"Bütün İslam coğrafyası zulmün pençesi altında parsellenmekte ve kana bulanmaktadır"
Aksa Tufanı Operasyonu, küfrün tek bir millet olduğunu gösterdiğini aktaran Ağırbaş, "Siyonist işgal rejimi 75 yıldır işgal etmiş olduğu Filistin topraklarında işgali gün be gün genişletmektedir. Kudüs ve Mescidi Aksa başta olmak üzere birçok mübarek belde işgalin postalları altında özgürlüğüne kavuşacağı günü beklemektedir. Tüm dünyanın gözleri önünde bütün kutsallar, değerler, masum ve savunmasız bedenler; çocuk, kadın ve yaşlı demeden katlediliyor, çiğneniyor. Sadece Kudüs değil bütün İslam coğrafyası zulmün pençesi altında parsellenmekte ve kana bulanmaktadır. Aksa Tufanı Operasyonu, küfrün tek bir millet olduğunu göstermiştir. Bu operasyon, Müslümanların kendi aralarındaki ihtilafları bir kenara bırakmaları, ittifak ve vahdet içine girmelerini gerekli kılmıştır. HAMAS, siyonist işgal rejiminin Fırat ile Nil arasındaki işgal planına karşı sınır hattı mücadelesi vermiştir. HAMAS, siyonistlerin bölgesel işgal planlarını yerle bir etmiştir. Gazze direnişi ile ABD ve Avrupa ülkelerinin yenilmezlik algısı kırılmıştır. Bu zulme karşı bölgesel müdahale gücü oluşturulmalıdır." dedi.
"Bu yaşananlar maneviyatımıza, ruhumuza ve aklımıza hitap etmedikçe de bu zülüm devam edecektir"
siyonistlerin aldatıcı ve kof fikir ve yasaları bize acı, gözyaşı ve kandan başka bir şey getirmeyeceğini aktaran Ağırbaş, "siyonist işgali durduracak somut adımlar atılmalıdır. Türkiye başta olmak üzere, vicdan sahibi ülkeler bu gücü oluşturmalıdır. Yaşanan zulme karşı sessiz kalınmamalıdır. Türkiye ve bölge ülkeleri güç birliği yaparak "Kudüs ittifakı" kurulmalıdır. Son bir yıldır yaşanan acı olaylar göstermektedir ki zalim siyonist ve katı batı dünyasının bize getireceği tek şey gençlerimizi manevi boşluğa düşürmektir. Son olarak şu hususa değinmek istiyorum: Onların aldatıcı ve kof fikir ve yasaları bize acı, gözyaşı ve kandan başka bir şey getirmedi. Bu yaşananlar maneviyatımıza, ruhumuza ve aklımıza hitap etmedikçe de bu zülüm devam edecektir. Siyonist işgal rejimi, denize dökülüp haritadan silinene kadar azim ve kararlılıkla Kudüs davasını savunmaya devam edeceğiz." ifadelerine yer verdi.
"Onu ve arkadaşlarını katledenler ile Gazze'de çocukları katledenler aynı zihniyettir"
6-8 Ekim olaylarında şehit edilen Yasin Börü ve dava arkadaşlarına değinen Ağrıbaş, "Gazze'nin kahraman halkına, izzeti kuşanan liderlerine, siyonist işgale direnen mücahitlere selam olsun. siyonist zalimler kendilerine karşı kıyam eden Şeyh Ahmet Yasin' i hunharca şehid ederken, onların ortakları da Peygamberler ve sahabeler şehri Diyarbakır'da, Amed' de Yasinlerimizi, Hüseyinlerimizi, Hasan ve Turanlarımızı ve Karlıova da şehid Cengiz Tiryaki ve şehid Fethi’yi vahşice şehid ettiler. Bu arada bildiğiniz gibi bugün Şehid Yasin ve arkadaşlarının şehadet yıldönümü. Onu ve arkadaşlarını katledenler ile Gazze'de çocukları katledenler aynı zihniyettir. Onları unutmadık ve unutturmayacağız. Bu vesile ile şehid Yasin ve arkadaşlarını bir kez daha rahmetle yad ediyoruz. Allah’ın selamı rahmeti ve bereketi üzerinize olsun Allah'a emanet olunuz. Rabbim coğrafyamızı ve tüm mazlumların uyanışına bizleri hizmetkâr kılsın. Sizleri sevgiyle ve muhabbetle selamlıyorum." şeklinde konuştu.
