İslam İşbirliği teşkilatının aldığı karar karşısında büyük bir hayal kırıklığına uğradık. Hele suya sabuna dokunmayan sonuç bildirgesiyle İslam İşbirliği Teşkilatı mı, İsrail'in arka bahçesi mi olduğu belli olmayan bu kurumun, Mahmut Abbas'ı Filistin'in tek meşru lideri olarak kabul etmesi ihanetten başka bir şeyle açıklanamaz.
Ne İslam işbirliği adını taşıyan bu teşkilat olaydı, ne de o utanç verici kararları kulağımız duyaydı.
Bari derdik ki İslam alemini temsil edecek bir kurumumuz olmadığı için bu haldeyiz. Bunun için ağlardık. Şu paradoksa bakın kurum var; ama Allah'a ve tüm iman edenlere düşmanlık besleyen lanetli bir kavme teslim.
Hele içindeki bazı Arap liderleri Netanyahu “hoşt” deyince yerlerine oturuyor.
Hem o toplantıya katılan liderlerin hangisi kendi halklarının İslami kaygılarını giderebilmiş, iç ve dış politikada İsrail'in ve Batı’nın çıkarlarına karşı durabilmiş ki Filistin’in özgürlüğü için elini taşın altına katsın.
Yazıklar olsun her birine!
Artık onlardan kimseden bir ümidim kalmadı. Gelelim CB Erdoğan’a. İslam İşbirliği teşkilatında yaptığı konuşma ve orada alınan kararlardan sonra anladım ki 38 gündür devam eden bombardıman için somut bir adım atmayan Erdoğan ve Hükümeti bundan sonra da bir şey yapmaz.
Her gün İsraille bir ticari ilişki, bir anlaşma açığa çıkıyor. Şu katliam döneminde bile İsraille ihracat tıkır tıkır işliyor. Her gün ekranlar karşısında İsrail'in yaptığı katliamı izlemekten kahrolan, evi cenaze evine dönen bu milletten nasıl oy isteyecekler, hangi yüzle kapılarına gidecekler?
20 yıldır iktidar koltuğundalar. İçimizdeki İsraillilerden çekindikleri için, dipçikle, darbeyle bu ülke insanına dayatılan, Müslümanların haklarını pranga altına alan zulüm yasalarına dahi dokunamadılar. Bir başörtüsünü anayasal güvenceye kavuşturamadılar. Aileye darbe yasası olan 6284'ün, genç evliliğin suç sayılmasının, zinanın suç olmaktan çıkartılmasının mimarı kendileri. LGBT dernekleri onların zamanında çoğaldı, birçok hak elde etti. Say say bitmez. Kendi ülkesindeki İsraillilere dik durmayanlar, yaranma peşinde olanlar mı Filistin özgürlüğünde rol alacaklar?
İİT toplantısından sonra dünya beşten büyüktür söylemi beş para etmeyecek kadar değersiz artık. Hele İsrail’le olan ticari ilişkiler, koka kola firmasına Sanayi Bakanlığı tarafından verilen teşvikler bir bir ortaya çıkıyorken.
Meğer dünya, terör örgütü olan İsrail’den küçükmüş. İsrail’in gönüllü kölesiymiş.
Meğer dünyanın teslim olduğu lanetli kavim karşısında korkmayan tek özgür millet Filistinlilermiş.
Meğer dünyada tek özgür lider Ebu Ubeyde’ymiş. Ebu Ubeyde’nin imanı, içinde insanlık taşıyan tüm halkları ayağa kaldıracak kadar büyükmüş.
Meğer hakiki imana sahip olan bütün dünyaya galebe çalar sözü Ebu Ubeyde için söylenmiş.
Meğer İslam güneşinin Batı’dan doğması, Batılı halkların İslam’ı öğrenmesi için bir Ebu Ubeyde'nin varlığı gerekliymiş.
Meğer onun salladığı parmak Kisra saraylarının sütunlarını yıkan bir doğuş gibi Batının zulüm ve sömürü üzerine kurulu düzenini sallayan ve yıkılışa götüren tek parmakmış.
Meğer enkazın altından çıkar çıkmaz annesini, babasını, kardeşlerini sormadan, 'Savaşı kazandık mı?" diyen çocukların yaşadığı, yetiştiği, nefes aldığı, canını verdiği topraklar ne mübarek topraklarmış.
Meğer çok güldüğü, kalbine kibrin uğradığı, abdestsiz yattığı anları dahi kendisi için günah kabul edecek bir takva derecesine ermeyi Filistinli çocuklardan almalıymışız.
Meğer evladın, malın, dünyanın geçici süsleri ve birer emanet olduğunu hiç anlamamışız Gazzeli anne ve babaları görmeden. Anlamamız için evladını ve tüm dünyalığını kaybedenlerin 'Gazze’ye feda olsun, özgür olmak için tüm sevdiklerimiz feda etmemiz gerekir' diye haykırışlarını duymaya ihtiyacımız varmış.
Meğer çok savrulmuşuz Aksa Tufanı öncesi, çok benzemişiz düşmanımıza