H.z Peygamberi anlama

Bizleri yoktan var edip varlığından haberdar eden Allah’a hamd olsun. Her iki cihanın güneşi Muhammed (as)’a, aline ve ashabına salat ve selam olsun. Selam, Muhammed (as)’ı anlayıp sünnetini yaşayanlara ve kıyamete kadar kutlu İslam davasının takipçilerine ve de davetçilerinin üzerine olsun.

Direk konuya girecek olursak doğrusu içerisinde bulunduğumuz hal pek de iç açıcı değil. Ancak ümidimiz bir kenarda hep diri dursun. Zira ümit var olmak Müslümanın özelliğidir. Gayrısı Allah muhafaza; Yüce Allah’ın “ümitsizliğin kâfirlerin özelliği” olduğunu beyan eden ayetin muhatabı oluruz. (bkz. Yusuf 187)

İnsanoğlunun fıtratında mükemmel olma eğilimi vardır. Eksikliklerden münezzeh olan Yüce Rabbimiz yarattığı insanın fıtratına temizliği, doğruluğu ve istikameti de beraberinde bahşetmiştir. Ancak insan zamanla nefis ve şeytana uyarak bu fıtratını bozmuş ve hidayet yolundan sapmıştır.  Bu durum ayeti kerimede şöyle açıklanmıştır. Tin suresinde geçen ayetlerde; “Biz insanı en güzel surette yarattık, sonra onu aşağıların aşağısı kıldık”(tin suresi 4,5)

İnsanlık, izim ve ideolojiler kıskacında boğulmuş, âdete bir çıkış yolu aramaktadır. Vahiyden uzak geliştirilen her teori, yürütülen her fikir, çözüm ve öneriler insanlığı içerisinde bulunduğu karanlıktan kurtaramamış, aksine daha zifiri dehlizlere sürüklemiştir. İslam dışı tüm çabaların beyhude olduğu ayan beyan olarak ortada olduğu şu asrımızda Yüce yaratıcımız olan Allah’ı hayatımızın merkezine alıp, Kuran ve Sünnete daha sıkı sarılmalı ve iman doğrultusunda hareket etmeliyiz. Tarih boyunca Efendimiz (as)’ı anlayıp ona tabi olanlar ve sünnetini ihya edenler hayatın her alanında başarı sağlamış ve bahtiyar olmuşlardır. Bu doğrultuda hareket eden alimler halk arasında kıymet ve değer görmüş, idareciler halkları tarafından sevilmiş, Onu(sav) örnek alan aile reisleri huzur bulmuş, tüccarlar kazancında bereket bulmuş, savaş meydanlarında ki ölçülerini baz alan mücahitler cihadın faziletini elde etmiş,  nice kahramanlık ve zaferlere imza atmışlardır. Hayatının her anı ve alanı insanlık için örnek olan Muhammed (as)’ı çok iyi okumalı ve siyer ilmini iliklerimize kadar işlemeliyiz. Resulullah (as)’ın öğretilerinden uzak duranlar veya Ona(sav) savaş açanlar tarihin çöplüğünde bocalamış, her zaman kaybetmiştir ve kaybetmeye mahkûm olacaklardır.

Resulullah(as)’ı anlamak ve Sünnetini yaşamak için öncelikle bilgiyi kaynağından öğrenmek lazım.  Bir su nasıl ki kaynağından içildiğinde sağlıklı, saf ve leziz oluyor ise aynı şekilde Kuran ve Sünnet de kaynağından öğrenildiğinde o derece halis muhlis olur. Kendi nefis ve ihtiraslarını ilme katıp halka yayan sözüm ona bir kısım “âlimler” ya da ilim sahibi olmayan müslümanlar; ilmi “az bir pahaya” satarak halkı yanlış yönlendirmekte ve bu da halkın İslam’a ve Resulullah(as)’ a olan yakınlık ve bağlılığını zedelemektedir. Hâlbuki muttaki âlimlerden ilim öğrenmek ve onlardan faydalanmak daha isabetlidir. Zira Efendimiz buyuruyor ki; ”İnsanlar helak oldu, âlimler müstesna. Âlimler de helak oldu, ilmiyle amel edenler müstesna. Amel edenlerde helak oldu ihlaslı olanlar müstesna…” Dolayısıyla ihlaslı ve muttaki âlimlerden dini öğrenmeliyiz. Yani su kaynağından içilir, İslam da Kaynağından öğrenilir. Yani Resulullah(as)’ın bize bıraktığı o iki güzel emanet; Kuran ve Sünnet.

