Diyarbakır'ın merkez Bağlar ilçesi Kuruçeşme mevkiinde hırdavat dükkânı işletmeciliği yapan Hacı Nuri Tangüneş, 4 Ağustos 1993 günü işyerinde Kur'an-ı Kerim okuduğu sırada PKK tarafından atılan bombayla şehid edilerek rabbine kavuştu.
Tangüneş'in 1990'lı yıllarda uygulanan kepenk kapama eylemlerine uymadığı için sık sık PKK tarafından tehdit edildiğini belirten yakın arkadaşı Molla Fuat Demir, şehidin tam bir Kur’an aşığı olduğuna kanıt olarak yaralanma anını örnek verdi.
Şehidin Kur'an'a olan bağlılığını aktaran Demir, "Günde 3-5 cüz Kur'an okurdu. Aynı zamanda Şehid bir mücahit ve dava adamıydı. Nereye gitse hiç çekinmeden gençlere İslam'ı anlatırdı. Şehid olmaya adaydı. Bir gün yanına gittim, bana PKK'nin kendisini telefonla arayarak tehdit ettiğini, kepenk kapamalara uymadığını, dükkanını kapatması gerektiğini ve kapatmadığı takdirde olabilecekleri söylediklerini anlattı. Bu tehditlere karşılık olarak şunu söylüyordu: 'Biz bu yola baş koymuşuz, vazgeçmeyiz'." dedi.
Molla Fuat Demir
"Kendisiyle beraber Kur'an'ı da yaralıydı"
Tangüneş'in kendi dükkanında mahalledeki çocuklara Kur'an dersi verdiğini söyleyen Demir, "O zamanın zor şartları altında kendisi hem okurdu hem de ders verirdi. Mahalle de İslami şahsiyete sahip tek kişiydi. Çok cömert ve ailesine karşı iyiydi." ifadelerini kullandı.
İslami çalışmalarına hazmedemeyen PKK elemanlarının Hacı Nuri Tangüneş'i katletme yoluna gittiğini aktaran Demir, şehidin şehadet anını şu ifadeler ile dile getirdi:
Kendisi yaralıyken onun Kur'an'ı da yaralıydı. Kendisi ve Kur'an'ı yüzlerce bomba şarapneliyle yaralanmıştı. Duyulan bomba sesiyle dükkâna gelen Kur'an öğrencilerinden 8-9 yaşındaki çocuk, Bağlar dört yolda Hacı Nuri'nin arkadaşının dükkanına giderek şehidin yaralı olduğunu bildiriyor. Oradaki arkadaşlar çocuk olduğu için fazla önemsemiyorlar. Çocuk ikinci kez gelince ciddiyetinin farkına varıyorlar. Olay vardıklarında ise Şehid Hacı Nuri yaralı vaziyette son nefesini veriyor.
Demir, "İşten dönerken yol üzerinde ona hep uğrardım. Şehid olacağı gün böbrek rahatsızlığımdan dolayı uğrayamadım. Eve geldikten sonra uzanıp dinlenecektim ki bir arkadaş kapıyı çaldı. 'Hacı abiden haberin var mı? hacı abi yaralıdır.' dedi. Kur'an okurken PKK tarafından dükkanına bomba atılması sonucu yaralanmış, Dicle Üniversitesi'ne kaldırmışlardı. O gün hastalığımı unutup hemen giyindim ve üniversite hastanesine gittim. Hastaneye vardığımda arkadaşlar onu yıkıyordu. Şehidin yüzü gülümsüyordu. Büyük bir kalabalık eşliğinde arkadaşlarla birlikte Yeniköy Mezarlığı'na defnettik. Allah şehadetini kabul etsin." dedi.
Emine Tokati
"Sadece onları sevmediği için şehid edildi"
Şehid Hacı Nuri Tangüneş'in güzel ahlakı ve çevresiyle olan muhabbeti anlatan eşi Emine Tokati ise "Şehid, İslam yolunda giderdi. Beş vakit namazlarını sürekli camide kılardı. Gençlere İslam'ı anlatması Allah içindi ve Kur'an üzerinde Şehid oldu. Şehid edilmesi de Kur'an'ı okuyup ders verdiği, İslam'ı anlattığı ve Allah yolunda gittiği içindi. Onlara zarar vermemiş, mallarını yememişti. Sadece onları sevmediği için şehid edildi. Sabahları Kur'an okumadan dışarıya çıkmazdı. Dükkanına gittiğinde de Kur'an okumasına devam ederdi. Dini kitapları sürekli okurdu." ifadelerini kullandı.
Eşinin şehid edileceği gün cereyan eden olayları aktaran Tokati, "Şehid olacağı günün sabahı yol üzerinde arkadaşının dükkanına uğruyor, ona 'bana bugün dünya gözüme karanlık geliyor' diyor. Arkadaşı da onunla şakalaşarak 'sen şehid olacaksın herhalde' yanıtını veriyor. Dükkanına gidip oturduğu gibi Kur'an'ını açmasıyla 2 PKK'li dükkâna giriyor. Bombayı masanın altına yerleştiriyor. Şehid bunu fark edemiyor." şeklinde konuştu.
"PKK mensuplarından biz ve Müslümanlar çok zarar gördük"
PKK elemanlarının başta aileleri olmak üzere bölge halkına yaptıkları zulümleri dile getiren Tokati, "PKK adını duyunca nefret ediyorum, isimlerini duymak istemiyorum. PKK mensuplarından biz ve Müslümanlar çok zarar gördük. Tek bir oğlum vardı, gençti. Oğlum, amcasının evine giderken PKK tarafından yakalanıp vücuduna sigara söndürülerek işkence edilmiş ve neticede evladım akli dengesini kaybetti. Üstünden bir yıl geçmeden babasını şehid ettiler. Her gün bir genci veya alimi şehid ediyorlardı. Zararları saymakla bitmez." diye belirtti.
Tokati, "Şehid bir gece rüyama girerek; bahçeden bana seslendi. 'Emine sinirlenme, içini ferah tut, bütün zorluklar geçecek' diye beni sakinleştirmeye çalıştı. Bahçeye misk kokusuna benzer bir koku yayıldı. Uyanıp bahçeye çıktığımda o koku halen geliyordu." dedi. (İLKHA)