Şarabizm!

İslam; cahiliyenin inanç, fikriyat, zihniyet ve zevkleri ile mücadele ederek yeni bir insan ve yeni bir toplum inşa etti.

Batıl inanç ve yanlış fikriyatla mücadele, cahiliye ile mücadelede ilk dönem için zor ama en kısa süreli safhayı teşkil eder.

İslam, kısa sürede putperizmi ve ona dayanan fikriyatı çökertti. Putperestlik ve onun etrafında gelişen fikriyat, 8/630/da yapılan Huneyn Gazvesi’nde tarihe karıştı. Dolayısıyla bu safha, sadece yirmi yıl sürdü. Ancak fertten devlet yönetimine cahiliye zihniyeti ve cahiliye zevkleri ile mücadele, süreçleri aşan bir mevzu olmaya devam etti.

Hicaz cahiliyesi, zihniyet olarak kabile üstünlüğü ve kabile içi soy üstünlüğü; Bizans ve Sasani cahiliyesi ise ırk üstünlüğü ve ırk içi hanedan üstünlüğüne dayanıyordu.

Bu sinsi ve oldukça “alıngan” zihniyet, bugün farklı şekillerde karşımıza çıkmaya devam etmektedir. Onunla mücadele, İslam’ın küfür ve zulme karşı mücadelesinin sürekliliklerindendir, kıyamete kadar devam edecektir.

Cahiliyenin zevklerinin merkezinde ise şarapçılık yer alıyordu. Şarabı yasaklama süreci, şarabizmin cahiliye toplumunda nasıl yer edindiğini haber verir ki Hz. Peygamber salallahü aleyhi vesellem de şarabı kötülüklerin anası olarak ifade etmişlerdir.

Diğer bütün zevkler şarapçılık etrafında kurulur, onunla güçlendirilir, onunla vazgeçilemeyen köklü alışkanlıklara dönüştürülürdü.

İslam, Ashabın büyükleri bağlamında kalplerde inşa ettiği iman ile şarapçılığı bitirdi. Oysa gençler, özellikle eski Bizans ve Sasânî coğrafyalarında şaraba yeniden müptela olabildiler.

Allah’ın adaletine karşı herhangi bir beşerin ya da beşer topluluğunun lehine dengeyi bozup bir zulüm rejimi kurmak isteyenlerin Müslümanlar arasında yaydıkları ilk zevk şarapçılıktır.

Özellikle genç padişahlar, adalet düşmanı bürokrasi tarafından şaraba alıştırılarak manen diskalifiye edilir, cismen zulüm kalesinin tepesinde tutulurlardı.

Şeriat, adaletin güvencesidir. Genç padişah, şaraba alışınca Şeriat hassasiyetini kaybeder; böylece adil olma kaygısından uzaklaşır. Bürokrasi de Şeriatsız bir ortamda, kendisine ayrıcalık ve süreklilik sağlayan zulümleri için fırsat bulurdu.

Müslümanlar, tarihte şarabın sosyalleşmesini engelleyebildiler. İstila süreçleri dışında Müslümanlar arasında şarap pek yayılmadı. Ama İslam dünyasında siyasetin dizaynında şarap hep konuşuldu ve bir yerlerde durdu. İslam Şeriatı’nın yüce adaletini çıkarlarına aykırı bulan siyasiler, şarabın merkezinde yer aldığı zevkperizme sarıldılar.

Müslümanlar, dış düşmana karşı İstiklal Savaşı’nda iken Ankara’da Büyük Meclisi kuran heyetin mühim bir kısmı, içlerindeki derin şuurla, şarabın cahiliye zevkperizmindeki ve cahili bir nizam inşasındaki rolünün farkındaydı.

Dış düşmana karşı toplanan Birinci Meclis'in içeriye yönelik bir icraatı olarak ilk yasağı, Men-i Müskirat Kanunu’dur, yani sarhoşluk verici maddelerin yasaklanması kanunudur. Kanun, Şehid Ali Şükrü Beyin maharetiyle çıkarıldı ve o, bunun bedelini canıyla ödedi.  

İslâmî kesim, güçlü bir iman, fikriyat ve baş edilemeyen bir kararlılığa sahipti. Lâkin teşkilatlı olmayınca Sünnetullah gereği yenildi.

Onun yenilmesiyle birlikte şarap, yeni dönemin simgelerinden oldu. Artık sistemin askeri kanadında olmasa da sivil kanadında yer almak, şarap içmeyi adeta zorunlu kılıyordu. Sistem, bir adım daha ileri gitti, şarabı sosyalleştirmek için de yatırımlar yaptı.

1960 İhtilali’nden sonra yeni askeri yapı arasında da şarap yayıldı ve artık şarap içmeyen, pek çok kurumda asla kabul görmedi. Öyle ki Anadolu halkı, yakın bir döneme kadar her memurun içki içtiğine inanırdı. “İçmiyorum!” diyenlerin dürüstlüğünden şüphe ederdi.

Bugün, şarap hâlâ kendilerini 1950 öncesi yapının bekçileri olarak görenler için adeta, Hindulardaki kutsal inektir.

Şarap, boşanmaların, cinayetlerin, büyük kazaların büyük sebepleri arasındadır. Ama hükümetler ona dokunamazlar. Çünkü kutsiyeti, mahsurlarının dikkate alınmasına manidir.

“Kırmızı Sokak” uygulamasını hatırlayın ve şimdi, İstanbul Valiliğinin takdiri hak eden, parklarla ilgili içki yasağına yönelik tepkilere bakın!

Solun en uç isimleri nasıl da şarap muhafızlığına soyunuyorlar. Oysa parklarda içki içmekten inanç ve fikir farkı olmadan toplumun bütün kesimleri rahatsız.

Kadın ve çocuklar, alışkanlıklarına esir müptezel sarhoşlar yüzünden parklara giremiyor. Toplumun özellikle ekonomik durumu zayıf kesimleri için parklar günlük yaşam alanlarıdır. Sol, kadınlardan ve yoksullardan yana olma iddiasında. Ama parklara yönelik bir önlem için şarabizmin yanında yer alıyor! Şarap kapitalistlerini ve şarap zevkperizmini mukaddesatı görüp ona muhafızlık ediyor.  

foto
Yazar: Abdulkadir Turan
YORUM YAPIN(üye olmadan da yorum yapabilirsiniz)
Yorumla
İptal