Efendimiz aleyhisselamın buyurduğu üzere; “Başı Rahmet, ortası mağfiret ve sonu da cehennem azabından kurtuluş” ayı olan Rahmet ve bereket ayını uğurlarken bu kutlu ay ile alakalı muhasebe yapma zamanı sanırım geldi.
Bu ayda her kesimden, her yaştan herkes şu veya bu şekilde dersler ve ibretler almıştır. Resulullah’ aleyhisselamın; “Ramazan ayına girip çıktığı halde günahları affedilmeyenin burnu yere sürtülsün” hadisi Müslümanlar için bir yandan inzar bir yandan da tebşirdir.
İnzardır ki, “Şeytanların zincire vurulup ibadetin ayyuka çıktığı, toplumsal ve cemaatsel ibadetlerin zirve olduğu bu ayda, bir Müslüman etrafına ve çoğunluğa bakıp hala günahlarından tövbe etmemiş ise gerçekten kendine yazık etmiştir. Aslında böyle bir durumda olan biri için taziyesine gidilmelidir. Ölüm iki türlüdür, biri sadece ruhun bedenden çıkması, diğeri de iman ve amellerin kalbi ve bedeni terk etmesi ile olur. Asr-ı saadette namazı kaçıran sahabe, kardeşlerinden taziye ziyareti beklentisine girerdi. O derece hassastılar ve ibadet etmeme, edememe endişesi ve hüznüne gark olurlardı.
Bu hadisin tebşir yönü de şudur ki; Demek bağışlananların sayısı çok çok fazladır. Temennimiz ve ümidimiz odur ki; İnşaallah sahuru ve iftarıyla, tesbihi ve teravihi ile mukabele ve duasıyla Ramazan ayını dolu dolu yaşayanlar kurtulmuştur, af olunmuştur. Kadir gecesi gibi bin aydan daha faziletli geceyi görsek de görmesek de İnşaallah nasiplenmişizdir ümidindeyiz.
Rabbimizin bakara süresindeki bu ayete dikkat çekmek istiyorum; “Ramazan ayı ki, o ayda Kur’an, insanlara yol gösterici, doğru yola iletici, eğri ile doğruyu birbirinden ayırt edici olarak indirildi. İçinizden kim bu aya yetişirse onu oruçla geçirsin. Kim hasta ya da yolcu olursa tutmadığı günler sayısınca sonraki günlerde oruç tutsun. Allah sizin için kolaylık ister, zorluk istemez. Bu sayılı günleri tamamlamanızı ve size doğru yolu gösterdi diye kendisini tekbir etmenizi (ululuğunu dile getirmenizi) ister, ola ki, O’na şükredersiniz.” (Bakara185)
Bu ayetin birinci kısmı çokça konuşuldu ve konuşuluyor. Ama biz burada, bu ayetin ikinci kısmını özellikle inceleyelim; “…Allah sizin için kolaylık ister zorluk istemez. Bu sayılı günleri tamamlamanızı ve size doğru yolu gösterdi diye kendisini tekbir etmenizi (ululuğunu dile getirmenizi) ister, ola ki, O’na şükredersiniz.”
Ramazan ayına hikmet gözlüğünü takmadan baktığımızda hiç kolay bir ay ve ibadet olarak görülmez değil mi?
Sabah namazından akşam namazına kadar bir şey yiyip içmeyeceğiz. Allah’ın tüm helallerini, haramlarını, şüpheli şeyleri, mubah olanları, caiz olanları ama hepsini terk edeceğiz. Günlük beş vakit namaza haricinde lain şeytanın çokça erteletip ağırlaştırdığı yatsı namazına ek olarak 20 rekât da teravih namazı eklenecek. Günlük bir, üç sayfa veya bir hizb Kuran okuyorsak bu yirmi sayfaya çıkacak. Gezi ve seyahatlerimiz, piknik programlarımız, gün içi misafirliklerimiz hepsi rafa kaldırılacak. Canımızın istediği bir nimeti erteleyip iftar ve sahur arasına sıkıştıracağız. Sanırım şeytanın verdiği bazı vesveseleri sıralamamız bu kadar yeterli. Bu saydıklarım hikmetten yoksun veya imanı zayıf olanlar için pek cazip değil. Amma…
“….Allah sizin için kolaylık ister, zorluk istemez, bu sayılı günleri tamamlamanızı ve size doğru yolu gösterdi diye kendisini tekbir etmenizi ister, ola ki ona şükredesiniz.”
