Peygamber Sevdalıları Vakfı Bingöl Koordinatörlüğü tarafından Bingöl'ün Solhan ilçesinde "Yolumuzu Aydınlatan Yıldızlar" temasıyla, Hazreti Ali'nin hayatını konu alan bir program düzenlendi.
Solhan Belediye Kültür Merkezi'nde düzenlenen program Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başladı. Programda Peygamber Sevdalıları Vakfı Sözcüsü Yahya Oğraş, bir konuşma yaptı.
Peygamber Sevdalıları Vakfı olarak her yıl kasım ayında bir sahabenin hayatını ele aldıklarını hatırlatarak bu yıl Hazreti Ali'yi işlediklerini belirtti.
Oğraş, "İmam Ali'yi anlamak, Hazreti Ali'yi öğrenmek, onun gibi olmak, onun gibi yaşamak, hikmet ehli olmak, hakikatten zor bir iş ve yaşam. Söz konusu İmam Ali olunca acaba hangi özelliği, hangi yönü daha ön plana çıkaralım da ona göre konuşalım ve etkinliğimizi ona göre işleyelim, diye düşündük. Hakikaten bu konuda zorlandık. Yine en uygunu, 'ilmin kapısı' vasfıyla ön plana çıkar. Çünkü ilim, Hazreti Ali'yi diğer özellikleriyle beraber ön plana çıkaran en temel husustur. Cihad meydanında, savaş sahnesinde firar etmezdi. Biz bunu birçok savaş sahnesinde görüyoruz. Bedir'de gördük, Hendek'te gördük. Hele hele bütün yeryüzü tüm genişliğine rağmen daraldığı Huneyn savaşında gördük. İmam Ali, Efendimize (sallallahu aleyhi ve sellem) siper olmuştu. Fedakarlığıyla, yöneticiliğiyle, adaletiyle, hikmetiyle, edebiyle, zühdüyle ve takvasıyla her yönüyle ön plana çıkıyor." dedi.
Hazreti Ali'yi ilmin kapısı yapan önemli unsurların olduğuna dikkati çeken Oğraş, "Hazreti Ali için 'Kerremellahu Wechu' diyoruz. Hiçbir sahabe için 'Kerremellahu Wechu' denilmez. Hazreti Ali için tek deniliyor. Neden biliyor musunuz? Çünkü o henüz küçükken bile asla putlara tapmamış, putların önünde eğilmemiş ve yüzü tertemiz şerefli, onurlu, haysiyetli… Küçüklüğünden şahadetine kadar. 'Kerremellahu Wechu' dediğimiz zaman Allah, onun yüzünü aziz kılsın, şerefli kılsın, onurlu kılsın ve bizleri de onun şefaatinden mahrum etmesin, diyoruz." ifadelerini kullandı.
Oğraş, "Risalet beşiğinin ilk öğrencisidir Hazreti Ali. Muhammed Mustafa'nın (sallallahu aleyhi ve sellem) özel öğrencisidir. Çünkü vahiy nazil olunca Efendimizin o ağırlığı üzerinde yaşadığında İmam Ali onu görüyor. Çünkü ona yakındı, vahiy korkusunu ve vahyin o ağırlığını bizzat gören Hazreti Ali'dir." diye belirtti.
Hazreti Ali'nin, Hazreti Muhammed'in dizinin dibinde büyüdüğünü ifade eden Oğraş, Hazreti Ali'nin şu sözlerini aktardı: "Hazreti Muhammed'e gelen vahyi direk olarak algılardım. Resulullah'a ne kadar yakın olduğumu bilirsiniz. Çocukluğumdan beri bağrına basar yatağına alır, lokmayı çiğnedikten sonra bana verirdi. Devamlı onu takip ederdim. Her gün huylarından birini öğretir, ona uymamı isterdi. Her yıl Hira dağına çekilirdi, onu ben görürdüm. Benden başka kimse görmezdi. O gün İslam, Resullullah ve Hatice'nin evinden başka hiçbir evde yoktu. Ben de onların üçüncüsüydüm. Vahiy ve Risalet'in nurunu görür, Nübüvvetin kokusunu hissederdim."
Uğraş, sözlerinin devamında, "Dolayısıyla vahiy mektebinin ilk öğrencisi Hazreti Ali, ilk günden itibaren gelen tüm hükümleri an be an Efendiler Efendisini takip ederek öğrenmiştir. Öğrenmesiyle birlikte yaşamıştır ve yaşatmıştır. Yine Hazreti Ali şöyle söyler: Ben, Peygamber'e bir şey sorunca beni bilgilendiriyordu. Sustuğumda ise o konuşuyordu, daha farklı konular anlatırdı bana." diye konuştu.
Program, Hazreti Ali'nin hayatını konu alan sinevizyon gösteriminin ardından yapılan duayla sona erdi. (Nihat Kanat-İLKHA)