ÇAĞDAŞ MÜLTEZİMLER KİM !


 

Önceki yazımızda Varlık Yönetim Şirketlerinin tanımı, kuruluş ve kısmen faaliyetleri ve yasal dayanaklarından bahsetmiş ve konuyla ilgili birkaç hususu izah etmiştik.

Özellikle BDDK tarafından bankalara yapılan “Bilançolarını temizleyin!” uyarısı sonrası pek çok banka geçmiş yıllarda temerrütte düşen alacaklarını varlık yönetim şirketlerine ihale ile satmaya başladılar.

Ve ‘Böyle bir yasal düzenleme elbette gereklidir; ancak eksiktir, özellikle müşteriler açısından uygulamada birçok soruna sebebiyet verir.’ Şeklinde endişelerimizi dile getirmiştik. Ayrıca şunu da söylemiştik; ‘Bankalar alacaklarını bu indirimli cazip koşulları öncelikle borçlu müşterilerine ihale/teklif etmelidir.’

Çağrımızı Rabbimizin şu ilahi emri gereği yeniliyoruz!

"Ey iman edenler, Allah'tan sakının ve eğer inanmışsanız, faizden arta kalanı bırakın." (Bakara Suresi, 278. ayet)

İşte bize, size ve herkese mutlak çözüm:

Anaparanı al faizi bırak!

Bunu yapmak çok mu zor? Hayır. Bizce olması en doğrusu budur! Bu sebeple ilgili yasanın bu şekilde yeniden düzenlenmesi gerekir.

Aksi halde şirketlerin baskılarına dayanamayan borçlular, bankalar tarafından cazip ödeme seçenekleri ile  “borç kapatma kredisi” adı altında veya başkaca kişilere başvurarak yeni bir borçlanmaya gideceklerdir. Dolayısıyla bu yasal düzenleme bu haliyle -bırakınız sadra şifa olmayı, bilakis- büyük ve altından kalkılamaz müzmin sorunlara neden olacaktır.

Yetkililer bu yanlıştan bir an önce dönmeli, yasal düzenlemeyi yaklaşık 4,5 milyon borçlu lehinde revize etmelidir. Yasal düzenleme bu haliyle sadece iki elin parmakları sayısınca yerli ve yabancı varlık yönetim şirketleri sahiplerine yaramaktadır. 4,5 milyon borçlu insan, aileleriyle birlikte düşünülürse bu Türkiye nüfusunun %12’sine tekabül eder. Kamu vicdanı yasanın revize edilmesiyle rahatlatılmalıdır.

2019 yılı sonu itibariyle yaklaşık 4,5 milyon kişi bankalara borçludur. 3 milyon kişi kredi borcundan dolayı yasal takibe alınmıştır. Bankalar şimdiye kadar 1,5 milyon müşteriden yasal takipteki alacaklarını varlık yönetim şirketlerine satmışlardır.

Tabloda görüldüğü gibi 2019 yılında 7 banka toplam 6.808,9 milyar TL değerindeki kredi alacaklarını (yaklaşık % 4 gibi çok düşük bir meblağ karşılığında) 273 milyon liraya Varlık Yönetim Şirketlerine/Modern Mültezimlere ihale usulüyle sattılar. 3 Banka ise satışlarının miktarını açıklamamıştır.

Örnek: Bankalar, 100 liralık alacağını 4 veya 5 liraya bu şirketlere satıyorlar.

Bankalar 2020 yılının ilk 3 ayı ittibariyle 28,7 milyar  lira tutarında alacaklarını v.y.ş. satmış bulunmaktadır.[1]

İltizam Sistemi, Osmanlı devlet gelirlerinin (vergilerin) bir bölümünün belli bir bedel karşılığında devlet tarafından kişilere devredilerek toplanması yöntemidir. Osmanlılarda vergiyi toplamayı üstlenen kişiye "mültezim" denirdi. Mültezimler, bir nevi müteahhitti.

İltizam sisteminin sonuçları; Vergi toplayamayan devlet bazı yerlerde otoritesini yitirmiştir. Mültezimler vergi topladıkları yerlerde halka yaptıkları baskıyla huzursuz bir ortam oluşturmuştur. Devlet süresiz verilen iltizamlarla gelir kaybına uğramıştır.
Ortaçağ Avrupa’sında ve Osmanlılar da uygulanan bu sistem keyfi ve baskılara neden olmuş, halkı canından bezdirmiştir.[2]

Varlık Yönetim Şirketlerinde yaklaşık 1500 kredi çözüm uzmanı ve hukukçunun çalışmaktadır. Bunlar kurdukları çağrı merkezleri vasıtasıyla borçluları sıkça aramakla, telefon etmekle, posta, e-posta, SMS veya sesli mesaj göndermekle borçluları rahatsız etmektedir.

 Netice olarak diyoruz ki borçluyu ezen ve aracı firmalara mecbur eden çağdaş mültezimlere izin verilmemelidir.

 

 

foto
Yazar: Hamdullah Tasalı
YORUM YAPIN(üye olmadan da yorum yapabilirsiniz)
Yorumla
İptal