İnsan fıtratında zorunluluğa ve yasaklara karşı bir antipatisi ve karşıtlığı vardır. ‘Zorunlu askerlik’, ‘zorunlu eğitim’ gibi…
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından zorunluluklar listesine ‘Zorunlu Eğitim’ kuralının da eklenmesi ile zorunluluklar listesi uzamaya devam ediyor. 2023-2024 Eğitim Öğretim döneminde alınan son kararla, zorunlu eğitim kuralı pekiştirilmek istenmiş ve açık öğretim liselerine geçişlerin önü alınmak istenmiştir. Çocuklarını kızlı erkekli ortamlarda gerek manevi duygulardan ötürü gerekse de eğitimden verim alma adına karma eğitime karşı olan ebeveyn ve çocukları bu durumdan pek de hoşnut değil. Madem özgürlüklerden bahsediliyor bırakın kim nasıl bir ortamda eğitim alacağına kendisi karar versin. İsteyen karma eğitimli okulları tercih etsin isteyen erkek ve kız öğrencilerin ayrı olduğu okulu tercih etsin. Madem eğitim hakkı var ve madem zorunlu neden saygı duyulmuyor?
Bugün sözde kendilerine rol model aldıkları Avrupa toplumlarında onlarca hatta yüzlerce kız ve erkeğin ayrı sınıflarda okudukları sınıflar hatta okullar ve üniversiteler var. Bakanlık eğitimde kalite ve verimliliği yakalamak istiyorsa eğitim yuvalarını daha modern ve daha kaliteli hale getirmelidir. Yüzyıldır ülkeye giydirilen deli gömleğini çıkarma vakti gelmiştir. Yıl olmuş 2023 hala cinsiyet ayrımı tartışması yapılıyor. Cinsiyet siyasetinden vazgeçilmelidir. Millet aya giderken biz hala eğitimde karma veya ayrı konularını tartışıyoruz. Bırakın kim neyi tercih ediyorsa öyle yaşasın. Kamu kurumlarının ezici çoğunluğunda yapılan bazı saçma uygulamalar yerini daha akılcı kurallara bırakmalıdır. Şimdi burada bazıları yazıyı lastik gibi çekip ‘işte kızların okumasına karşı çıkan felankesler’ diye salya sümük konuşacaklardır. Konuşsunlar bakalım, ağzı olanın konuştuğu ülkemizde eğitimin E’sinden zerre nasibini almayanlara göre şekil alacak değiliz elbet. Çocuklarımız bizimdir ve onların bir iradesi vardır. Çocuklarımız hiçbir kurumun değildir. Ve iradelerine ipotek konulamaz. Ülkemizde eğitim kalitesini yükseltecek adımların atılmasının zamanı gelmiş geçiyor da. Mesela, okullarda neden tüm öğrencilerde tablet yok? Okullarda okutulan ders kitapları neden yetersiz ve kaynak kitaplara yönlendiriliyor öğrenciler. Eğitim Öğretim kitapları kaynak kitaplara ihtiyaç duyulmaksızın hazırlanamaz mı? İlla ki olacaksa da kaynak kitaptan ziyade sadece soru bankası neden yeterli olmasın ki?
Türkiye’de özellikle Milli Eğitim başta olmak üzere her yeni gelen bakan sistemi sil baştan yapıyor. Kurallar değişiyor, yarım kalan işler yığın oluyor ve yeni başlattıkları işleri ki onu da 4 yıl yatıp seçim yatırımı için seçimlere ramak kala başlattıkları için yetiştiremedikleri işler yarım kalıyor, seçimi kaybedince de yerine başkası geliyor ve bu kısır döngü uzun yıllar devam ediyor. Hâsılı kelam, yarım işler ülkesine dönen ülkede işler bitmek bilmiyor. Yazık, verilen emeğe ve yıllara yazık. Uzun yıllar okul okuyan insanlar mesleklerinde pek de mahir olsalar bile ya KPSS ya da mülakata takılıp sonra da balık gibi ortada kalıyor şu hayat denizinde. Bırakın da isteyen meslek öğrensin, isteyen farklı ilimlerde kendini geliştirsin. At gözlüğü ile bakmaktan vazgeçilmelidir.
Eğitimde sistemin oturtulması hayati bir durumdur. Bunu eğitimciler pek ala bilir. Çok konuşulan Avrupa ülkelerindeki sistem tam takır işliyor. Ne yeni seçilen ne de yeni atanan kendi kurallarını uygulamıyor ve uygulayamıyor. Oturtulmuş sistemde sadece iş yapılıyor. Filim çevrilmiyor!
Bir başka konu da ‘Zorunlu Askerlik’ konusu; Soruyorum; Vatan millet Sakarya nutukları atanların kaçı veya kaçının çocuğu güle oynaya askere gidiyor. Eminiz ve biliyoruz ki ezici çoğunluğu ya bedelli askerlik yapıyor ya da deniz kenarında denizci olarak laylaylom askerlik. Var mı ötesi? Askerliğin gönüllü olması daha mantıklı ve daha vatansever bir duruş olmaz mıydı? Neden bedelli askerlik var da açık öğretim lisesi olmasın? Açık öğretim lisesi var evet ama zorlaştırıldı. İki yıl sınıf tekrarı veya Diyanete bağlı herhangi bir kursta yatılı olduğuna dair kayıt belgesi isteniyor. Ne kadar saçma değil mi? Ülkede sadece diyanet mi çocukları yetiştiriyor. Bu durum medrese kültürüne vurulan bir darbedir. Medrese eğitimi almak isteyenlerin çoğaldığı günümüzde, bu hamle ile İslami ilimlerin okutulmasının önü alınmak istenmektedir. Bu oyuna gelinmemelidir. Birileri eğitime balans ayarı vermeye çalışıyor dikkat etmek lazım. Bu tutumlar ve kararlar ülkedeki eğitim çıtasını yükseltmez aksine geriye götürür.
Hâsılı kelam, zorunlu kelimesine karşı alerjimiz vardır. Bırakalım da herkes ülkesini, vatanını veya okulunu gönüllü sevsin. Gönüllü sevsin ki sevgisi perçinleşsin. Kimse köprüden geçene kadar birbirine dayı demesin. Köprünün sonunda aslında kimin yeğeni olduğu acı gerçeği ile karşılaşmasın.
Vatani görevde dahi para ile zorunluluk kalkıyorsa eğitimde de zorunluluk olmasın. Merak etmeyin kimse cahil kalmaz. Kimse okumasın demiyoruz. Elbette herkes okusun ancak insan hakları çerçevesinde, değerler eğitimi temelinde okusun. Tabi değerlerini gözeten değerliler için. Bakanlığa sesleniyorum; Eğitim şart ve bunun şartlarını ideolojik saplantılarla değil insani ve İslami değerler ve ahlaki temeller üzerine bina etmelisiniz. Kararınızı gözden geçirin. Hassas kumaşlar çuvaldızla dikilmez!
Ömer AŞKIN