"Allah'a söz veriyoruz ki, senin yolunu sürdüreceğiz"
Karadaği, "Öyleyse ey efendimiz! Ey Resulullah! Ben seni nasıl anlatayım? Vallahi kalbim titriyor, tüylerim diken diken oluyor. Senin huzurunda durduğumda ve benden sana destek olmak için konuşmam isteniyorsa, sana diyebileceğim şey, ruhum ve her şeyim sana feda olsun. Allah'a söz veriyoruz ki, senin yolunu sürdüreceğiz. Hakkı her daim söyleyip, kınayıcının kınamasından korkmayacağız. Ey efendimiz! Ey Resulullah! Seni anlatan, Andolsun ki içlerinden, kendilerine Allah’ın ayetlerini okuyan, onları arındıran, onlara kitap ve hikmeti öğreten bir peygamber göndermekle Allah, müminlere büyük bir lütufta bulunmuştur. Hâlbuki daha önce onlar, apaçık bir sapkınlık içinde bulunuyorlardı' ayetini her okuduğumda tüylerim diken diken oluyor. Ey efendimiz! Ey Resulullah! Allah seninle bize doğru yolu gösterdi. Bizler parçalanmıştık, Allah seninle bizi birleştirdi. Bizler bugün sana söz veriyoruz. Bizler fars ve roma imparatorlukları arasında kalmış, eziliyorduk Allah, seninle bu ümmeti insanların en hayırlıları arasına çıkardık. Ey efendimiz! Ya Resulullah! Şahit olduğum kadarıyla biz ümmet olarak hepimiz seni çok seviyoruz. Allah'u Teâlâ'dan senin müjdelediğini vermeni istiyoruz. Bizi diğer peygamberler, sıddıklar, şehitler ve salihler arasına koyup, seninle haşretmesini diliyoruz." diye konuştu.
"Kardeşlerimizi çok ihmal ediyoruz"
Müslümanların peygamberlerini korumak, O'nu anlatmak için üzerlerine düşeni gereği gibi yapmadıklarını hatırlatan Karadaği, "Ey efendimiz! Ey Resulullah! Bizler, güzel ahlakını, huyunu ve pak suretini başkalarına istenildiği gibi anlatamıyoruz. Peygamberimizi kötüleyen filmin senaristi Hollandalı Arnoud Van Doorn, Müslüman olduktan sonra, peygamberimizin mescidini ziyaret ettiğim esnada karşılaştık. Ravzaı Şerife girdiğimizde bu adam kadar ağlayan ve tüyleri diken diken olan birisini daha görmemiştim. Bunu görünce ben de ağlamaya başladım. Etrafımdaki kardeşler bana, 'seni ağlatan nedir?' diye sordular. Onlara, 'beni ağlatan tebliğ, davet ve nasihatlerimizi yeterince yapamadığımız içindir. Bu gördüğünüz adam Allah Resulünü kötüleyen filim senaristidir. Ancak daha sonra, Resulullahı tanıyınca Müslüman oldu. Vallahi kardeşlerim biz çok ihmal ediyoruz. Ve ben bu ihmali hissediyorum.' dedim. Son olarak yapmamız gerekenleri şöyle sıralamak istiyorum: Birincisi; Bu kuruluş durduğu müddetçe onunla beraber duralım. Ben inşallah bu kuruluşla beraber olacak ilk kişi olacağım. Gücüm yetiği kadarıyla onlara destek vereceğim. İkincisi; Peygamberi sevmek, onun yaptığını yapmaktır. Yapacaklarımızı planlı bir şekilde yapıp, stratejik davranmalıyız. Bunu iki yönden yapabiliriz. Bunlardan birisi, bizler, yapacaklarımızla resulullahın temsil edebilmeli ve insanlar bize bakınca resulullahın ahlakını görmelidirler. Bugün insanların çoğu bizleri terörist, sözlerinde durmayan, geride kalanlar ve bunlara benzer vasıflarla tanımlıyorlar. Bizler, bu algıları kırarak, resulullahın ahlakıyla ahlaklanma yollarını aramalıyız. Onu davet, amelî ve diğer yönlerden ele almamız gerekir. Yapılan planlar gelişi güzel olmaması için bu konuda uzman herkesten istifade edilip, ona göre hareket edilmelidir. Bu durum duygusallık kabul etmez." şeklinde konuştu.
"İslam ve peygamberimizi basın yoluyla dünyaya doğru anlatabiliriz"
Planlarımızı ancak hikmet, güzel nasihat, basiret ve yöntemlerle yaparsak istediklerimize ulaşılabiliriz." diyen Karadaği, konuşmasını şu şekilde tamamladı:
"Yöntemden kastımız planlama, basiretten kastımız yönelimler, hikmetten kastımız uzmandan istifade etmek ve güzel nasihatten kasıtta duygusal yönden etkilemektir. Nasihat bunun sade yüzde 25'idir. Diğeri ise basındır. Basın bizim yaptığımızı ortaya çıkaracak ve aleyhimize yapılan algıları değiştirecektir. Allah'u Teâlâ, basını cihad olarak değerlendirmiştir. Filistin'de yapılan planların çoğu Kur'an'da anlatılmıştır. Artık diğer ikinci fesadınızın vadesi geldiği zaman ise yüzünüzü kara etsinler. Daha önce girdikleri gibi yine Mescide girsinler ve ellerine geçirdikleri her şeyi büsbütün tahrip etsinler diye başınıza yine düşmanlarınızı musallat kıldık' ayetindeki hitap siyonist işgalcileredir. Peki, onların yüzünü nasıl kara edebiliriz. Bunu ancak basınla yapabiliriz. Bugün batı toplumları siyonistlerin yüzlerini kara görmüyorlar. Bunu sağlamak için basına ihtiyaç vardır. Yine Müslümanları aklamak için de yine basına gereksinim duyuyoruz. Üçüncüsü de; O peygambere inanan, onu koruyup destekleyen, ona yardım eden ve onunla birlikte gönderilen nura uyanlar, işte bunlardır kurtuluşa erenlerdir.' Ebu Hayyan ve diğer müfessirlerden gördüğüm kadarıyla, bu ayetteki yardımdan kasıt amel ve yardım gerektiren şiddetli sevgidir. Bunun için sadece sevgiyle yetinmemek gerekir. Ne ben ne de bir başkası yaptıklarımızla onun hakkını yeterince veremeyiz. Ancak elimizden geldiği kadarıyla yetinebiliyoruz. Son olarak Allah'tan bizi de onunla beraber Firdevs cennetine koymasını diliyoruz. Allah bizi nebiler, Sıddıklar, şehitler ve Salihlerle haşretsin. Onlar ne güzel dostturlar." (İLKHA)