Gazze’ye yönelik 655 gündür devam eden vahşi saldırılarda ölü sayısı için 59 bin gibi rakamlar telaffuz ediliyor; ama bazıları bu rakamın 300 bin civarında olduğunu söylüyorlar ki büyük ihtimalle bu daha doğrudur.
Yaklaşık yüzde 90’ının enkaza döndüğü, sağlık hizmetlerinin artık tamamen durduğu, açlıktan ölümlerin gitgide arttığı şehirde şehid ve yaralılarla ilgili kesin rakamları zikretmek elbette çok zordur. İşgalci teröristlerin ne kadar kişiyi alıkoyduğu, ne kadar kişinin katledilip toplu mezarlara gömüldüğüne dair de kimse bir bilgiye sahip değil.
Kassam Tugaylarının sözcüsü Ebu Ubeyde’nin İslam dünyasında özellikle yöneticilere ve alimlere yönelik sert ifadeler kullandığı son açıklamasında da durumun vahametini anlamak mümkün.
“Yirmi bir ay; dağlar gibi dimdik duran mücahitlerimizin ve direnişçilerimizin kararlılığı aziz, asil ve cömert halkımızın peygamberlere özgü sabrı ile özetlenmektedir. Yirmi bir ay boyunca işgalci gasıpların rezilliği ve utancı peşlerini bırakmadı. Kan kardeşliği, Araplık ve İslam kardeşliğini iddia edenlerin büyük çoğunluğu utanç verici bir şekilde yüzüstü bıraktı; ancak Allah’ın merhamet ettikleri bundan müstesnadır.
Ey İslam ve Arap ümmetinin liderleri, büyük partileri ve seçkinler, ey alimler! Sizler Allah'ın huzurunda bizim hasımlarımızsınız! Sizler yetim bırakılmış her çocuğun, evlatsız kalmış her annenin, yerinden edilmiş her mazlumun, yaralı ve aç her insanın hasmısınız! Boyunlarınızda sessizliğinizle yüzüstü bıraktığınız on binlerce masumun kanı var. Düşman sizin sessizliğinize güvenerek ve ihanetinizi satın alarak bu soykırımı açıkça gözlerinizin önünde işleyebildi.”
Ebu Ubeyde sert konuştu; ama hiç kimse haksız olduğu tek bir kelimeyi söyleyemez!
Aksa Tufanı süreci tüm dünya Müslümanları için tüm insanlık için sonuçları hiç de iyi gözükmeyen bir imtihan oldu.
İnsanlığın başına bela olmuş Siyonist alçaklığına karşı, işgalciliğe karşı son 30 yıldır kanı ve canı pahasına direniş sergileyenler sadece İslami Direniş hareketleridir ve HAMAS bunun motor gücü durumundadır.
Ablukaya rağmen kısıtlı imkanlarla direniş güçleri teçhiz edilmiş, küresel emperyalist sistemin tüm bileşenleri tarafından desteklenen Siyonist işgal rejimine karşı uzun soluklu bir mücadele yürütülmüştür.
Aksa Tufanı harekatı, Siyonist işgal rejiminin, işbirlikçi güçlerin ve rejimlerin desteğiyle İslami direnişi bitirme planına karşı bir ön alma hamlesiydi ve kısa sürede oluşturduğu şok ile Siyonist saflarda kargaşa ve paniğe neden olmuş, yenilmez ordu efsanesini yerle bir etmiştir.
İslami direniş güçleri, kendilerinden beklenenden fazlasını yaptılar, direndiler ve Siyonist orduya sarsıcı darbeler vurdular.
Gazze halkı da bombalamalara, enkaza dönen evlerine, kimsesiz kalmalarına rağmen Allah’a dayanmanın destansı bir örneğini ortaya koydu.
Ama 655 gündür devam eden vahşi soykırıma rağmen İslam dünyasından bir yönetici çıkıp “Gazze’ye insani koridor açacağım” demedi, diyemedi.
Ebu Ubeyde, direnişin sözcüsü olarak “Vuruşarak ölmeye” hazır olduklarını, dünyadan silah yardımı beklemediklerini defalarca söyledi. Sadece “Gazze halkını aç bırakmayın” diye feryat etti. Son yaptığı açıklamada bile “Uzun bir savaşa hazır olduklarını” haykırdı.
Ebu Ubeyde işgalci Siyonistleri iyi tanıyor ve onların da kendilerini iyi tanıdığını biliyor.
“Kalplerimiz kanıyor; çünkü bu düşmanın ne kadar korkak ne kadar zayıf ve ne kadar küçük olduğunu çok iyi biliyoruz.”
Düşman da bunun farkında ki, işgalci rejim Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir, yaptığı son açıklamada HAMAS’ın tamamen yenilmediğini kabul ederek Gazze Şeridi’nde uzun süreli bir ateşkes çağrısında bulundu.
Evet, bu savaş bitecek ve nasıl biterse bitsin sonuçta tüm İslam dünyası kaybedecek sadece Gazze’deki yiğitler kazanmış olacak!