2020 BİTTİ VAR MI BİR DEĞİŞİKLİK?


Bismillah…

“Çaresiz biz sizi biraz korku, biraz açlık, biraz da mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltme ile imtihan edeceğiz. Müjdele o sabredenleri!” (Bakara/155)

 Çokça duyduk, söyledik ve söylendi; bu musibetli yıl ne zaman bitecek, ah şu 2020 bir bitseydi, 2020’de bir gün rahat yüzü görmedik. El hak kısmen öyleydi 2020…

Sonda söyleyeceğimiz sözümüzü başta söyleyelim; Kim bilir bu belki en güzel günlerimizdir deyip konuya girelim.

“Ve onları yeryüzünde birçok ümmetlere ayırdık. İçlerinde iyi olanları da vardı, olmayanları da. Onları biz, bazan nimetlerle, bazen da musibetlerle imtihana çektik. Sonunda belki hakka dönerler diye.” (Araf 186)

Okuduğumuz ayeti kerimede de görüldüğü gibi iyiler de kötüler de imtihan olur. İyilere de musibet isabet eder, kötülere de. Yaşadığımız asır maalesef ahir zaman ve zulüm asrıdır. Güçlülerin güçsüzleri ezdiği, zulüm ve talan etiği, ahlak ve kültürün, ailenin, insanlığın, toprakların, zihinlerin, fikirlerin ve düşüncelerin işgal edildiği bir asırdayız. Büyüklerin hürmet görmediği, küçüklerin şefkat görmediği, yaşlılara merhamet edilmediği, namusların talan edildiği, insan haklarının hiçe sayıldığı bir zamanda yaşıyoruz. İman etmişiz ki imtihan sürekli ve herkes içindir. Biri biter diğeri başlar, hastalık biter fakirlik başlar, fakirlik biter zenginlik imtihanı başlar, zenginlik biter bela ve musibetler başlar, musibetler biter evlatlarla imtihan başlar, o biter eşle imtihan başlar, o biter annen baban yanında yaşlanır onunla imtihanın başlar. Derken gece ve gündüzün birbirini takip ettiği gibi bir imtihan diğer bir imtihanı takip eder ve imtihan aksiyonu hiç bitmez. Hayat akar gider böylelikle. Bu akıntıda kazananlar ise sabır ve şükür arası ince bir çizgide yol alır. Sabırsızlık ve şükürsüzlük gösterenler ise her iki durumda da imtihan kaybeder. Rabbim bizleri kazananlardan eylesin. Bela ve musibetlere karşı sabretmek ile günahlarımıza kefaret olacağını unutmamalıyız.

2020 için musibet yılı diyenle 2021’de acaba neleri değiştirdi hayatlarında. Yıllar rakamsal olarak da olsa değişti, peki biz değiştik mi?

2020 yılındaki cürümlerimize tövbe ettik mi?

Mazlumları gözetme konusunda bir adım attık mı?

Zekât, infak ve sadakalarımızı veriyor muyuz?

Günahlarımıza tövbe ettik mi?

Zulmedenler zulümlerinden döndü mü?

Kim bilir belki de yağan yağışlar Allah’ı zikreden nebatat ve hayvanlar hürmetinedir. Zira insanoğlu haddi aştı. Kula kulluk zirve yaptı. Yapay zekâlar, insan yaratma cüreti, sözüm ona doğa olaylarına yön verme hamleleri, insan, hayvan ve nebatatın genetiği ile oynama cürümleri, aile içi şiddet, faiz, içki, kumar, taciz, tecavüz, hırsızlık, dolandırıcılık,  rüşvet, insan kaçakçılığı ve daha saymaktan aciz kalacağımız yığınla kötülük almış başını gidiyor. Nereye bu gidiş?

Bir taraftan doymak bilmeyen nefis tatmin etmek için canhıraş çalışan grup, diğer taraftan bir öğün karnını doyurmak için çabalayan gariban insanlar. Açlıktan ölen insanların olduğu bir dünyada Tv’lerde yemek yapma ve yemek yeme yarışmalarının olduğu bir zamandayız. Bir taraftan doğalgazın ısısını ayarını beğenmeyip yükselten, öte taraftan çadırda seller altında hayatta kalma mücadelesi verenlerin olduğu mültecilerin perişan olduğu bir dünyadayız. Devleti ali menfaatleri için halklarına kıyan zalim idarecilerin dünyasında mazlumların dua ve bedduaları altında rahat yaşamak olur mu? Bu rahatlık bize kalır mı? Covit 19 virüsü Allah’ın ordusu değil midir? Gözümüzde çokça büyüttüğümüz ABD ve diğer emperyalist ülkeler ve tüm zalimler nasıl dize geldi görmedik mi?

