Rusya’nın Ukrayna işgalinin ardından “Tarafsız ülke” diye bilenen İsveç ve Finlandiya neden NATO’ya üye olmak istiyor? ABD ve Avrupa bu ülkelerin NATO’ya üye olmalarına neden sıcak bakıyor?
NATO nedir?
Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü, (İngilizce: North Atlantic Treaty Organization, NATO; Fransızca: Organisation du Traité de l'Atlantique Nord, OTAN) 4 Nisan 1949'da 12 ülke tarafından imzalanan Kuzey Atlantik Antlaşması'na dayanarak kurulan ve farklı dönemlerde 18 ülkenin daha katıldığı uluslararası askeri ittifakın adıdır.
NATO üyeleri herhangi bir dış güçten gelebilecek saldırıya karşı ortak savunma yapmaktadır. NATO'nun merkezi, örgütün Kuzey Amerika ve Avrupa'daki 30 üyesinden biri olan Belçika'nın başkenti Brüksel'de bulunmaktadır. 21 ülke NATO'nun "Barış İçin Ortaklık" adlı girişiminde yer alırken 15 ülke kurumlaşmış diyalog programlarına dâhildir. Tüm NATO üyelerinin toplam askerî harcaması, dünyadaki savunma harcamalarının %70'inden fazladır.
ABD ve NATO’nun Rusya’nın Ukrayna işgalindeki tavırları!
ABD ve NATO’nun başlangıçtan itibaren açıklamaları ile Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısını caydıracak girişimlerden uzak durduğu görülmüştür. 2021 Aralık ayında Rusya, Ukrayna sınırına asker yığmaya başladığında Biden, Rusya’yı rahatlatan, “Ukrayna’ya asker göndermeyi planlamıyoruz” açıklamasında bulunmuştu. ABD ve NATO’nun derdinin Rusya’nın Ukrayna işgali olmadığını ortaya koymuştur. Tam aksine Rusya’nın Ukrayna işgali ABD’ye kendisini, NATO’yu ve Avrupa’yı bir süreliğine toplama fırsatı vermiştir.
Rusya’nın Ukrayna saldırısı ve ABD çıkarı!
24 Şubat 2022 tarihinde, Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik işgal girişiminin başlaması ise ABD’ye NATO’yu ve dağılan Avrupa’yı kendisine bağlaması için gerekli fırsatı fazlasıyla verdi. Oluşturulan Rus tehdidi nedeniyle, daha önce savunma harcamalarını artırmamakta direnen ve ABD’den gittikçe uzaklaşan Avrupa ülkeleri, savunma harcamalarını derhal artırmayı kabul ederken, ABD, Avrupa’da her istediği yerde hem de bu ülkelerin gönüllü çağrısıyla, askeri üsler elde etme ve asker bulundurma hakkına sahip olmaya başladı. ABD bunun yanında, Avrupa’daki ülkelere silah satışlarını artırırken, maliyetleri artmasına rağmen, onları Rusya yerine başka kaynaklardan enerji temin etmeye zorlamaya başladı. Bu durum, Rusya’nın Ukrayna karşısında başlangıçtaki ilerlemesinin yavaşlamasına rağmen, devam etmekte ve yaratılan Rus korkusu nedeniyle birçok ülkenin, tamamen ABD yörüngesinde hareket etmek zorunda kaldığı görülmektedir.
ABD ve NATO yörüngesine girmek isteyen iki ülke İsveç ve Finlandiya!
İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya üye olmak için başvurusu, bölgedeki stratejik dengeleri değiştirmesi açısından tarihi bir anlam taşıyor. “Tarafsız ülke” olarak bilinen İsveç ve Finlandiya neden NATO üyesi olmak istiyorlar?
Aslına bakılırsa İsveç ve Finlandiya, Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırısının başlangıcında bile NATO’ya üye olmayı düşünmüyorlardı. Ama İngiltere ve ABD’nin, Rusya’ya yönelik kuşatma stratejileri açısından, bu ülkelerin NATO üye olmaları gerekliydi. Bir şekilde o ülkeleri NATO’ya girmeleri için ikna etmek şarttı.
Oysa İsveç ve Finlandiya tarafından yapılan resmi açıklamalara bakıldığında onların NATO üyesi olmak istemedikleri anlaşılıyor. Nitekim İsveç ve Finlandiya resmi makamlarının açıklamaları peş peşe geliyordu.
