Kalbin vücuttaki işlevini biliyorsunuzdur. Vücutta bulunan kan döner dolaşır kalbe uğrar oradaki bazı işlemler sonrasında tekrar vücuda pompalanır. Her şehrinde kalp görevi gören bazı bölgeleri vardır. Bingöl’ünde kalbinin de Dörtyol olduğunu söyleyebiliriz. Çarşıya türlü nedenlerle çıkan birinin yolu illaki Dörtyola çıkar. Bingöl dört dağ içinde türküsünün daha sadeleştirilmiş hali Bingöl Dörtyol içinde. Bugün ki yazımımız da hayali olarak kameramızı Dörtyol'a kuruyoruz bakalım kimler takılacak.
Sabahın ilk saatleri memur, işçi, öğrenci ve ğemxuarların saatidir. Saat ondan sonra gülmeye başlayan memurlar, ilk sigarasını aç aç içen işçiler, hayatın; siz şimdi gülün size göstereceğim dediği öğrenciler ve ğemxuarlar.
Sonrasında patronlar yavaş yavaş çıkar ortaya. Beyaz Zazalar diyebileceğimiz bu tipler x marka ve çok para edeceği belli araçlarıyla, geceden kalma planlarıyla Dörtyol'dan geçerler. Dörtyol yavaş yavaş ısınmaya başlar. Zabıta, dilenci, tartıcı, mısırcı, üçkağıtçı , ajan herkes yerini alır Dörtyol da. Maç başlamıştır. Zabıta seyyar satıcıyı kovalar, tartıcının gözü rejim yapanda, üçkâğıtçı namını duymayan yeni kurbanlar peşinde. Arada Sapancı Hüso geçti mi gülmeye hasret olanlar bir sahnelik komedi yakalamaya çalışır ayak üstü. Dörtyol demişken saat kulesinin hemen yanında ki garibanlar oturağına da hızlıca değinelim. Gecenin dert sağanağından sonra tellere dizilen masum kuşları andıran garibanlar. Bir çoğu elinde ki tütün sarması sigaralarını hayata üfürür, gözleri dört yola baksa da yürekleri nerededir bilinmez. Hayali kameramıza takılan takılana.
Sudan çıkmış balığa dönen emekliler, son denemelerini yapan evde kalmışlar, bankadan bankaya koşturan dünya malı hamalı 2000 model zenginler, şarkın taklitçi efendi tipli entelektüelleri, parasını üçkağıtçılara kaptıran hayvan sahipleri, yetmiş iki fırka İslami kesimler ve daha kimler kimler…
Herkes takılır kameramıza da bu siyasetçiler nerede. Salon siyasetçisi beyefendilerimizin proğramları yoğun; gündüz taziye, akşam düğün arada kurum ziyaretleri sonra Ankara. Ankara’nın taşına bak, gözlerimin yaşına bak. Bak bak deriz de bir türlü bakmazlar gözyaşlarımıza.
Neyse biz kamera başına geçelim tekrar. Bakalım daha kimler takılacak kameramıza.
Çoğu iki yıllık bölümlerde keyif çatmaya gelen yığınla ünicafeliler ; Bingöl’ün Elazığ olmasını hayal eden milliyetçiler ;yarım zengin, yarım sosyete, yarım entelektüel, çeyrek dindar, yarım asırlık solcular; ilk aşkı Doğruyol partisini bir türlü unutamayan 70’lik eski müteahhitler ve daha kimler kimler. Meşhur bir sözle makalemizi bitirelim
Sağcısıyla solcusuyla, fakiriyle zenginiyle, dindarı günahkarıyla; HEPİMİZ BİNGÖLLÜYÜZ.