Şimdi kolaylık bunu neresinde diye soran şeytan ve nefsimize şunu diyeceğiz; Öncelikle haşa Allah kullarına zulmetmez, onların kötülüğünü istemez, kullarının iyiliğini ister, bağışlamak ve mükâfatlandırmak ister. Sayılı günlerdir, sürekli bu tempoda ibadet etmek yok. Ramazan ayıyla Allah bize olan rahmetini gösteriyor. Normal günlük farz ibadetlerin ne kadar az ve yapılabilir olduğunu gösteriyor aynı zamanda. Cömertliğini gösteriyor, nimetin kendisi tarafından verildiğini hatırlatıyor. Eğer öyle olmasaydı bizlere hakla batılı ayırt edecek seçim yapabilecek iradeyi vermezdi. Öyle olsaydı bebekler ve akli melekeleri yerinde olmayan her kişi direk cehenneme giderdi. Nasıl ki bir sporda veya kurumda antrenman veya tatbikatları varsa ve sonrasında o tatbikatlar ve sporlar sonrasında o kişiler veya sporcular işlerine veya maçlarına daha bir konsantre oluyorlar ve tecrübe kazanıyorlarsa, Ramazan ayında da yoğun tempoda yaptıkları ibadetler ile yıl boyu rutin olarak yapacakları ibadetlere ısınıyor ve hazırlanıyorlar. Antrenman yorucudur, tatbikat yorucu ve yoğundur ama günü birlik işler her zaman hafiftir. Ramazan ayı maddi cihetiyle yani bu yönüyle bir alıştırma bir ibadete adaptasyon surecidir. Lakin manevi yönüyle bir hayır panayırı, bir sevap fuarı ve bir fırsat kapısıdır. Bir ayda bir ömrün kurtulması veya bir gece de bir ömrün kurtulması gibi rahmet dolu bir bahardır.
Ramazanda oruçlarımız bir tekbirdir, namazlarımız bir tekbirdir, okuduğumuz kuranlarımız, verdiğimiz zekât ve fitrelerimiz bir tekbirdir, sahur ve iftarlarımız bir tekbirdir. Hâsılı; bir mümin tüm eylemlerinde Allah’ın yüceliğini zikreder ve ona şükreder. Zira Allah’ın yüceliğine ibadetleri ile şahitlik edeni, Allah katında yüceltecektir.
Aslında şunu demek istiyoruz; Hepimiz Ramazan ayıyla beraber iç dünyamızda bir hasbihal etmeliyiz. Günde 5 vakit haricinde 20 rekât ek namaz kılan için 5 vakit namaz daha kolay gelir. Günde 3 öğün yemek yiyen ve ben öğle yemeği yemesem dayanamam, bu işi yapamam diyenlere Ramazan ayı yapabilirsin diyor. Ben sigara kullanmasam dayanamam diyenler Ramazan ayı dayanırsın diyor. Ben muhtaçların fakirlerin halini nereden bileceğim, nimetin kıymeti nedir diye sorana Ramazan ayı aç kal anlarsın diyecek. Ben sabah namazına kalmamam diyen nefse Ramazan ayı sahur yemeği ile kalkabileceğini söyler. Ben günde 1 sayfa Kuran nasıl okurum zordur diyene Ramazan ayı günde 20 sayfa okutarak isterse okursun diyecek. Ben bu harama alışmışım terk edemem diyene Ramazan ayı helali teklettirerek diyecek ki; Senin iraden nefsinden üstündür bak helali bile terk edebildin diyecek.
Yanı kısaca Ramazan ayında vazgeçemediğimiz alışkanlıklarımızdan vazgeçme fırsatı bulmuş olacağız. Ramazan ayı bu yönüyle de iman ve iradenin neler yapabileceğinin göstergesi ve iradenin nefse üstünlüğünün ispatıdır.
İman ve ibadetin bütünselliğinin olduğu bu rahmet ayında kazanımlarımızı hayatımızın tamamına yaydığımızda emin olalım ki çok şey değişecek ve hidayet üzere sabit kalma noktasında gayret etmiş olacağız. Rabbim Ramazan ayında kazandığımız haseneleri yarınlarımıza ayna eylesin, yollarımızdaki işaretler ve ışıklar eylesin. Bizi arınma ayından arınanlar olarak çıkanlardan eylesin. Kim bilir belki bir dahaki Ramazan ayını görmek bizlere nasip olmaz. Nice hayırlı Ramazanlarda buluşmak temennisi ile cümleten hayırlı bayramlar…
Ömer Aşkın/Bingöl Basın