1990'lı yılların karanlık dönemlerinde Diyarbakır başta olmak üzere bölgede kendisinden başka hiçbir gücü kabul etmediği gibi İslami çalışmaları hazmedemeyen PKK, bölgedeki Müslümanlara ambargo uyguluyor, yol kesiyor, tehditler savuruyor ve bu engellemelere aldırış etmeden İslam'ı tebliğ eden gençleri hedef alıyordu.
Karacadağ bölgesinde İslami çalışmaları hazmedemeyen ve her fırsatta gençleri yakınları aracılığıyla tehdit eden PKK, yaptığı tüm tehdit ve baskılara rağmen davalarından vazgeçmeyen Müslümanları katletmekten geri durmuyordu.
Çınar ilçesinin kırsal Çakmadal Mahallesi'nde (Delavgur) İslam davasıyla tanışan Hüsnü Asar, Kur'an aşığı şahsiyetiyle çevresine İslam'ı anlatmaya başlamış, çobanlık yaptığı zamanlarda Kur'an-ı Kerim'ini yanından bir an dahi olsun ayırmamış, namazlarını aksatmamak için azami derecede hassasiyet göstermiş bir karaktere sahipti.
"Bizim soğuktan üşendiğimiz vakitlerde o abdest alır namaz kılardı"
Hüsnü Asar'ın örnek şahsiyetini anlatan şehidin amca oğlu Molla Tacedin Asar, şehidle aynı yaşta olduklarını ve çocukluklarının beraber aynı evde geçtiğini belirtti.
Hüsnü Asar'ın doğuştan ayağından engelli olduğunu ve 7 yaşına kadar yürüyemediğini hatırlatan Asar, onunla birlikte çobanlık yaptıklarını söyledi.
Dostluklarının, Hüsnü Asar'ın şehadetine kadar sürdüğü ifade eden Asar, "Şehid, sürekli Kur'an okur, çobanlık süresince yanından ayırmazdı. Namaz kılmasıyla, Kur'an okumasıyla ve camiye gitmesiyle hepimizden daha takvalıydı. Çobanlık yaptığımız dönemde soğuk havada abdest alıp namaz kılmaya üşenirken o çekinmeden, üşenmeden abdestini alıp namazını kılardı. Kendisi gerçekten çok mazlum ve takvalı biriydi. Sürekli bize nasihatlerde bulunurdu." ifadelerini kullandı.
Asar, "Annesine ve babasına saygısızlık yapmazdı. Ahlakı çok güzeldi. Şakacıydı ve şakalaşmayı severdi. İnsanlar gençliğinde bilerek veya bilmeyerek hatalar yapar ama şehid bilerek hiç hata yapmazdı. Kendi halinde bir insandı." şeklinde konuştu.
"Onun kıldığı namaz şehitlik nişanesidir"
O dönemde PKK tarafından Çakmadal'la beraber çevredeki bazı mahallelerin ambargo altında olduğunu söyleyen Asar, "Zulümleri çoktu. Her yerde insanları katlediyor, köylere baskın yapıyor, yollara mayın döşüyorlardı. Şehre gidemediğimiz gibi evlerimizde ekmek kalmıyordu. Yani PKK tarafından çok zulüm gördük. Onların tüm hal ve hareketleri zulümdü." diye belirtti.
14 Aralık 1994 günü yine çobanlık yapmaya çıkan Hüsnü Asar, öğle namazını kıldığı esnada PKK'li bir grubun silahlı saldırısında şehadete erişir. Tanıkların ifadelerine göre şehidin vücuduna 50 kurşun isabet eder.
"Şehid edildiğinde alnı secdedeydi"
Hüsnü Asar'ın, şehadet anının anlatan Asar, şunları söyledi:
"Şehid olduğu gün beraberdik, hava sisliydi. O gün koyunlarımı kaybetmiştim. Yanına gidip koyunlarımı kaybettiğimi söylediğimde bana 'sen onları da kaybettin' diyerek şakalaştı. Ondan sonra yanında ayrıldım. Aradan 10 dakika geçmeden şehid edilmişti. Şehid düştüğü yerde namaz kılma yeri vardı. Namaz kılmak isteyen bütün çobanlar vakit namazlarını orada kılardı. Bizim için bir mescit gibi olmuştu ve halen de öyle devam ediyoruz. Şehid, o taşın üstüne çıkıp namaz kılarken şehid ediliyor. Onun kıldığı namaz şehitlik nişanesidir. Şehid edildiğinde alnı secdedeydi. Allah onun şehadetini kabul etsin bizleri de son nefesimize kadar Peygamberlerin ve onların yollarından ayırmasın, şehadeti bizlere de nasip etsin inşallah." (İLKHA)