-NATO üyeliğini kesinlikle düşünmüyoruz (25 Şubat 2022, İsveç Başbakanı Andersson)
-Ben olduğum sürece NATO’ya katılmayacağız (07 Mart 2022, İsveç Savunma Bakanı Hultqvist)
-Finlandiya’nın NATO’ya katılması, Avrupa’nın güvenlik durumunu olumsuz etkiler (20 Mart 2022, Finlandiya Cumhurbaşkanı Niinistö)
Tarafsızlık ilkesi nedir?
İsveç ve Finlandiya “Tarafsız ülke” statüsüne sahiplerdi. Savaş dönemlerinde tarafsız devletlerin hak ve ödevlerini belirleyen 1907 tarihli La Haye sözleşmeleri İsviçre'nin tarafsızlığı açısından büyük önem taşımıştır. Bu sözleşme sayesinde tarafsız devletlerin dokunulmazlığı ilkesi kabul edilmiştir. Tarafsız olan bu iki ülke neden karar değiştirdi?
ABD, NATO’yu kullanarak sadece Rusya’yı değil, İsveç ve Finlandiya’yı da kontrol etmek istiyor!
İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği ile Baltık artık bir NATO gölü haline geleceği gibi, Rusya’nın eski başkenti ve en önemli şehirlerinden birisi olan St. Petersburg’da NATO’nun etki alanının merkezine oturduğu görülecektir. Rusya böyle bir manevra ile artık açık denizlere kapatılmış olacaktır. Bu durumda, ABD’nin İsveç ve Finlandiya üzerinden Rusya’yı kuşatmanın yanı sıra, Avrupa üzerindeki egemenliğini tamamen sağlama çabasını da görmek mümkün olacaktır.
Diğer taraftan konu; Fransa ve Almanya’nın başını çektiği AB merkezli oluşumun gerçekleştirmeye çalıştığı, stratejik düzeyde bağımsız olma girişimlerinin karşısında, ABD ve İngiltere tarafından, NATO’yu kullanarak, Avrupa Güvenlik Mimarisini kendi kontrollerinde şekillendirme ve Baltık’tan Akdeniz’e, Rusya ve AB arasına bir hat oluşturma girişimi olarak da değerlendirilebilir. Bu hattı kontrol eden hem Avrupa hem de Rusya’yı yani, “Merkezi Bölge”yi ve enerji kaynaklarını da kontrol edecektir. ABD ise şimdilik bunu başaracak gibi görünmektedir.
Ne oldu da bu ülkeler, aradan geçen kısa süre içerisinde fikir değiştirdiler veya değiştirmek zorunda kaldılar?
Aslında Rusya’nın karadan komşusu olan ve Rusya’nın eski başkenti St. Petesburg’un hemen karşısında bulunan Finlandiya, Rusya ile olumlu ilişkiler geliştirmeyi başarmıştı. Ancak Rus yönetiminin agresif tutumu yanında “kaba askeri güce ve korkuya dayalı açıklamaları” karşı değişimi süratlendirdi. Rusya’nın Kırım’ı işgal ettiği dönemde bile Finlandiya halkının ancak %25’i NATO üyeliğini desteklerken, bugün bu oran %80’lere yaklaştı. Aynı şekilde İsveç için bu oran, Ukrayna işgali öncesi %20 iken şimdilerde %70’leri aşmış durumda.
Türkiye neden İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğine veto edeceğini açıkladı!
Böyle bir ortamda, Türkiye Cumhurbaşkanı, ülkesinin İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği konusunda olumlu bir düşünce içinde olmadığının altını çizdi.
Her iki ülkenin PKK ve onun uzantısı YPG’ye vermiş olduğu destek gerekçe gösterildi. Her iki ülke de PKK ve YPG’yi terörist örgüt olarak görmüyor ve bunların faaliyetlerini tam olarak engellemiyor.
PKK ve YPG’nin bu ülkelerde teşkilatlanmış olması ve güçlü lobilere sahip oldukları biliniyor. Bu ülkelerde rahat bir şekilde barınabildikleri gibi ekonomik kaynak sağlama yönünden de bu ülkelerden fazlasıyla faydalanmaktadırlar. Diğer taraftan PKK-YPG bu ülkelerden bazılarına ait silahları eylemlerinde kullandıkları iddia ediliyor. Nitekim 2017-2022 dönemi içerisinde PKK’ya karşı yapılan operasyonlarda İsveç yapımı AT-4 tanksavar silahların ele geçirilmesi gösteriliyor.