Resulullah(as)ı anlamayan onun sünnetini yaşayamaz. Birini tanıyamazsanız onu taklit dahi edemezsiniz. Birini sevmek için onu tanımak lazım. Birinin yaşantısını kendi yaşantınızda uyarlamak istiyorsanız onun yaşantısının tamamını bilmeniz lazım. Yaratıcımıza daha yakın olabilmek için örnek alınması gereken kişi yine yaratıcımızın bize örnek olarak sunduğu kişidir. Yani Muhammed (as)’dır. Bu durum Ahzab suresi 21. Ayeti kerimede şöyle açıklanmıştır; “Andolsun ki, Allah'ın elçisinde sizin için, Allah'a ve ahiret gününe kavuşmaya inanan ve Allah'ı çok anan kimseler için en güzel bir örnek yaşam vardır.”

Allah Resulünün Sünnetini yaşamak Allah’ın bizden istediği hayatı yaşamak demektir. O Resul ki Onu Allah terbiye etmiştir. Allah Resulullah(as) ’ın bir başkasına bağlılığını, sevgi ve nefretini dahi kontrol etmiştir. Biz bunu Efendimizin yaşadığı hüzün yıllarından, Hz. Hamza(ra)’nın şehadetinden ve İslam tarihinde vuku bulan acı olaylarından okuyabiliyoruz.

Sünneti anlamak için aşk lazım, sevda lazım. Kendisi Hiradan inerken “Esselamualeyke Ya Resulullah” nidasına karşılık etrafına baktığında kimsecikler görememiş ve nihayet sesin taşlardan geldiğini fark etmiştir. Yine minber olarak kullandığı eskimiş ağaç kütüğü kendisinden ayrı kalacağını anlayınca inlemesi ve sahabenin hayretler içerisinde kaldığı bir aşka ve sevdaya bürünmesi, sahibi tarafından boş yem çuvalı ile aldatılan bir devenin sahibini Efendimiz(as’a şikâyet etmesi, bizleri derinden düşündüren hadiselerdendir.

Evet değerli kardeşler, Efendimiz(as)’ı dağlar taşlar, ağaçlar anladı da bazıları anlamadı. Onu anlayanlar bahtiyar oldu. Onu anlayan köleler işkenceler altında “Ehad!” nidaları çekti belki de ama neticede Efendimiz (as)’a müezzin olma şerefine nail oldu. Onu anlayanlar zulmün tahtını sallayıp saltanatlarını alaşağı etti. Onu anlayanlar Hazret oldu. Onu anlayanlar Bahtiyar oldu. Onu anlayanlar rahmetle anıldı. Onu anlayanların adı, şanı ve tarihi yaşatıldı. Dünya ve ahireti saadetle doldu ve kıyamete kadar örnek oldu tüm cihana. Zira onlar en güzle örnek olan Efendimiz (as)’ın düzü dibinde yetişen bir nesildi.

Şimdi sıra bizde…

Bizde onu anlar ve sünnetini önce kendi yaşantımızda olmak üzere aile ve akrabalarımız içerisinde ve toplumumuzda yaşarsak, bizlerde bahtiyar olur, gelecek nesillere örnek oluruz. Tarihten ders ve ibret alanlar örnek olur, ders ve ibret almayanlar ancak ibret olurlar.

Kibir ve nefsine esir olanlar, Resulullah(as)’ı anlayamaz ve sünnetini yaşayamazlar. Unutmamalıyız ki Resulullah(as)’ın karşısında duran müşrikler, Yahudiler veya münafıklar Onun(sav) Allah’ın Resulü olduğunu çok iyi biliyorlardı ancak kibir ve nefisleri Efendimize tabi olmayı engelliyordu. Zaman, imanı kurtarma ve istikamet üzere yaşama gayreti zamanıdır. Ümmet Ancak Resulullah (sav)’i anlamak ve sünnetini yaşamak ile felah bulur. Aile ve toplumumuzun saadeti için Efendimiz(as)’ın hayatını okumalı, okutmalı,  yaşamalı ve yaşatmalıyız inşaallah. Rabbim bu doğrultuda bizlere ihlas, gayret ve muvaffakiyetler ihsan eylesin inşaallah.

Welhamdulillahirabbilalemin. Vesselamualeykum…

 

Ömer AŞKIN

foto
Yazar: Ömer Aşkın
YORUM YAPIN(üye olmadan da yorum yapabilirsiniz)
Yorumla
İptal