Devletleri ayakta tutan ve devamını sağlayan birçok etken vardır. Bu etkenler kalkınma başlığı altında çeşitli şekilde isimlendirilirler. Ekonomik kalkınma, ticari kalkınma, bilim ve teknoloji alanındaki kalkınma, sağlık alanındaki kalkınma, sanayi ve endüstri alanındaki kalkınma, kültürel kalkınma ve bunun gibi çeşitli kalkınma alanları. Bu kalkınma alanlarının toplumsal hayatta başarıyla yükselip karşılık bulduğu her devlet mutlak bir başarıya ulaşır. Başarı refah bir hayatı ve huzur getirir. Pekiyi bu alanları birbirine bağlayan ve bunları başarıya ulaştıran ortak payda nedir?
İşte yazmak istediğim ve açıklık getirilmesi gereken en önemli nokta tam olarak burası. Bu kalkınma alanlarını üst üste dizilmiş tuğlalar gibi düşünün. Bunlardan bir duvar elde edilir. Bu duvarın sağlamlığı içinde tuğlalar birbirlerine harç ile yapıştırılır. Eğer böyle olmazsa küçük bir dokunuş ile bu duvar yıkılır. İşte bu kalkınma alanlarını devlet içerisinde ve toplumsal hayatta sağlam tutabilmenin tek ve en önemli yolu adaleti tesis edebilmektir. Çünkü bu duvarın harcı adalettir.
Adaletin olmadığı yerde kalkınma ne kadar olursa olsun eşit ve adil bir paylaşımdan söz edilemez. Hak ve hukuk alanında bu işi yürütenlere karşı oluşacak bir güvensizlik ortamı yaşanılan toplumu içinden çıkılmaz bir kaos ortamına götürür. Kaos anarşiyi, anarşi terörü, terör de huzursuz ve güvensizlik dolu bir ortamı oluşturur. Daha önce bu ortamları nelere mal olduğunu açıkça gördük. Faili meçhuller, yargısız infazlar ve çoluk çocuk demeden yapılan katliamlar. Bunlardan daha vahimi adaletin bir kısım için çok seri bir şekilde harekete geçirilmesi bazıları içinse yokuş yukarı ittirilmeye çalışan bir tır gibi yerinden oynamaması. Hatırlayın adaletin kendilerine karşı 3 maymunu oynadığı dosyaları.28 Şubat mağdurları, Sivas olayları mağdurları, Elazığ ihya-der dosyası ve daha birçokları. İstiklal Mahkemeleri'nin sanığın idamına tanıkların bilahare dinlenmesine kararı gibi ucube kararlarla bu insanlar hala cezaevlerinde tutuluyorlar. Kendileri cezaevinde bir perişan yakınları dışarıda bin perişan. Bunlardan daha büyük perişanlık da bu duruma sessiz kalınması.
Bir zamanlar kendilerini dev aynasında görenlerin hesaplamadığı mazlumun bedduası bu duruma sessiz kalanları da ıskalamayacaktır. Kendilerine ulaşan mağduriyetleri zamana bırakıp zamanla çözülecek diyenler unutmasınlar ki bu mağdurlar haklarını Allah'a bırakmışlardır zamana değil. Ve Allah'ın adaleti en tepe'de kinden en alttaki ne kadar herkes için seri ve eşit bir şekilde vuku bulacaktır. Kıyamet günü arşın gölgesinde gölgelenecek 7 kısım insandan biri de Adil yöneticilerdir. Allah'ın bize verdiği adaleti hakkıyla yerine getirenlerdir. Yukarıda değindiğim gibi Adalet bu şekilde yerine gelmezse devreye girecek olan mazlum bedduasıdır. Ve unutulmasın ki mazlumun bedduası ile Allah arasında bir perde yoktur