Yine bu ülkeler Türkiye’nin talep ettiği kişileri de teslim etmekten imtina ediyor. “Soğuk Savaş Dönemi” boyunca kendi bütçesinden milyonlara ulaşan askeri kuvveti, Avrupa güvenliği için hazır tutan Türkiye, Avrupa’daki bazı NATO ülkelerinin Türkiye aleyhine faaliyet gösteren kişileri koruduğunu defalarca dile getirmesine rağmen istediği kişileri alamamıştır.
NATO’ya üyelik için başvuran ve Türkiye’nin desteğini isteyen bu ülkelerin, “PKK-YPG’ye karşı kullanılıyor” gerekçesiyle bazı alanlardaki kritik malzemeleri Türkiye’ye vermediği ve ambargo uyguladıkları da biliniyor.
Türkiye’de, sivil asker ayırımı yapmadan eylemler gerçekleştirdiği ve Barış Pınarı Harekatının devam ettiği bir dönemde, NATO üyeleri olan; Norveç, Çekya gibi ülkelerin, Finlandiya ile birlikte Türkiye’ye “dengeleri bozuyor” gerekçesiyle silah ambargosu ilan ettiği ve yine NATO üyesi Hollanda ile birlikte İsveç’in AB’den silah ambargosu talep ettikleri de unutulmamıştır.
Böylesi bu durumda Türkiye’nin, bu ülkelerin tutumunun değişeceği yönünde sağlam garantiler talep etmesi doğal bir şey olduğundan NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, "NATO ülkeleri Türkiye'ye daha fazla destek ve güvence vermeli" açıklamasında bulundu.
Sadece Türkiye değil, Hırvatistan ve Macaristan’ın da İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğini veto etme durumu var. Hırvatistan Cumhurbaşkanı Milanovic, 3 Mayıs 2022 tarihinde, “İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliklerini veto edecekleri” açıklamasında bulundu.
Bunun yanında bu iki ülke askerî açıdan çok da güçlü ülkeler değil ve Rusya’ya kara ve denizden sınır ülkeler. Bu ittifaka girişleriyle birlikte nükleer saldırı başta olmak üzere, bugüne kadar maruz kaldıkları tehdidin çok üzerinde bir risk altına girecekleri kesin.
Bu aynı zamanda Kuzey Atlantik Anlaşması Örgütünün, “üye ülkelerin, saldırıya uğrayan herhangi bir ülkeye yardım etmesini öngören” 5. Maddesi uyarınca, diğer NATO üyesi ülkelerini tehdide maruz bırakıyor. Tehdit Rusya sınırından uzaktaki ülkeler için daha az. Bu durumda Türkiye’nin, NATO’nun, Rusya sınırında bulunan en büyük askeri gücü olması daha bir önem kazanıyor. Türkiye böyle bir durumda neden kendisine dostça tavır içerisinde olmayan İsveç ve Finlandiya için risk altına girsin? Türkiye Cumhurbaşkanı “Bu noktada, daha önce Yunanistan’ın NATO’ya katılması için kişisel sözlere dayalı sahte garantiler verildi. Bir kez daha aynı hatayı yapmak en büyük hata olacaktır. Biz bu hatayı yapmayacağız” diye açıkladı.
Türkiye’nin İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyelikleri için öne koştuğu şartlar!
İsveç ve Finlandiya’nın, Türkiye’nin güneyindeki unsurlarına desteğini derhal kesmesi, ülkesinde bu unsurlara kesinlikle izin vermemesi, Türkiye’nin savunma sanayine karşı olan yaptırımlarına ve ambargolarına derhal son vermesi durumunda tavrının değişebileceği konuşuluyor.
Finlandiya'nın NATO üyeliği neden jeopolitik bir dönüm noktası?
Onlarca yıl "askeri olarak tarafsız ve bağlantısızlık doktrinini" izleyen Finlandiya Cumhurbaşkanı ve Başbakanı, 12 Mayıs Perşembe günü NATO'ya "gecikmeksizin" katılmaktan yana olduklarını açıkladı.