"Yerel iş birlikçileriyle, marksist ve leninist yapılarıyla Müslümanları arkadan hançerlediler"
10 yıl önce Kurban Bayramı'nda muhtaç ailelere kurban eti dağıtırken PKK/HDP'liler tarafından vahşice katledilen Şehid Yasin Börü ve dava arkadaşlarından bahseden Yahya Oğraş, "Kıymetli kardeşlerim, küfür tarih boyunca kendi emellerine ulaşmak için sürekli farklı fraksiyonlarda, farklı renklerde, farklı isimler altında hep İslam'ın karşısında durdu. Hakikati ortadan kaldırmak, iyilik hareketini yok etmek ve vahyin var olan hükümlerini ortadan kaldırmak için vazifesini layıkıyla yerine getirmeye çalıştı ve çalışıyor. Bundan 10 yıl önce, 6-8 Ekim olayları diye ifade ettiğimiz 2014 yılında, küfür, siyonizm, emperyalizm, şer odaklar, bizleri birimize düşürmek anlamında içeriden ve arkadan hançerlediler. Kötülüğe kalkan, iyiliğe reyyan hareketinin öncüleri olan şehid Yasin ve yarenlerinin halkın ve hakkın hizmetini ifa etmek için gece gündüz demeden var güçleriyle çalıştılar, çabaladılar, gayret gösterdiler ama iyiliğin egemen olması siyonizmin, emperyalizmin hesabına gelmez. Yerel iş birlikçileriyle, marksist ve leninist yapılarıyla Müslümanları arkadan hançerlediler, arkadan vurdular ama hamdolsun Müslümanlar oyuna gelmediler. Duyarlı olan her kardeşimiz hassasiyet sahibi olan bu coğrafyada yaşayan her biri yola çıktı, sokağa döküldü ve bu oyuna gelmedi. Güzel coğrafyamızın, memleketimizin, İslam'la yoğrulmuş olan bu toprakların küfrün eline düşmemesi için duyarlı olan her kardeşimiz, inancı meşrebi, mezhebi ne olursa olsun, yekvücut oldular, hakkın yanında durdular, zulme karşı dik durdular, haykırdılar, fırsat vermediler. Çünkü onlar biliyorlar ki, Hz. Muhammed Mustafa (Sallallahu Aleyhi Vesellem) ne güzel buyurmuştur, 'zalimin zulmünü önlemedikçe size de kurtuluş yoktur.' Bundan on yıl önce zalimin zulmü bu topraklarda baş gösterdi ama ilahi referanslar çerçevesinde hareket eden Müslüman halkımız buna prim vermedi ve kalkan oldu ve bu memleketimizin şer güçlerinin ayakları altına düşmesine engel oldu." dedi.
"Biz 7 Ekim Aksa Tufanı'nı da 6-8 Ekim olaylarını da kıymetli kardeşlerim arkadaki el ve arkadaki güç aynı olarak görüyoruz"
Yasin Börü vahşeti ve Aksa Tufanı'nın arkasındaki gücün aynı olduğunu söyleyen Oğraş, "Bugün tam bir yıl önce 7 Ekim Aksa Tufanı Gazze’de direniş destanını yazan kahramanlarımız onurumuz, şerefimiz, gururumuz siyonizmin dünya literatüründe beli yere gelmez diye bilinen o gücünü belinden vurdular ve onların güçlerini bütün ru-i zeminde yerle bir ettiler. Ekim, 6-8 Ekim olaylarını ifade ettiğimiz, 7 Ekim olayları yani Aksa Tufanı diye bildiğimiz, artık Ümmet için tarihte bir yerini aldı. Tıpkı Kerbela'da 10 Muharrem tarihi nasıl ki Müslümanlar için bir kıyam ruhu, bir şahlanış, bir ders ve bir mektepse 6-8 Ekim tarihleri de şu anda bizim için aynı durumu ifade ediyor. Nasıl ki şubat ayı Müslümanlar için, ümmet için şehadet ayı olarak yerini aldıysa, 6-8 Ekim olayları da aynı şekilde yerini aldı. Özellikle bundan 10 yıl önce 6-8 Ekim olaylarıyla 7 Ekim Aksa Tufanı hareketi benzer yönleriyle beraber farklı olan bir şey var. Orada düşman aleni, bilinen, net ortada Kur'an'ın ifadesiyle lanetlenmiş olan israil ve siyonizim düşüncesine sahip olan bir yapı ama maalesef bundan 10 yıl önce bizim gibi bizimle beraber yaşayan ama maalesef onunla da beraber hareket eden bir yapı. Yani biz 7 Ekim Aksa Tufanı'nı da 6-8 Ekim olaylarını da arkasındaki eli ve gücü aynı olarak görüyoruz. O gün o olayların arkasında bulunan güç ile bugün bu olayların arkasında olan güç aynı güçtür. Ama her seferinde farklı yüzleriyle farklı kimliğiyle karşımıza çıkıyor. Ama Allah'ın izniyle duyarlı olan, bilinçli olan, tarihten ders çıkaran her kardeşimiz buna asla kalmaz ve bunun için ne gerekirse canını feda etmeye gerekirse canını feda eder." ifadelerine yer verdi.
Program ezgi ilahilerin okunmasıyla, yapılan dua ile sona erdi. (İLKHA)