yerlerdir.
"Bu zulüm karşısında BM ne yapıyor?"
Çin'in, BM İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nde ilan edilen tüm hakları gasp ettiğine dikkat çekilen açıklamada, "BM Soykırım Sözleşmesi'nde bulunan 5 maddenin tamamını ve dahi Roma Statüsü'nde düzenlenen 'Soykırım Suçu ve İnsanlığa Karşı Suçlar'ın tamamını ihlal etmektedir. Bu insanlarla aynı gökyüzünü paylaşmak, onların acı ve ıstıraplarına, yürek yangınlarına, kalp kırıklıklarına uzaktan da olsa şahitlik etmek, bizleri yaşadığımız çağın adaletten uzak düzeninde insanlığımızdan utandırıyor." ifadelerine yer verildi.
"Dünyanın insanlık adına Doğu Türkistan için söyleyecek bir sözü olmalı!"
Doğu Türkistan'daki toplama kamplarının kayıtsız şartsız bir an evvel kapatılması gerektiğinin altını çizen Boğatekin, "Bölgede uygulanan tüm hak ihlallerine derhal son verilmelidir. BM, Çin'in insan haklarını ayaklar altına alan toplama kampları vahşetini derhâl durduracak sahici adımlar atmalıdır.
İslam İş Birliği Teşkilatı ya İslam ülkelerini bu zulme karşı mobilize etmeli ya da kendini lağvetmelidir. Zira İİT'in mevcut tutumu Çin'i daha da cesaretlendirmektedir. Türkiye bu zulmün bitirilmesi için öncü olmalıdır. Çin bu zulmü sonlandırıncaya kadar tüm dünya halkları Çin mallarını boykot etmelidir." çağrısında bulundu.
Program Nihat Korlaelçi'nin yaptığı duayla sona erdi. (Bingöl Basın)