Müslüman ve Medyacılık

Alemlerin Rabbi, bizleri yoktan var edip türlü türlü nimetlerle nimetlendiren Allah’a hamd olsun. Kahhar sıfatıyla kendisine itaat etmeyen, asileri ve zalimleri kahreden, Tevvab ve Settar sıfatıyla, hataları örtüp, tövbe ve istiğfarla kendisine yönelen Salih kullarına merhamet eden, rahman ve rahim sıfatının muhatabı olan Allah’a hamd olsun.

Salât ve selam, Allah’tan aldığı vahyi insanlığın kurtuluşu için aktaran, tebliğ önderi, güzel ahlak örneği olan, hidayet rehberimiz olup, yaşantısıyla müminlere örnek olan, canımız cananımız Hz. Muhammed (sav)’in üzerine olsun.

Selam, kıyamete kadar Allah katında kabul görülen İslam davasının takipçilerine ve Allah’ın taraftarlarının üzerine olsun. Selam olsun Allah için yaşayan, Allah için gayret eden, Allah için konuşan, Allah için yazan, Allah için okuyan ve vaktini Allah’ın dinine yardım etmekte cömert olan doğru sözlü Müslümanlara. Selam olsun Hidayete tabi olanlara.

Bir Müslüman, hayatının her alanında, her türlü düşünce, eylem ve söylemlerinde hesap şuuru ile hareket etmelidir. Bu, iş olur, okul olur, özel hayat olur hasılı her zaman ve her an kendisini görüp ve işiten bir yaratıcısının olduğunu asla unutmamalıdır.

Başta belirtelim ki tüm medya mensuplarının aşağıdaki ayeti kerimeyi kendisine şiar edinmesi gerekiyor.

“Ey iman edenler! Eğer fasıkın biri size bir haber getirirse, onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa sataşırsınız da sonra yaptığınızdan pişman olursunuz. (Hucurat 6)

Direk konuya girmeden önce birkaç hususu hatırlatmak istiyoruz. Yaşadığımız şu asırda insanlık asıl kulluk vazifesinden uzaklaşmış, nefis ve şeytanın telkinleriyle hayatını yaşama fonksiyonuna geçmiştir. Amaçlar ve endişeler tamamen dünyevi olmuş ve ne yazık ki duyarlı Müslüman kardeşlerimiz de bu akıma kapılmış ve bir gaflet havası hâkim olmuştur. Şeytan ve avaneleri tüm hızıyla faaliyet göstermekte ve insanlığı delalete sürüklemekte azami bir gayret sarf etmektedir.  Hal bu iken, insanlık uyumakta kendini beşerî ideoloji ve akımlara kaptırmakta, adeta şeytanın ve dostlarının çalışmalarını alkışlamaktadırlar. Kulluk bilinci unutulmakta, Allah’ın nimetleri hafife alınmakta, tefekkürler rafa kaldırılıp yerine tesadüfî bir zihniyet yerleşmektedir. Resulullah aleyhisselama olan sevgi duyguları, yerini kine bırakmaktadır. Çoğu çevrelerce İslam gericilik, Peygamber kavramı sadece bir terim veya bir kısım insanların Rehberi olarak algılanmakta… Toplumun hayâ duyguları medeniyet ve özgürlük maskesi altında olabildiğince yok edilmekte ve tek dişli medeni canavarlar tarafından yerine oryantal ve seküler bir toplum inşa edilmektedir. Müslümanların dertleri ve sorunları sadece basında çok kısa bir haber olarak geçmekte, hatta kimi zaman haber bile yapılmamaktadır. Müslümanlara yapılan zulümler güvenlik tedbirleri olarak görülmekte ve Müslümanlara dünyanın birçok yerinde terörist muamelesi yapılmaktadır. Bu ve bunun gibi daha birçok sorunun var olduğunu sizlerde pekâlâ bilmektesiniz. Bütün bu olumsuzlukların baş aktörü sesli, yazılı ve görsel basındır. Bütün bu oyunlar zalimler ve İslam düşmanları tarafından senaryo edilip vizyona koyulmakta ve zihinler bulandırılmaktadır.  Söz konusu şer odakların nihai hedefleri aile kurumu olmakla beraber, özellikle gençliği hedef alan bu akımlar ne yazık ki gayretli çalışmalar sonucu amaçlarında mesafe kat etmişlerdir.

Hemen hemen her işyerinde veya birçok evde TV, internet, telefon, radyo gazete vs. sanal basın gibi basın yayın araçları mevcuttur. Madem bu yol insanlara ulaşmanın kısa ve etkili yoludur. Madem hatip bu yolla muhatabı etkiliyor, bir Müslüman’ın da kendi davasını anlatmak için tüm imkânları sarf etmeli ve her olanda mücadelesini vermeli ve davasını (hak davasını) Allah’ın rızası için anlatmalı ve hidayete susayan insanlara aktarmalıdır.

