Dernek salonunda düzenlenen program Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başladı. Ardından Erhan Ozan’ın yıl içindeki faaliyetler hakkında bilgi vermesi ve açılış konuşması yapması ile seminere geçildi.
Müslüm Ayyıldız, “İman amel ile tecessüm eder ve ete kemiğe bürünür. İman eden bir insan Allah’a teslim olup yerinde durmaz, imanın gereği olarak en güzel davranışları sergilemek zorundadır, amel imanın pratiğidir dolayısıyla aslında her şey iman etmekle başlıyor. İman ettim tamam oldu bitti gibi bir durum İslami açıdan söz konusu değildir. ‘İnsanlar, (sadece) 'İman ettik' diyerek, sınanmadan bırakılacaklarını mı sandılar?’ (Ankebut/2) Zira dinin temel hükümlerine iman edilmesi hayatın bu hükümlere göre düzenlenmesini gerektirir. İslâm dini imanın hayata yansımasını ister. Sadece sözde kalan bir iman dinimize göre mutlak ve hakiki bir iman sayılmayacaktır. İmanın amele tesir ederek onu kemiyet ve keyfiyet yönünden daha iyi bir konuma getirmesi, amelin de imanı kuvvetlendirmesi açısından eylemlerimiz imanımızı yansıtacak bir şekilde olmalıdır. Ancak bu minvalde düsturumuzu oluşturursak, imanımızı doğru bir şekilde inşa etmiş oluruz.” ifadelerine yer verdi.
“İman inancın başıdır”
Ayyıldız, “İman inancın başıdır. Din iman etmekle başlıyorsa o halde iman temeldir. Neye, nasıl ve niçin inanıldığının bilinmesi yönünden imanın oluşumunda bilgi unsuru da önemli olmakla birlikte bilinen şeyin imana dönüşebilmesi için his ve kalp yoluyla benimsenmesi gerekmektedir. Bu haliyle iman bilgi ve iradeden müteşekkildir. İnsan önce neye iman edeceğini bilmeli sonra da bunu hür iradesiyle, kalben, zoraki olmadan kabul etmelidir. İslami açıdan bakıldığında İman mevzusu Müslümanlar için bir varoluş mevzusudur. Zira yaratılışın sebebi Yaratıcı’yı bilmek, itaat etmek dolayısıyla iman etmektir. Bu sadece bir varoluş değil, aynı zamanda bir akıbet sorunudur. İman, ölümden sonrasını da açıklar. Yaratıcı, seni ben yarattıysam senin hakkında en doğru olanı ben bilirim der. Peygamberleri aracılığıyla hayatı kullanma kılavuzu, kurtuluş reçetesi olan kitaplar göndererek insanoğlunun hem varoluş hem yok oluş yani akıbet sorununu çözer. Yüce Rabbimiz, bu kılavuzun ilk maddesinde de iman programını, yazılımını yükle der. Eğer yüklemeyi başarı ile yaptıysan işte o anda bir tercihte bulunmuş oldun ve dağlara bile verildiğinde yüklenmekten çekindiği sorumluluğu aldın demektir. İman kapının kilidini açan bir anahtardır ve aslında asıl mesele anahtarı elde edip kapıyı açtıktan sonra başlar, sorumluluk yüklenmiş, yolculuk başlamış olur. İman etmek de bu yola girmektir.” dedi.
Ayyıldız konuşmasını şöyle sürdürdü:
“İman kişiliktir, kimliktir; çünkü iman düşünceyi, davranışları, karakteri etkiler ve onu inşa eder. Mümin ile kâfir aynı hayatı yaşamaz mesela. Nasıl iman etmişsen ona uygun, öyle bir hayat yaşarsın. Yazılımın neyse imanın da odur, hangi yazılımla yazıldıysan ona uyan görüntüler ortaya çıkar. İman hem iman edene inandığı şeyin güvenini verir, hem de inanan insan hakkında başkalarına güven verir. İman kalp ile tasdiktir ve bu tasdikten sonra asla şüphe etmemektir yani tam bir teslimiyettir. Toplumun ekseriyetinin Allah inancı ise kusurludur, imandan sonraki en önemli husus Allah’a doğru şekilde iman etmektir. Allah inancı doğru değilse iman da kusurlu olur. Zira Allah’a doğru bir şekilde inanan kişi türbelerden, yaşayan önderlerden medet ummaz, sabreder ve bunlarında yegâne sahibi olan Allah’tan ister.
İslam Allah’a şeksiz şüphesiz, kayıtsız şartsız itaat demektir. Bu itaati sağlamak sağlam iman etmekten geçer. Sağlam bir iman ise doğru bir Allah inancına bağlıdır, Allah ile bağ ne kadar güçlüyse imanın derecesi de o kadar yüksek olacaktır. Doğru bir Allah inancı dinin olmazsa olmazı temelidir, nihayetinde Allah’a inancı zayıf olan veya olmayan için dinin geriye kalan hükümlerinin bir manası da yoktur.”
Madem ki iman artar veya eksilir o halde imanı besleyip büyütmek için şunları yapmamız gerekir diyen Ayyıldız sözlerini şöyle sürdürdü;
1.İnsanlar iman ettik demekle kurtulacaklarını mı sandılar, ayetini sık sık hatırlayarak,
2.Küçük büyük fark etmez gücün yettiği tüm haramlardan uzak durarak,
3.İyiliği küçük büyük demeden çoğaltarak,
4.Güzel ahlak elbisesini giyerek,
5.Nafileleri çoğaltarak,
6.Allah’ı daha çok zikrederek,
7.Ölümü sıkça hatırlayarak,
8.Tövbeyi artırarak,
9.Müminlerle Allah dostlarıyla münasebeti kesmeyerek,
10.Allah ve Resulünü her şeyin üstünde tutarak.
Program katılımcıların soru ve katkıları ile nihayete erdirildi. (Ömer Aşkın-Bingöl Basın)