Bingöl'de düzenlenen "Çanakkale Ruhu" konulu konferansta konuşan Diyanet İşleri Başkanlığı Cami Hizmetleri Daire Başkanı Dr. Neşet Bodur, bizleri bir arada tutanın Müslümanlık mayası ve İslam kardeşliği olduğunu vurguladı.
İl Müftülüğü Konferans Salonunda düzenlenen program, Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başladı.
İl Müftülüğü Şube Müdürü Şemsettin Aydoğdu'nun sunum yaptığı programda, İl Müftüsü Muharrem Genç, bir açılış konuşması yaptı.
Programın açılış konuşmasını yapan Müftü Genç, İslam topraklarının ve bu ümmetin çocuklarının dünyanın neresinde olursa olsun her yönden ciddi bir saldırı altında olduğuna dikkat çekti.
Genç, "Geçmişte olduğu gibi bugünde ülkemiz ve İslam toprakları saldırı altındadır. İnsanımız, kadın erkek ve çocuklarımız saldırı altındadır. Bu konuda Müslümanların bir adım öne geçmek için hangi faaliyetler sergileyerek, hangi davranışlar yapmamız lazım." dedi.
Müftü Genç, Bu ümmetin ve medeniyetin saldırı altında olmasının yegâne sebebinin, Hazreti Peygamber'in(Sallallahu Aleyhi Vessellem) davasının, onun ümmeti tarafından 15 asırdır sürdürdüğü medeniyetin alternatif bir medeniyet oluşundan kaynaklandığını söyledi.
"İlhamımızı Efendimiz'den ve vahiyden alarak yürümemiz lazım"
Hayatın her alanında Müslümanca hareket edilmesi gerektiğini dile getiren Müftü Genç, "Artık yatma zamanı değil, sabahlara kadar televizyon seyretme zamanımız yok. Boşuna zaman geçireceğimiz, geride bırakacağımız bir süremiz de yok. Çok hızlı çalışarak, ilhamımızı Efendimiz'den, vahiyden alarak çok hızlı insanlığı bataklığa çamura götürecek olan bu batıl medeniyetin karşısına, alternatif ve hakkın medeniyeti olan Hazreti Resulullah'ın davasını koymak zorundayız. Mazeret üretemeyiz, çalışamayız, arkamızı ve yüzümüzü dönemeyiz. Kızlarımız, erkeklerimiz, evlatlarımız bataklığa giderken çok iyi dediğimiz çocuklarımız, insanımız var. Biz, 'Adam aldırmada geç git.' diyemeyiz. Bir alternatifin ve medeniyetin temsilcisiyiz. Özel hayatımızda doğru, dürüst, beyefendi kişilikli olmanın yolunu yakalayacağız. Bu da Amel-i Salih'ten geçer. Özümüzle ve sözümüzle delikanlı oluştan geçer. İyi bir Müslüman olmaktan geçer. Basit konuların peşinden giderek mahalle dedikodularına değil, İslam'ın ana temel konularının içinden İrfanı yakalamada geçer. Öbür tarafı da aynı zamanda da bir mücadele alanının içinden geçer. O zaman bunun peşinde en kıymetli varlığımız olan şehadet şerbeti gelmektedir." ifadelerini kullandı.
"Çanakkale'de şehitlerimiz kutsallarımızı kimseye çiğnetmemişlerdir"
Genç, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu toprağın çocukları, Çanakkale'de ülkenin doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine, el ele vererek ehli salibi bu toprakların ve kutsalımızın içine onların botlarını sokmamıştır. Bingöl'ün İrfan medeniyeti, ilim medeniyetinin kaynağı olan Bingöl'ün çevremizdeki illerin Anadolu'nun terbiyesiyle, adabıyla, efendiliğiyle güvenilirliği ile iyi bir Müslüman oluşuyla yetiştiği dönemlerde sıkıntılı zamanda biz yaptık. Sıkıntılı olduğumuz dönemlerde biz bunu başarabildik. 200-300 bin şehidi vererek Çanakkale'yi biz geçirmedik. Hepimizin etrafında, hepimizin geçmişinde bunlar var. Sadece, 'Ben varım.' düşüncesiyle heyecanla o davanın içine atlamışlar. Canlarını vermişler, gazi olmuşlar şehit olmuşlar. Hepsi bu sancağı yere düşürmemişler. Bu toprağın kutsalını kimseye çiğnetmemişler."
"Geçmişini bilmeyen geleceğe ümitle bakamaz"
Programda bir konuşma yapan Diyanet İşleri Başkanlığı Cami Hizmetleri Daire Başkanı Dr. Neşet Bodur, toplumların geleceğinin tarihe dayandığını belirtti.
Bodur, "Tarihini bilmeyen insanlar sağlam temellerini bilemezler. Geçmişini bilmeyen geleceğe ümitle bakamazlar. Onun için tarihimizi kültürümüzü bizi biz yapan değerlerimizi kutsallarımızı da çok iyi bilmemiz gerekiyor. Memleketin her köşesi istila edilmişken ateş altındayken Çanakkale’yi geçilmez yapan ruhu iyi bilmemiz, var oluş destanımızı bilmemiz büyük önem arz ediyor. Her karış toprağı şehit kanlarıyla sulanan bir vatanda yaşıyoruz. 72 millete karşı, yedi düvele karşı savaştık, birçok cephede. İşte Çanakkale bu cephelerin en büyüklerinden birisidir. Çanakkale'de İslam kardeşliği ön plana çıkmıştır. Müslümanları bir arada tutan, Müslümanlık mayası ve İslam kardeşliğidir." dedi.
"Yolumuzu aydınlatan Kur'an ve Hazreti Peygamberdir"
Çanakkale savaşında çok büyük kahramanlıkların sergilendiğini ifade eden Bodur, "Çanakkale'yi anlamak tarihimizi iyi anlamaktır. Çanakkale'yi anlamak, şehitlerimizi anmak ve anlamaktır. Çanakkale'yi anlamak bir ve tek yürek olduğumuzda neler başarabileceğimizi bilmektir. Kardeşlik bilinci ile hareket edersek önümüzde hiçbir güç duramaz. Bizlerin yolunu aydınlatan Kur'an ve Hazreti Peygamberdir. Kur'an ve sünneti, ikisini birbirinden ayırmıyoruz. Onlara sarıldığımız zaman, hal edemeyeceğimiz hiçbir iş yoktur." ifadelerini kullandı.
"Biz, şehitlerimizle yaşayan bir milletiz"
Çanakkale muhaberesini kazandıran iman gücünün olduğunu dile getiren Bodur, "Dini ve imanı için şehit düşen, ölüme gülerek giden insanların şehit olduğu yerdir Çanakkale. Bizleri esaret altına alanlara karşı, değerlerimize dil uzatanlara karşı hep teyakkuzda olmuşuz. Biz tarih boyunca tarihten hep barıştan huzurdan yana olmuşuz. Biz, şehitlerimizle yaşayan bir milletiz. Biz onlarla beraber yaşayan, onları aramızda gören bir milletiz. Kur'an'ımıza ezanımıza ve bütün değerlerimize sahip çıkacağız. Ecdadımızın bıraktığı emanetleri biz de neslimize daha mamur hale getirerek bırakacağız." şeklinde konuştu. (Nihat Kanat - İLKHA)