Fransa ve Almanya, açıklamanın hemen ardından Finlandiya'nın bu kararını desteklediklerini bildirdi. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg de, Finlandiya'nın niyetini doğrulaması halinde, "NATO içinde sıcak bir şekilde karşılanacağını ve katılım sürecinin sorunsuz ve hızlı ilerleyeceğini" söyledi. Finlandiya, Rusya ile 1300 kilometrelik ortak sınırı paylaşıyor. Bu, AB'nin Rusya ile olan en uzun sınırı. Bu nedenle Atlantik Paktı'na katılması, NATO sınırlarını Rusya sınırına kadar taşımak anlamına geliyor. Bu sembolik değişim son derece etkin bir şekilde NATO'nun askeri gücünü pekiştiriyor. Finlandiya, küçük nüfusuna rağmen modern ve aktif bir orduya sahip. Bir taraftan tarafsızlık doktrinini uygularken, diğer taraftan da ordusunu sürekli canlı tutmayı ve modernize etmeyi ihmal etmedi. Avrupalı askeri uzmanlar hep şaka yollu, "Avrupa'da iki ülke her an savaşa hazırdır. Finlandiya ve İsviçre. Onlarla şaka yapmaya gelmez" diyerek bu durumu anlatırlar. Finlandiya, her an harekete geçirebilecek ve silahlandıracak 1 milyon askeri güce ve donanıma sahip.
“Dünyayı daha güvenli yapmaz”
Rusya da Finlandiya'nın bu seçimini şiddetle eleştirdi. Kremlin sözcüsü Dimitri Peskov "NATO'nun genişlemesi ve İttifak'ın sınırlarımıza yakınlaşması, dünyayı ve kıtamızı daha istikrarlı ve daha güvenli yapmaz" dedi. Peskov, Finlandiya'nın NATO'ya girmesini bir tehdit olarak görüp görmeyeceği sorusuna "kesinlikle" yanıtını vererek, "Rusya'nın tepkisi bu sürecin pratik sonuçlarına, askeri altyapının sınırlarımıza doğru ilerlemesine bağlı olacaktır" dedi.
Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinin gerekçelerinden birisi de, NATO'nun kendi sınırlarına dayanmasıydı. Ancak Ukrayna müdahalesinin ardından bugün yalnızca Ukrayna değil, Finlandiya ve İsveç de NATO'nun birer üyesi olmaya hazırlanıyor. Tüm jeopolitika uzmanları, bunun Rusya'nın büyük bir başarısızlığı olduğu görüşünde birleşiyor.
İsveç neden NATO’ya üye olmak istiyor!
İsveç'e gelince, Rusya'nın oluşturduğu tehdit algısı Finlandiya ile aynı değil. İsveç'in Rusya ile sınırı yok. Bu da Rusya ile uzun bir sınıra sahip Finlandiya'yı daha hızlı davranmaya itti. İsveç'te tartışmalar devam ediyor. Finlandiya'dan sonra, geçtiğimiz cuma günü İsveç de NATO üyeliğine doğru büyük bir adım attı. Hükümet ve parlamentodaki partiler tarafından hazırlanan bir raporda, NATO üyeliğinin "askeri çatışmaları tetikleme eşiğini yükselteceği ve dolayısıyla caydırıcı bir etkisi olacağı" sonucuna varıldı.
Moskova'dan gelen tehditlere karşı İsveç Dışişleri Bakanı Ann Linde, "tepki olarak konvansiyonel bir askeri saldırıya uğramayacağımızı tahmin ediyoruz" dedi. Finlandiya da, Rusya'nın uyarılarına rağmen, bir kez NATO kalkanı altına girerse, Rusya'nın daha fazla ileri gidemeyeceğine inanılıyor.
Bu iki ülkenin NATO’ya katılımı durumunda, Antlaşma'nın 5. Maddesi'nde öngörülen ortak güvenlik garantisi kapsamında olacaklar. İkincisi, bir üyeye karşı herhangi bir saldırı, tüm üye ülkelere saldırı olarak kabul edilecek. Böyle bir senaryoda, her iki ülke de, NATO üyesi ülkelerden yardım talep edebilecek. Ayrıca, Finlandiya ve İsveç, nükleer bir güç olan Rusya'ya karşı, NATO'da bulunan üç nükleer güç ABD, İngiltere ve Fransa'nın nükleer şemsiyesinden faydalanacak. Bölgesel düzeyde bakıldığında, İsveç ve Finlandiya'nın NATO'ya katılımı, Baltık Denizi'ni bir tür "NATO gölü" yapacak, Baltık gölü, Rusya ve NATO üyesi ülkeler tarafından çevrelenecek. Bu gelişme bu iki ülke kadar, NATO'ya da Baltık ülkelerini daha iyi savunma olanağı vermesi açısından bir dönüm noktası olacak.
Doğru Haber -ANALİZ