Dörtyol’un düşkünleri

Onları sabahın ilk saatlerinde ya da akşamın geç saatlerinde Dörtyol’da görebilirsiniz… Cami etrafına sığınan güvercinler gibi Ulu Caminin etrafında dolanır dururlar. Hayatın kurallarını matematik kurallarını algılayamayan öğrenciler gibi bir türlü çözemedikleri için, hayatın kendilerini sahile vurduğu kişilerdir onlar... Dörtyol’daki curcunanın dertlerine adaptasyonu bir nebzede aldığından mıdır nedir bilinmez hep bu bölgeyi tercih ederler.

Her birinin bir hikâyesi vardır elbet… Kimi bir aşk hikâyesinin kurbanı, kimini şeytan dini mükemmel yaşama alanına sıkıştırıp aklını gasp etmiş, kimine fakirlik bastırdıkça bastırmış, en son aklına fikrine haciz koyarak Dörtyol’un çıkmaz sokaklarına kilitlemiş.

 Deli yaftası artık umurlarında değil onların... Tüm kurallardan muaftırlar; yırtık ayakkabılarıyla, kendilerine iki üç beden büyük ceketleriyle, birbirine girmiş saç ve sakallarıyla,  ani bir refleksle kahkaha atmalarıyla, trafikte geçiş üstünlükleriyle, kimine göre her gün bayram ediyorlar…

 Yok yok yanılıyorsunuz beyler; onları gecelere sorun, sigara dumanlarına sorun içlerinde kopan vaveylayı, feri gitmiş buğulu cam gibi olmuş gözleri bayramlık gözler değil sanırım, yaşadıkları her bir gün saçlarında beyaz bir kıla dönüşüyor. Bayramsa eğer onlara, anne babalarının tuttuğu bu ömürlük yas neyin nesi oluyor... Her birinin kutu kutu psikiyatri hapları vardır. Sadece acılarını dizginler bu ilaçlar!, dipsiz kuyuların derinliklerine inmelerini, avazlarının çıktığı kadar bağırmalarını önler.. Karşılığında ne aldıkları ise meçhuldür bu ilaçların…

 Hayat biz akıllılara, uyanıklara, işini bilenlere de devam ediyor, onlara da; ama bir farkla; bizim her günümüzde günahlar sevaplarımıza açık ara fark atarken , onlar yaşadıkları her güne karşılık cennetten bir asır satın alıyorlar.

Affedin bizi... Size sahip çıkamadık…

Nebi Bozaba

foto
Yazar: Nebi Bozaba
YORUM YAPIN(üye olmadan da yorum yapabilirsiniz)
Yorumla
İptal