Maalesef hiçbir şey yapamadık, yapmadık!
Bir şeyler yapmak isteyenlerimiz oldu, didindi, çırpındı ama fazla bir şey yapamadı, Siyonist canavarının kılı bile kıpramadı, ne durdu ne bir milim geri adım attı, ara vermeden canavarlığını sürdürüyor.
Bir tek mermi, bir tek kurşun veremedik Gazzeli kardeşlerimize. Sadece yiyecek ve giyecek topladık ve götürüp Mısır’da bir yerlere yığdık. Daha doğrusu Sisi’ye emanet edip geldik, bilmem ne zaman ulaşır Gazzeli kardeşlerimize.
Gazzeli Müslümanlar bütün dünyaya bir şeyler öğretti, üç aydır bunu dillendiriyoruz.
Buna bir de Güney Afrika Cumhuriyeti eklendi. Dünya devletleri ve halkları aslında Güney Afrika’dan da çok şeyler öğrenecek.
Her şeyden önce Güney Afrika günümüz dünyasında özgürlüğünün bedelini ödeyen nadir ülkelerden birisidir. En azından Gazze kadar özgürdür. Nelson Mandela dünya emperyalizmine ve faşist ırkçılığa karşı yirminci asrın destanını yazmış sembol bir isim sembol bir halktır.
Yoksa siz Siyonist israil’i Lahey adalet divanına vermesini basit bir tesadüf mü sanıyorsunuz? Hiç unutmayalım ki Güney Afrika’da böyle mangal gibi bir yürek var.
Bunca katliam karşısında hiçbir şey yapmayan, yapamayan İslam ülkelerine ve Türkiye’ye gelince…
Ne olur, şu Güney Afrika Cumhuriyetinin yanında duralım, hukuki açıdan nasıl destek olunması gerekiyorsa destek olalım.
Amerika, İngiltere ve Siyonist terör çeteleri Güney Afrika’ya geri adım attırmak, hatta bu yaptığını burnundan getirmek için ellerinden gelen her şeyi yapacaklar ve yapmaya da başlamış durumdalar. Çünkü hiç böylesine büyük bir yara almamışlardı, bu kadar rezil ve rüsva olmamışlardı.
Rüzgar böylesine bizden yana esmeye başlamışken, batı dünyasının halkları satılmış yöneticilerine rağmen meydanlara inmişken Allah aşkına daha ne bekliyor İslam ülkelerinin yöneticileri?
Maalesef birinci sınavımızı kaybettik ama hiç olmazsa açılan şu ikinci sınavımızı kaybetmeyelim, bu sınav halktan ziyade devletlerin vereceği bir sınavdır.