Müslümanlar yıllardır hayra çağıran bir yayın aracını hasretini çekmektedir. Eskiden zorluklarla kurulmuş ancak günümüzde faal olan, sözüm ona sözde “İslami basın yayın” organları ki birçoğu kapandı veya ayarları bozuldu. Bunlar, Müslümanların omuzlarına basarak yükselmiş fakat onlar da kendini kirlilik ve çirkeflikten muhafaza edememişlerdir. Müslümanların bu hayalleri hep kursaklarında kalmış ve kötünün iyisi seçimini yapmış ve neticede de kendilerini “İslamofobi” düşüncesine karşılık “ılımlı İslam” denilen bir cenderenin içinde bulmuşlardır. Müslümanlar olarak elimizdeki bu nimetin kıymetini bilmemiz gerektiği gibi, nimete şükürsüzlüğün nimetin yok olması demek olduğunu da bilmemiz gerekir. Bilinmelidir ki elde olan basın yayın nimeti amacının dışında kullanıldığında, bu nimet musibete dönüşecektir.

İslam tarihinde sözün ve davetin önemini tartışılmazdır. Bu konuda bir söz vardır; ”Gerçek çizmelerini giyerken batıl dünyayı dolaşıyor” diye. Hakkın sesi ve doğru sözü olmaya aday olmalıyız ve konuda harekete geçmeliyiz. Bu anlamda geç de olsa, geç kaldığımızın farkına varmalıyız.  İnanınız ki insanlık eminliğe, dürüstlüğe, adalete ve hakikate gerçekten muhtaçtırlar. Bu güne kadar söz konusu iletişim araçlarında sadece ekranlarda iki yüzlülük ve menfaat boy göstermiş ve tatlı seslerin ardından nice karanlık yüzler gizlenmiş, kalemlerden yalan ve ihanet damlamış yalan yanlış haberlerle nice provakatif olaylar olmuş, nice canlar yanıp, nice analar ağlamıştır. Ve bu yollarla nice Müslüman delalete sürüklenmiştir. Bunun müsebbibi birinci dereceden failleri olduğu gibi ikinci derece de ne yazık ki bilen yaşayan ama bildiği güzellikleri insanlığa aktarmayan Müslümanlardır, bu konuda söz sahibi olan, etki ve tepki sahibi olup da sesini kısan dilsiz şeytan rolündeki medya olmuştur.  Herkes bu konuda ne yapabilirim endişesi taşımalı, Allah için elini taşın altına sokmalı ve her türlü fedakârlığı göstermelidir. Bu bir sorumluluk ve kulluk bilincinin gereğidir diye düşünmelidir. Allah’ın; “onların silahlarıyla silahlanın” ayetini kendimize şiar edip küfrün girdiği alanlardaki zaaflarımızı gidermede elimizden gelen gayreti sarf etmeli ve bu yolda maddi ve manevi sorumluluklarımızdan taviz vermemeliyiz. Söz konusu basın yayın olunca konunun uzamaması için bu bölüme bir nokta koyup ikinci bir hususu da dile getirmeye çalışacağız inşallah.

Bu iş bazen zor, bazen tehlikeli, bazen keyif verici, bazen ürkütücü, bazen de sabır gerektiren bir iştir. Zorluğu istikrar, sabır, bilgi birikim, muhataplarla diyalog gibi birtakım sorumluluklardır. Tabi bazı sorumlulukları da yok değil. Örneğin konuşurken, yazarken ne konuştuğunu ve ne yazdığını bilmek gerekir. ‘Söz ağızdayken kölendir, ağızdan çıktıktan sonra sen onun kölesi olursun’ ki burası çok önemli. Sivri sözlerin incitmemesi için pamuğa sarılıp sarf edilmesi gerekirken yumuşak sözler kişileri gevşetmeyecek türden olması gerekiyor. Toplumu okuyan ancak toplumu anlar. Toplumdan bir fert olmayanlar, toplumun sorunlarına eğilemez.

Rabbim basın yayın organlarında çalışan tüm meslektaşlarımın yar ve yardımcısı olsun. Onları hakkın sesi olma yolunda doğru, ilkeli ve dürüst yayınlar yapanlardan kılsın. Gayretlerini arttırsın, ihlâslı kılsın ve bu yolda mahcup etmesin.

Son olarak şunu unutmayalım ki: “talip olunan değer ne kadar büyükse, tabi tutulan imtihan da o kadar büyüktür. Rabbim elimizden tutup ayaklarımızı hak yolda sabit tutsun. Bizleri kazananlardan eylesin. Unutmayalım zemin kaygan. Azığımızı kuşanalım. Azığımız ise Allah korkusu, İhlâs, ihlâs ve yine İhlâstır. Rabbul âlemin Müslümanlardan razı olsun. Allah bizi dünyada da ahrette de kalbimizi pak, yüzümüzü ak eylesin. Bizi doğru sözlü, güvenilir kullarından eylesin. Son olarak ilahi Kelama kulak verecek olursak: “sizden iyiliği emredip kötülükten men eden bir topluluk bulunsun işte kurtuluşa erecek olanlarda onlardır.”

“Görmedin mi Allah nasıl bir misal getirdi: Güzel bir sözü, kökü (yerde) sabit, dalları gökte olan güzel bir ağaca (benzetti). (O ağaç), Rabbinin izniyle her zaman yemişini verir. Öğüt alsınlar diye Allah insanlara misaller getirir.

Kötü bir sözün misali, gövdesi yerden koparılmış, o yüzden ayakta durma imkânı olmayan (kötü) bir ağaca benzer.”  (İbrahim: 14/ 24-26)

Dualarımızın sonu Allah’a hamdır.  Selametle…

Ömer Aşkın

foto
Yazar: Ömer Aşkın
YORUM YAPIN(üye olmadan da yorum yapabilirsiniz)
Yorumla
İptal