Bizim Rabbimiz hepsinden daha büyüktür. Zira sözüm ona Tıp dünyası da haddini aşmıştı. Tedaviyi kendinden biliyorlardı. 

Biraz da isyanlardan bahsedelim;

Müslümanların sıkça bilerek ya da bilmeyerek şeytanın vesveselerine kapılması onları isyana sürükler lakin bunu fark etmiyorlar. Bir şüphe isyan zakkumu yeşertir. Müslüman şunu diyor; “Allah neden kâfire hep kâfire veriyor, onları refah içinde yaşatıyor da biz hep sıkıntıdayız diye?” Masum bir cümle gibi duruyor lakin bu bir isyan tohumudur. Bunu dillendirmek sulamak ve filizlendirmektir. Neticede zakkum meyvesi verir ki sonu hüsrandır. Resulullah aleyhisselam buyuruyor; “Dünyanın Allah katında sinek kanadı kadar değeri olsaydı, kâfire bir yudum su içirmezdi.” Bu dünyada Allah kâfire verir, ta ki ahirette bir payı kalmasın. Bir makalede imtihanla ilgili güzel bir misale denk gelmiştim sizlerle paylaşmak isterim. Denilmişti ki; “Kasapta neden köpek kesilmiyor da koyun kesiliyor? Kasapta köpeğin kesilmemesi köpeğin necis olmasındandır, koyundan daha iyi ve değerli olmasından değil. Koyunun kesilmesi ise helalliği ve lezzetindendir. Köpek koyundan daha değerli değildir.” Sanırım mu misal meramın anlaşılması için yeterlidir.  

Bir soru? Bu soru bizim kaderimize yön verecek!

Sorumuz Şu; Zamanın insanları mıyız yoksa her zaman Allah’ın kulları mıyız?!!!

Zamana göre şekil almamalı insan. Zamanı şekillendirmeli. Etkileyen olmalı ahlakı ile, etkilenen değil. Hayatın merkezinde Allah, terazi Kuran ve sünnet olmalı nefis ve insanlar değil. “Herkes öyle yapıyor, ben yine kimine göre iyiyim, çok şükür şu şu günahım yok ya, baksanıza millet neler yapıyor, benim kalbim temiz” diye başlayan cümlelerle helak olacağız farkında değiliz.

İnsanlar, imtihandan geçirilmeden, sadece “İman ettik” demeleriyle bırakılıvereceklerini mi sandılar? (Ankebut 2)

İbnu Ömer (ra)anlatıyor: “(Bir gün) Resülullah aleyhissalatu vesselam yanımıza gelip şöyle buyurdular: “Ey muhacirler! Beş şey vardır, onlarla imtihan olacağınız zaman (artık cemiyette hiçbir hayır kalmamıştır. Onların siz hayatta iken zuhurundan Allah’a sığınırım. (Bu beş şey şunlardır:

 l) Zina: Bir millette zina ortaya çıkar ve aIenî işlenecek bir hale gelirse, mutlaka o millette tâun hastalığı yaygınlaşır ve onlardan önce gelip geçmiş milletlerde görülmeyen hastalıklar yayılır.

 2) Ölçü-tartıda hile: Ölçü ve tartıyı eksik yapan her millet mutlaka kıtlık, geçim sıkıntısı ve sultanın zulmüne uğrar.

3) Zekât vermemek: Hangi millet mallarının zekâtını vermezse mutlaka gökten yağmur kesilir. Hayvanlar da olmasaydı tek damla yağmur düşmezdi.

4) Ahdin bozulması: Hangi millet Allah ve Resulünün ahdini (yani düşmanla yaptığı anlaşmayı) bozarsa, Allah Teâlâ hazretleri o millete, kendilerinden olmayan bir düşmanı musallat eder ve ellerindeki servetlerin bir kısmını onlar alır.

5) Kitabullahla hükmetmeyi terk: Hangi milletin imamları Kitabullahla ameli terk ederek Allah’ın indirdiği hükümlerden işlerine gelenleri seçerlerse, Allah onları kendi aralarında savaştırır.”

Hazreti Ömer ve Hazreti Ebu Hüreyre (ra) anlatıyorlar: “Resülullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Kim bir belaya uğrayanı görünce şu duayı okursa: “Seni imtihan ettiği şeyde bana âfiyet veren ve birçok yarattığından beni üstün kılan Allah’a hamdolsun!” Artık yaşadığı müddetçe, bu bela ne olursa olsun ona maruz kalmaktan muaf kılınır.”

Allah bizleri her şart ve ortamda kendisine yönelen muhsin ve muhlis kullarından eylesin. Bizi muttaki kullarından eylesin.

Ömer Aşkın

foto
Yazar: Ömer Aşkın
YORUM YAPIN(üye olmadan da yorum yapabilirsiniz)
Yorumla
İptal